Feridun Hayati ÜnüvarYAZARLARIMIZ

ÇÖZÜM DEĞİL, SÖZÜM VAR

Sevgili gençler, siyasi partiler ve değerli ebeveynler,
2016’ya başladığımız bu ilk günlerde, sizlere söyleyecek sözlerim.. yapacağım, bazı tavsiyeler var.
Hepinizin malumu, siyaset ; bireylerin tek başlarına yapacakları bir iş veya bireysel bir artistlik değildir.
Siyaset, köşe döndüren bir üçkağıtçılık, bireysel çıkarlara hizmet eden bir meslek.. bir meşgale.. bir bakkal dükkanı.. veya aynı kısır döngüde dönen bir dolap beygiri de değildir.

Peki, siyaset nedir ?
Her ne kadar SİYASET kelimesi, Arapça’dan SEYİS (at bakıcısı) kelimesinden türetilerek dilimize geçmişse de, siyaset ; ne bir at ve ne de bir reis yetiştirme veya yemleme sanatıdır.
Siyaset, bir yönetim ve yönetme İLMİDİR.
Ancak, böyle bir ilimle elde edilen güç, gerçek bir siyasal güçtür.
Saygı duyulan, bir güçtür.
Evinizden tutun, aileyi..okulu.. toplumu.. mahalleyi.. köyü.. beldeyi.. şehri.. ülkeyi.. devleti yöneten güç, işte böylesine bilimselliği olan bir güçtür. Bu güç, ülkenin ve toplumunun aynasıdır.
Tamamen bilime dayalı ve topluma hizmet etmek amacıyla örgütlü olarak yapılması gereken bu güçle donanımlı yürütülen bir siyaset, ülkelerin gelişmişlik ve refah seviyesini belirler ve gösterir.

Kısacası siyaset, bir kişiye hizmet etmek.. onu yüceltmek ve ona biat etmek için yapılan bir dalkavukluk işi değildir.

Sevgili gençler
Sizler ; hayatta beklentileri.. umutları olan, ihtiyaçları yetişkinlerinkinden daha fazla olan ve fakat, geniş imkanları da bulunan, biraz daha bizim nesilden şanslı olan insanlarsınız.
Her biriniz; istedikleriniz doğrultusunda fikirlerinizi ortaya koyabilme, projeler üretme ve siyasete de daha aktif olarak katılabilme ve rol alabilme imkanlarına sahipsiniz.

İnsanlar, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, oradaki toplumsal ve siyasal yaşamın ayrılmaz bir parçasıdırlar. Demokratik çağdaş toplumlardaki insanlar, siyasal yaşama mutlaka katılırlar. Özel yaşamlarından fedakarlıklar yaparak, siyasal partilere aidat öderler, üye olurlar ve politikaya zaman ayırırlar. Dünyadaki bütün toplumlar, politikalarını ; ellerini taşın altına koyarak, söz ve ifade özgürlüklerini kullanarak, siyasal yaşama katılarak şekillendirir.

Dolayısıyla her insan, bulunup yaşadığı toplumda, demokratik bir yaşam istiyorsa ; kendisini ilgilendiren her şeye, burnunu sokmak durumundadır. Kısacası, söz sahibi olmak zorundadır.
Bu düşünce bazılarına, saçma gibi gelebilir. Ama, hayatın gerçeği ve günlük yaşantılarımız göstermiştir ki ;
”sana dokunmayan yılan, 40 yıl yaşamıyor”
Senden uzak gibi görünen yanlış bir politikanın musibeti, gelip seni de buluyor.. sana da dokunuyor.. ve seni de sokuyor. Bu nedenle, katılımcı olmak.. fikirlerinizi beyan etmek ve alınan kararların takipçisi olmak, her demokrat kişinin, en başta yapması gereken bir vazifesidir.

Neme lazımcılık
Günümüz gençliğinin büyük bir bölümü, ‘neme-lazımcılık veya vurdum-duymazlık’ ..gibi ifade edeceğim, fevkalade dikkate değer bir gençlik sendromu vardır.
Bu durum, tüm dünyada ve ülkemizde gittikçe yaygınlaşarak artan, vahim bir hastalık halini almıştır.
Ülkemizde bunun mücadelesi ya yapılmamış, ya da yanlış yapılmış ve her 2 durumda da gençlik, felakete götürülmüştür.

Peki gençler, neden vurdum-duymaz olmuştur ?
Bu ilginç soruya, okuyucularım mutlaka kendi açılarından değişik cevaplar vereceklerdir. Kendi gençleriyle olan tecrübelerini ve yaşadıklarını anlatacaklardır.
Örneğin ; gençlerine her şeyi aldıklarını.. yemeyip yedirdiklerini.. giymeyip giydirdiklerini.. telefonundan bilgisayarına varıncaya kadar her ihtiyaçlarını giderdiklerini.. kurslara, okullara gönderdiklerini.. söyleyeceklerdir. Tüm söyledikleri, doğrudur. Fazlasını da almışlardır ya da yapmışlardır. Fakat şu da bir gerçektir ki, bunları söyleyen ana ve babalar, gençleriyle; değil günde bir saat, haftada bile belki oturup bir saat konuşmamışlardır.. konuşamamışlardır.

Gençler de ;
-ya telefonlarına gelen mesajlara cevap vermekten..
-ya örgütlerine kuryelik yapmaktan..
-ya cemaatlere kul olup, kafa yıkatmaktan..
-ya çetelere takılıp vurmak.. kırmak, soymaktan..
-ya kafeterya, bar gezip tozup ata parası yemekten..
-ya narko,hap,esrar müptelası..içki, alkol bağımlısı olmaktan..
-veya daha başka bir çok haklı-haksız sebep ve gerekçelerden dolayı ana-babalarıyla görüşüp, konuşamamışlardır.

Gençlerin neden vurdum-duymaz olduklarına verilecek esas cevap, konuya yaklaşıp inceleme yapacak ve sonuçları istatistik verilerle açıklayacak olan, uzman raporlarında olacaktır.
Sebebi her ne olursa olsun, vurdum-duymazların davranış ve düşünceleri ; sadece birey olarak kendilerini ve ailelerini değil, tüm toplumu.. ülkesini.. dünyasını ve insanların geleceğini, etkilemekte ve o ülkeyi hasta edip çökertmekte, yaşanmaz hale getirip kaosa sürüklemektedir.

Sayın siyasetçiler
Toplumsal yaşamımızın ve demokrasimizin olmazsa olmazları olan siz değerli siyasi parti yöneticileri, lütfen gençlerimizin ebeveynleriyle görüşerek gençlerimize sahip çıkın ve onlara parti gençlik kollarının kapılarını açın. Onlara zaman ayırarak ilgilenin ve onların siyasal yaşama katılmalarını ve bilinçlenmelerini sağlayın.
Boşuna mı demişler, ‘gençler, geleceğimizdir’.. diye ?
Unutmayalım ki, mahallemizin.. köyümüzün.. şehrimizin.. bölgemizin.. ülkemizin ve dünyamızın kalkınması huzur, güven, istikrar ve barışın sağlanması gençliğin elindedir.
Ya da başka bir deyişle, gençleri elinde bulundurup kullanan, sevk ve idare edenlerin, elindedir.

Netice olarak
2016 senesiyle ülkemizdeki kaosu ve savaşı sonlandırmak, huzur ve toplusal barışı sağlamak amacıyla, tüm siyasi partiler inisiyatif almalı ve ülke genelinde seferber olmalıdır. Gençler, bilinçlendirilmelidir.

Ülkemizin insan kaynakları, Türkiye’deki sorunların üstesinden gelebilecek güçtedir. Yeter ki, arzulanan çağdaş, demokratik, hukuk sisteminin egemen kılınmasına; demokrasinin uygulanmasına önce siyasi partilerden başlansın. Sonra, başta gençlerimiz olmak üzere bayanlarımızın ve halkımızın siyasal parti çalışmalarına katılımlarına öncelik verilip, bu amaca yönelik çalışmalar yapılsın.

Gençlerimize daha fazla zaman ayırıp, anlayış göstereceğimiz bir yıl olması dileğiyle 2016’ya hoş geldiniz diyor, sorunlarımızın işletilecek demokratik yöntemlerle çözülebileceğine, inanıyorum.

Yazarımız

Feridun Hayati Ünüvar
Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı