Çözüm, sarayda mı.. Sandıkta mı..?
13 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP-Hükümeti, 7 haziran 2015 Genel Seçimlerinde vatandaşlardan beklediği oyu alamadı.
Alamayınca da, SARAY’IN SİGORTASI attı..!!
Akıllarınca ve kendilerine göre, Saray ve Başkan;
– Sıradan, bilinen geleneksel bir Cumhurbaşkanı değildi..
– Bu, bir ilkti..
– Seçimle gelmişti..
– Kurucusuydu, özeldi..
– Rejim için mükemmeldi..
– Merkez Bankası gibi ülkenin garantisiydi.
– Dokunulmazların da artık, en dokunulmazı idi.
Ayrıca, Başkan; bir ülkü sahibiydi.
O’nun iktidara geleliden beri, yıllardır dilinden düşürmediği bir ülküsü vardı.
‘muasır medeniyetler seviyesini geçme’ ülküsü.. !!
Bu ülkü, Amerika’dan esinlenerek getirilmeye çalışılan Başkanlık Sistemiyle de birleşince ; Türkiye’nin önü açılacak ve ülkemiz, dünyadaki yerini alacaktı.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu fikrini, zikrini ve niyetini bilmeyen yoktu.
Görünen oydu ki, Başkan ; ne saltanat derdindeydi.. ne de Sultanlık.
Fakat, vatandaş ve muhalefet durmuyordu ki..
-bulup.. buluşturuyor..
-takıp, takıştırıyor ..
-çekip, çekiştiriyor..
ve çiçeği burnundaki Başkan’a, dillerinden geleni yazıp, yakıştırıyorlardı.
Başkan’a göre ise, muhaliflerinin söylemlerinin hepsi boş bir laftı.
Külliyesi de.. Halifeliği de.. tüm yakıştırmalar da, umurunda bile değildi.
Kafaya takmıyordu.. yola devam diyordu..
Esas olan, Başkanlık Sistemiydi.
Bu nasıl bir şeydi, fazla bilen yoktu.
Ama, her fırsatta ; Başkan’ın yetkilerinin daha da artırılması .. Başkanlık sisteminin Türkiye’ye en uygun sistem olduğu anlatılmaya çalışılıyordu.
AKP-Hükümeti milletvekilleriyle birlikte, muhalefete rağmen, Başkan’ı yalnız bırakmıyor, daima yanında yer alıyordu.
Diğer taraftan muhalefet ve halk da, doğal olarak bu sistem ve yapılacak değişiklikler hakkında tedirgindi. Dinliyordu.. bakıyordu.. tedirgindi.
Acaba niye ?
Cumhurbaşkanı, daha fazla yetkiyi ne yapacaktı?
Parlamenter Sistem ne olacaktı ?
Bu durumda AKP de artık, tüm kadro ve imkanlarıyla Başkanlık sisteminin yanında yer almış, Başkan ne diyorsa onu yapar hale gelmişti.
Cumhurbaşkanına göre ;
Saray’a, AKSARAY.. Başkan’a SULTAN demek muhalefetin Cumhurbaşkanını itibarsızlaştırmak için söylediği, uyduruk yakıştırmalardı.
Başkan’ın amacı açıktı ve kararlıydı.
Başkanlığı daim kılmak.. Başkan olmak..!!
Başkanlık Sistemi için, muhteşem bir Saray yapmak da yetmiyordu.
Vatandaşın, AKP’yi tekrar iktidara getirmesi şarttı. Bunu sağlamak gerekiyordu.
AKP, Meclis’te milletvekilleriyle çoğunluğu sağlamak mecburiyetindeydi.
Bu nedenle, 7 haziran 2015 Genel Seçimleri süresince ;
-Cumhurbaşkanı, elinden mikrofonları hiç düşürmedi.
-Cumhurbaşkanı, Milletvekili seçimine çok önem verdi.
-Cumhurbaşkanı olarak devletin bütün kaynaklarını bu seçim için kullandı.
-Neredeyse tüm televizyon kanalları ve gazeteler Cumhurbaşkanı’nın emrindeydi.
Cumhurbaşkanı, seçilmiş Başkan olmasına rağmen, seçilecek bir milletvekili adayından çok, şehir-şehir dolaşmış..
Meydanlarda yarışmış..
Oy isteyip bağırmış..
400 deyip, çağırmıştı.
Yeri gelince affetmiş..
Kimisini sert çıkmış..
Bir kanaldan, diğerine koşmuş..
Sinirlenip gürlemiş.., asabice söylenmiş ve konuşmuştu.
Başkan hoştu.. Seçim hoştu.. Fakat, sandık boştu..!!
ÇÖZÜM olacak SANDIK, sorun olmuştu !!
AKP, yeterli oyu alamamış.. evdeki hesap çarşıya uymamıştı..
AKP, kaybetmişti.
Saray kaybetmişti..
Dolayısıyla, Başkanlık da kaybetmişti.
Türkiye’de seçilerek gelen İLK Başkan, mahremiyet ve tarafsızlık bekaretini de yitirmişti.
Zira Başkan, 7 haziran Genel Seçimlerinde taraf olmuştu.
Seçim’e aktif müdahil oluşu ;
-Başkan’ı da, makamını da yıpratmıştı..
-Başkanlığı da, Reisicumhurluğu da tartışma konusu olmuştu.
AKP’lilerin dışında Başkan’a isteyerek sevgi ve saygısı gösteren ya kalmamış.. ya da yok denecek kadar azalmıştı..
Başkan ve Başkanlık sistemi; daha çiçeği burnundayken, halkın sevgisini.. sempatisini.. ve sayılamayacak kadar, daha bir çok değerini, kaybetmekteydi.
İŞTE BU KAYIP, Başkan için seçimi kaybetmekten ;
– daha kötüydü..
– daha beterdi..
– daha ağırdı.
Bu günkü tüm bu olup-bitenlere bakıldığında ; seçim sonrası, İTİBARLARINI KAYBEDENLER ile KAZANANLAR arasında, bir güç ve bir itibar savaşı olduğu görülüyor.
Bu günkü atışmalar, sataşmalar , çatışmalar ve kavga.. kargaşa.. gözyaşı.. terör.. eylemleri ve karşıt gurupların birbirine yaptıkları canice ve barbarca saldırıların temelinde; toplumu yönlendiren siyasetçilerin olduğu, muhakkak.
Ülkemizdeki siyasi otoritenin itibarsızlığı, kurulacak yeni bir seçim sandığı ile giderilemeyecek kadar, uç boyutlara ulaşmış durumda.!!
Kaos.. anarşi.. terör ve şiddet kullanarak, hiç bir kişi ve kurum kaybettiği itibar ve değerleri yerine getiremez. Bilakis onlar, gittikçe itibarsızlaşırlar ve toplumun nefretini kazanırlar.
Toplumun kamuya ve siyasetçilere olan anti-patisi, zamanla ; toplumun her bir bireyine de yansır.
Ve millet kin ve nefretinden dolayı, biri birine düşer ve insanın, insana olan sevgisi.. saygısı.. güveni ve bağlılıkları da zedelenir.
Dumura uğrar ve kalmaz.
Gelinen nokta da, işte maalesef bu
Netice olarak, ülkemizde ;
– 7 haziran 2015 Genel Seçimleri bitmiş, fakat kavga bitmemiştir.
– kavga dozunu giderek artırmış, şiddete dönüştürmüştür.
– şiddet, şiddeti artırmış teröre yönelmiştir.
– terör eylemleri beraberinde savaşı başlatmıştır.
– Tüm insanlığın yüz karası Savaş, ülkemizde maalesef bir çözüm olarak görülmüştür.
-Cumhurbaşkanı ve yetkileri hala tartışılmaktadır.
-Cumhurbaşkanı ve icraatlarının yasallığı hala tartışılmaktadır.
-Ak-Saray denen ve Kaçak Saray da denen Saray, sorun olmaya devam ediyor.
-Saray’ın yetkileri.. örtüleri.. ödenekleri.. külfeti hala dillerden düşmemektedir.
-Siyasi parti liderleri ve milletvekillerinin çoğu birbirleriyle kavgalıdırlar.
.Birbirleriyle ya seviyeli konuşmazlar, ya dalaşırlar.
.Birbirlerine terbiyesiz, pis kelimeler kullanırlar.
.Birbirleriyle ya mahkemelikler, ya davacı-davalılar.
– Ülkemizi yasa boğan.. anaları ağlatan.. bedelini millete ödeten.. sandıktan çıkan oy kaybı, sadece AKP’nin OY KAYBI ile sınırlı kalmamıştır..!
Oy kaybı aynı zamanda insanlar arasındaki sevgi, saygı ve güvenin de, 7 haziran seçimleriyle ortalıklardan kaybolmasına, yok olmasına neden olmuştur.
Daha yukarıdaki listeye sıralayabileceğimiz onlarca sorunun olduğu Türkiye’de, SEÇİLEN MİLLETVEKİLLERİYLE bir Hükümet kurulmadı.
Başkanlık, tam bir otorite oldu ve yetkilerini kullanarak işgüzarlık yaptı..
Başkanlık, kendini ortaya atıp, görülür oldu.
Yasal haklarım var dedi.
Muhalefet ise, söylendikçe söylendi.
Hani, kullandığın yetkilerin kaynağı nerde ? ..dedi.
Böylece çiçeği burnunda yeni Başkan da, muhalefeti görmedi.
Bir Koalisyon-Hükümeti kurdurtmadı.
Ya, milli irade ne dedi..?
Sandıktan çıkan Milli İrade, Koalisyon-Hükümeti dedi.
Fakat, sandığın dediği olmadı.. Milletin dediği de..!!
Hükümet, kurulmadı.. kurdurulmadı.
Seçilmişlerden bir Hükümet yerine, kriz masaları oluşturuldu.
Adına ; kimisinin Savaş-Hükümeti, kimisinin Gasp-Hükümeti, kimisinin de Geçici-Hükümet adını verdikleri bir Hükümet ile yola konuldu.
Bu da olmadı şimdi yeni bir Seçim-Hükümeti kurma peşindeler..
Tüm bu mazide kalan ve unutmadığımız, çözemediğimiz 100’lerce problemlerin kanlı gölgesinde, yeniden seçime gidiliyor..
Ve buna, BİR KİŞİ karar veriyor.. deniliyor.
Umutlar yine SANDIĞA bağlanıyor.
Sandığa, kurtarıcı gözüyle bakılıyor.
Çözüm, yine sandıkta aranıyor.
Acaba bu tespitler ve yargılamalar doğru mu ?
SORUN, SANDIKTA MI ? ya da ÇÖZÜM SANDIKTA MI..?
Evet, 1 kasım 2015 ‘de yine sandıklar kuruluyor.!!
Bu kurulacak sandıklar, Kenan Evren sandıklarını akla getiriyor.
Kanla kurulan sandıklar..
Baskıyla toplanan oylar..
Zorbalıkla kullandırılan halk iradesi .!!
Milli İrade.
Evren İradesi.
Kandan beslenen makamlar..
Katili, diktatörü koruyan yasalar..
Yıllarca yapışıla.. oturulan, koltuklar..
Dokunulamayan, yargılanamayan gaddarlar..
Muhalif olanlar.. sesi kesilenler.. ve nesli tükenenler..
İnsan, bunların sandıktan çıktığını, düşünmek bile istemiyor..!
Sorunun, bulunmadığı.. teşhisin konulmadığı açıkça görünüyor.
ÇÖZÜM NEREDE ..?
Aslında, sorunun kaynağı, 2 başlıkta görülüyor.
Çözümü de burada aramak lazım.
*Birincisi :
Toplumun Sigortası dediğimiz :
DEMOKRASİ ve onun UYGULANMASINDA.!
Bunu, toplumun atan sigortasından anlamak mümkün.
Bu sigortaya siz, demokrasinin sigortası da diyebilirsiniz.
Arıza, DEMOKRASİNİN atan, SİGORTASINDA..!!
Ve bu ATAN SİGORTA da, sadece;
-ne sarayda,
-ne külahta,
-ne handa,
-ne hamamda
-ne de yalnız bir adamda..!!
**sorunun, 2.kaynağında. Bu da :
KOYUNLAŞAN .. sürü kültürlü, demokrasiyi özümseyememiş İNSANINDA..!!
Yazarımız
- Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.