H. Hasan TuzcuYAZARLARIMIZ

BATI KÜRDİSTAN

Kürt sorunu, önemli bir sorun, Türkiyenin, İran ve Suriye’nin de en temel sorunu, yüzyıllık, hatta daha eskilere giden bir sorun, bölgesel olduğu kadar, uluslar arası hale gelmiş bir sorun, savaşlara, katliamlara, uluslar arası paktlara, anlaşmalara sebeb olmuş bir sorun. Çözülemediği için, çözüm bekleyen, Kürtlerin bulunduğu Dört devleti direk ilgilendiren, bölgeyi, uluslar arası kuruluşları ve dünya kamuoyunu da ilgilendiren tarihi bir meseledir.

“Kürt halkının ulusal demokratik haklarının gasp edilmiş olması, Kürtlerin, ülkesinin bölünüp paylaşılmış olması, hiçbir bilimsel, hukuksal, uluslararası sözleşmelerle meşruyeti izah edilemez. Bu tarihi haksızlık, bölgemizde meydana gelen olayların, kutuplaşmaların da başlıca nedenidir. Kürt halkının kendi ülkesi kürdistanda özgür ve onurlu bir şekilde yaşama talebi, onun ulus olmaktan kaynaklanan temel hakkıdır,” (PSK programından). Suriyedeki meseleye de bu perspektifle bakıyoruz. Türk ordusunun Suriye ye girişi, PYD’ nin liderliğindeki Suriye demokratik güçlerinin ilerlemesini durdurmaya yöneliktir. Bunu zaten kimse gizlemiyor. PYD doğrusuyla, yanlışı ile Suriye de kürt halkının içinden çıkmış bir örgüttür. Suriye de Türkiyenin, ABD’ nin de içinde olduğu bir koalisyonun içinde yer almaktadır. Suriyedeki diğer kürt partileriyle uzlaşmaz bir tutum içindedir. Buna rağmen, Işid’e karşı en etkin mücadeleyi vermektedir. Siyasetini, Beğeniriz beğenmeyiz, o ayrı bir konudur. Yanlışlarını, eksiklerini elbette eleştiririz. Eleştiriyoruz da. Ama PYD’ nin her ilerleyişi her başarısı bir düşmanlık nedeni gösterilerek, Kürt sorunun Suriye parçasının, çözümü doğrultusundaki çabaları engellemek, kimseye yarar getirmez.

Kürtlerin düşmanlığı üzerine kurulmuş anlayışlar, kurumlar, koro halinde aynı telden çalmaktadırlar. Başbakanlık açıklaması; “23.08.2016 tarihinde, gaziantep’in Karkamış ilçesine yapılan roket saldırıları üzerine, halkımızın can ve mal güvenliğini korumak, yapılan sınır ihlallerini önlemek amacıyla türk silahlı kuvvetleri tarafından operasyon başlatılmıştır.” Evet bir başka ülekenin sınırlarının ihlalinin gerekçesi, dün devlet başkanına kadeşim dediği ülkeye, vizenin kaldırıldığı ülkeye. Bugünde Şam’a kadar gidip Cuma namazı kılarız dediği ülkeye Suriye’ye. burası orta doğu. Başbakan, viraj alıp, “Esad’lı geçiş süreci olabilir.” Diyebilmektedir bugün. Başbakan yardımcısı Numan kurtulmuş; “başımıza gelen bir çok şey Suriye politikası sonucu” evet yapan da kendileri şikayet eden de kendileri, Suriye dış işleri bakanlığı; “tankların sınırı geçmesi egemenliğimizin ihlalidir.” Bu komedinin aktörleri bunlar, sormazlarmı? Hangi egemenlik. Türkiye dış işleri bakanı; “YPG fıratın doğusuna geçmeli, geçmezse gerekeni yaparız.” Kim kimin adına konuşuyor, tehdit savuruyor, belli değil.

Haklı olarak birgün gazetesi yazarı, fatih yaşlı bugünkü yazısın da “hepsi zaten karmaşık olan Suriye denklemini iyiden iyiye karmaşıklaştırmıştır, ve artık Suriye ile Türkiyenin kaderi ortaktır. yaşanacak her şey birlikte yaşanacaktır.” demektedir. Türkiyenin Suriye’ye müdahalesi, Işid’in ilerleyişini belki durdurabilir. Kürt sorunu başta olmak üzere, Bu çok aktörlü krizin, bitmek yerine yeni krizlere yol açarak daha da derinleşmeyeceğini kim söyleyebilir. Çok aktörlü kriz, gerçekten tam bir arap saçı, Rusya dış işleri bakan yardımcısı, Mihail boğdanov; “Rusya, Türkiye, iran Suriye konusunda üçlü görüşebilir.” Ortada viran olmuş, yakılmış yıkılmış bir Suriye, 8 milyon insan göç etmiş, evini yurdunu terk etmiş, denizlerde batmış, mülteci olmuş, dilenci olmuş sokaklara düşmüş kimin umurunda. 600 yüz bin insan yaşamını kaybetmiş el insaf.

Fransa dış işleri bakanlığından yapılan açıklama; “uluslararası koalisyonun ortağı olan türkiyenin, işid’ le mücadeledeki cabalarını yoğunlaştırmasını memnuniyetle karşılamaktayız.” Göreceğiz bakalım çabalarını, geçmiştede gördük. Bunlar, çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmezler. Doğrudur. Ama yalakalara ne demeli; Fikret bila kıraldan daha kıralcı kesilerek,”ankaranın soruna ‘beka’ sorunu olarak bakmasının nedeni, kuzey Suriye oluşumunun türkiyenin toprak bütünlüğünün tehdit altına alacak olması.” Ne demeli acaba? Bir başka köşe yazarı Murat yetkin de şöyle akıl vermektedir. “Türkiyenin, PKK’ nin Suriye kolu PYD’yi ABD ile arasından çıkarmak için önce işidi çıkarması lazım. Çünkü ABD nin, bal gibi bildiği PYD-PKK ilişkisini görmezden gelipişbirliğini sürdürmesinin, gerekçesi Işid’le mücadele, Ankara geçte olsa bunu anladı.” Bir muhalefet parti sözcüsü de tellere bu şekilde vuruyor.

CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Türlkiyenin Suriye ye yapılan “Fırat kalkanı” harekatını değerlendirdi. ; “Kendi insanlarımızı kendi sınırlarımız içerisinde bu örgüte karşı koruyamıyoruz. Hükümet de, topyekun mücadeleyi ortaya koymuş değil. Bir kez daha açık bir çağrıda bulunuyoruz, sadece Cerablus’da değil kendi topraklarımızda da mücadeleye davet ediyoruz. Mezhepçi dış politikanın kanımızla canımızla ödeyeceğimiz bir maliyet yaratacağı konusunda keşke haklı çıkmasaydık” dedi.

“Her halk gibi Kürt halkının da zulme, insan onurunu hedef alan vahşi ve çağdışı uygulamalara karşı, son çare olarak direnme hakkı vardır. Ancak ülke ve bölgemizdeki deneyimler, savaş ve şiddetin sorunları çözmek yerine onları daha da derinleştirdiğini göstermiştir.” Problemleri; onu yaratan metotlarla çözemeyiz. Farklı demokratik metoda ve barışçıl yöntemlere ihtiyaç vardır.

selam ve saygılar

Yazarımız

H. Hasan Tuzcu
Mühendis.
Harita mühendisliğini Selçuk üniversitesinde okudu. Aslen Xalikanlı, Ankara yaşamakta.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı