Deniz’in anısına
Sığınılacak bir çocukluğu yoktu. Koruyacak bir onuru kalmamıştı. Boynuna yağlı bir urgan geçirilmiş, kendisinden üzerinde durduğu sandalyeyi tekmelenmesi istenilmişti.
Dimdik duruyordu.Sol yanaginin acisini hissetti, urperdi.Cocukluguna gitti. Ne kadar da cocuk dusleri vardi oysa. Masum, saf ve de temiz. Buram buram bebek kokuyorlardi düşleri. Gözleri doldu, sol yanagina suzuluverdi tuzlu gøzyaslari.Hakikat savascisi degildi ama hakikati arama cabasındaydı. Insanın øzu hakikati degil miydi? Øzu, hakikati yani kendisini, yani cocuklugunu ariyordu.
Cocukluk duslerine ihanet etmemisti oysa. Sevdasinin arkasinda durmus,sahiplenmis, kavgasinida vermisti. Ne olduysa o gun olmustu.Kendisini adeta antik bir yunan trajedisinin sergilendigi bir tiyatronun ortasinda buluvermişti. Sevdası, kavgasi sorgulaniyor, ihanete sürükleniyordu. Dört tarafi sarili bir arenaydi sanki. Yuregi, sevdasi ne icin, kimin icin neyin ugruna oldugunu bilmeden ac aslanlara peskes edilmis lime lime parcalanmak isteniyordu. Kendinden,øzunden yani cocuklugundan vazgecilmesi isteniyordu. Nasıl yapardi? Nasil kiyardi cocuk duslerine? Ilahlar kendi cikarlari, bencillikleri icin kurban istiyorlardi.Pandoranin kutusu acilmis, tum cirkinlikler, kirlenmislikler ortaya sacilmisti. Ilahlar hak-hukuk adina ølumu kutsuyorlardı. Cocukluğundan vazgecip ihanete suruklenecek ya da onurlu bir direnis sergileyecekti.
Yaralanmisti. Kanamisti. Tüm bu olanlara bir anlam vermeye calisdiysada, anlamlandirmadi.Anlasilacak bir sey de yoktu.Hiclestirilmekti oysa kendisinden istenilen. Direnmek gerekiyordu hemde anlamli, gørkemli bir direnis. Yureginden baska bir silahi yoktu. Yuregini kalkan etti tum cirkinliklere, tum kirliliklere karsi.
Insani, insanin insana olan zulmunu, zalimligini sorguluyordu. Cocuklugunu dusundu yine. Cocuk yuregi ne kadar da masum ne kadar da cikarsiz sevmis saymisti.Hic bir køtuluk beslemeden, cikar gøzetmeden olani oldugu gibi seven kabullenen.
Direndi.Kendisine dayatilan onursuzluğu, ihaneti hic bir zaman kabüllenmedi. Suçsuzken suçlu, gunahsizken gunahkar gøruldu. Tum Tanrilar kendi caldiklari kendi oynadiklari bu ølum tiyatrosunda , ølum danslarinda ølumu kutsuyorlardi.Bu ølum tiyatrosunun hic bir perdesinde yer almamis, oynamamisti. Bu ølum tiyatrosunun son perdesinde gønullu, onurlu bir direnisciydi. Cocukluguna ,cocuk duslerine gølge dusurmeyecekti. Ølume onurlu bir ølumle meydan okuyacakti.
Evet aciz dusmustu ama aciz kalmamisti.Zavalli dusmus zavalli kalmamisti. Sevdasinin arkasinda durmus, kavgasini vermis, acilarini sahiplenmişti. Kendisine dayatılan tum olumsuzluklara ragmen direnmis, Tanrilardan atesi calmisti direnisiyle. Tanrilara, ølume meydan okurcasına. Belki yenildi ama direndi. Belki yenildi ama hakliydi.
” Yeter artik !” diyen cellatinin sesiyle irkildi. Sol yanina bakti. Celladiyla gøzgøze geldi. Celladi muzaffer bir komutan edasiyla sol yaninda duruyordu. Gøz kirpti celladina.Bakmak istedi gøzlerine ama bakamadı. Bir seyler søylemek istedi, yutkundu. Kiyamadi.Yarin guluydu ne de olsa yuregini paramparca eyleyen, yaralayan…
Tanrilarin ølum cigliklari cocuk yureginin cigliklarini bastiriyordu.
Uzerinde durdugu iskemleye ayagini vurdu.
Bir papatya tarlasinin icindeydi. Cocuklugunun elinden tuttu. Gunese dogru yuruduler. Gøzlerinde huzun, dudaginda buruk bir gulumseme vardi.
Yüreği kalmıştı.
Yazarımız
- Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Mehmet Gezen16/11/2024Mevzu yokluğun
- Kategori edilmemis08/09/2024Narîn
- Mehmet Gezen24/04/2024Amara
- Mehmet Gezen17/03/2024Halepçe