H. Hasan TuzcuYAZARLARIMIZ

Afrin’e saldırı planı ve savaş çığırtkanlığı

Genel anlamıyla Savaş, sömürü ve baskının en vahşi biçimidir. Bu insanlık dışı yıkımdan, beslenenler de, şüphe yok ki, emperyalistler ve silah tüccarlarıdır. Onların bu işi tek başına yapmaya güçleri yetmeyince, yerli işbirlikçi bulup, bunlarıda harekete geçirmekte tereddüt etmediklerini görüyor ve unutmuyoruz. Bu günde, Sorunları çözmek yerine, iktidarların, şiddet ve baskı uygulamaları, bunun sonucu, meydana gelen, göç, işsizlik ve yoksulluk hala bölgemizin, dünyamızın gündeminde olmaya devam ediyor. Geri kalmışlığın, yoksulluğun, örgütsüzlüğün, halkların kaderi olmadığı tarihi gerçeklikten hareketle, eşitliğe, özgürlüğe, barışa ulaşmak; ezilen halkların, emek ve demokrasi güçlerinin vaz geçilmez sorumluluğundadır. Çözüm için, Savaşa karşı devrimci duruşun, barışı savunmanın, elbette haklı bir mücadele olarak, önemi tartışılamaz. Bu günde, Bu doğrultuda ilkeli birlik ve dayanışma ve mücadele kaçınılmazdır.

Yanı başımız da olup bitenler, hiçbir tereddüte mahal vermeksizin yukarda izah etmeye çalıştığımız tesbitleri genel çerçeveyi kanıtlamaya yetiyor. Yüzyıllık sorunların şiddetle çözülmediğini, aksine, eklenen yeni sorunlarla daha da karmaşık gale geldiiğini gördük. Irak, Suriye, Türkiye, İran, Libya, Ürdün, Mısır, Yemen ve diğer benzer ülkeler de olduğu gibi. Bu karmaşada, bulanık suda, bu sisli havada menfaatleri olanlar, bu sonuçların müsebbibi olanlar, durmaksızın yeni planlarını hazırlayıp uygulamaya koymaya devam ediyorlar.

Büyük orta doğu projesi, bu doğrultuda, ABD öncülüğünde, mütefikleriyle birlikte hazırlanıp, yerli işbirlikçilerle, uygumaya sokulan bir projedir. Bir dönem Eş genel başkanığını RTE’nın yaptığı bu projenin bu güne kadar ki sonuçlarını hep birlikte gördük. Milyonlarca insanın ölümü, bunun üç dört katı yaralı, bir o kadar insanın göç etmek zorunda kalması ve mülteci duruma düşmesi oldu. Şehirler, kasaba ve köyler yerle bir edildi, ülkelerin var olan alt yapıları başlarına yıkıldı. Çocukların, kadınların, yaşlıların, yoksulların en çok etkilendiklerini gözümüzle gördük yaşadık.

BODP senaryosunun, en çok etkilediği halk, kabul edilmeli ki kürt halkı oldu. Yüz yıllık özgürlük mücadeleleri, katliamlar, baskılar, acı ve gözyaşları beraberinde, güney kürdistanda federal bir yönetime kavuşma fırsatı yarattı. Batı kürdistanda da, altı yıldır süren savaş ın sonuna yaklaşılırken, kürtler, birlik ve mücadele de, (var olan engellere rağmen) önemli kazanımlar elde ettiler. Burada da federal ya da özerk bir yönetime kavuşmalarına ramak kaldı. Savaşın tüm garabetine rağmen, kalıcı olmayacağını, eninde sonunda tüm yandaşlarıyla kaybedeceğini, barışın ve özgürlüğün kazanacağınında canlı örneği batı kürdistan değilmi, Bölgede suların halen durulmadığı da doğru.

İran ve Türkiye’nin, çığırtkanlığı da sıranın kendilerine geldiğinin telaşıdır. Bilinmelidir ki ‘’Korkunun ecele faydası yok’’ kürt halkı, dün olduğu gibi, bu günde hiçbir ulusun, halkın, dinin, ırkın ve mezhebin düşmanı değildir. Barışı ve dostluğu seçmesi, özgürlüğünü istemesi bunun kanıtıdır. Buna rağmen, kürt halkına, baskı , zülmü, asimilasyonu, red ve inkarı dayatanlar, istikrarsızlığın, terörün, savaşın başlıca kahramanları, sorumluları olduğunu bilmelidirler. Batı kürdistan’a yapılacak her türlü saldırı ve kuşatmayı bu çerçevede görüyor ve lanetliyorum. İstikbalini savaş ve imhada görenleri, iktidarda kalmanın bir aracı olarak ırkçılığı ve saldırganlığı, vazgeçilmez bir yöntem olarak seçenleri, bir kez daha uyarıyoruz. Bu çokça denenmiş ve sonu olmayan çıkmaz yoldan dönün. Savaş ve işgal politikasıyla bir yere varılamayacağını, kürt halkının her kazanımına düşmanlık yapmanın hiçbir izahının olmadığını anlayın. Suça ortak olmayın, Bu kendi seçiminizdir. Savaşın afrin’le başlayıp bütün bölgeye yayılacağının riskini iyi düşünün. Halklar barış içinde sorunlarını çözmelidir.

AKP iktidarını Bir kez daha uyarıyoruz. Kürt halkının ezici çoğunluğu, teröre karşı olduğu kadar gericiliğe, sömürgeciliğe ve savaşa da karşıdır. Afrin’e saldırmakla size burdan ekmek çıkmaz. Demokrasi ve özgürlükler vaadiyle geldiğiniz ülkeyi ne hale getirdiğiniz ortadadır. AB’ye giriyoruz, ‘’kürt sorunu benim sorunumdur, ben çözeceğim.’’ kandırmacasından, OHAL’siz artık iktidarını sürdüremez oldunuz. Kürtleri, gazetecileri, belediye başkanları, milletvekilleyle içeri attınız. bu da yetmedi, dikkatleri başka yerlere çekip, terörü bahane edip,Batı kürdistanı işgal etmeye çabalıyorsunuz. Bundan sonra da sizi , değil küçük ortakların, MHP+BBP şurda dursun, sessizliği ile yararına çalışan CHP’de dahil, hatta stratejik ortağın ABD bile kurtaramayacaktır. Tarihten Biliyoruz ki, SINIRLAR, DUVARLARLA, ORDULARLA SAVAŞLA hiç korunamaz. Halkların sınırı barış, eşitlik ve özgürlüktür. Halkların yararına olan, AB örneğinde olduğu gibi, birlik içinde, refah içinde, özgür ve eşit olarak yan yana sınırları birleştirerek, yaşamaktır.

Yazarımız

H. Hasan Tuzcu
Mühendis.
Harita mühendisliğini Selçuk üniversitesinde okudu. Aslen Xalikanlı, Ankara yaşamakta.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı