Necati GezenYAZARLARIMIZ

Dostluk ve düşmanlık

Insan olmanin en önemli erdemlerinden olan vicdan, sevme, sevilme, ask veya acima duygusu artik bir erdem olmaktan cikip bazilari icin güc ve kuvvet ile yerle bir edilmek istenilen kavramlar haline getirilmistir. Insanlik bu kavramlarin icerigini doldurup anlam kazandirmak icin yüzyillarca mücadele etmistir. Ancak insanliktan nasibini almamis olan insanciklar bu erdemler ile sürekli bir savas halini almislardir.

Üzerinde yasadigi topraga ve onun üstünde yasayan, insanlara, hayvanlara ve bitkilere, saygisi ve sevgisi olmayanlarin topluma hic bir faydalari olamaz. Canlanma veya bereketlenme ancak sevgi ile ve olguyu, oldugu gibi kabul etmekle olusur. Bu gercekligin dünyamizin bir cok yerinde kabul gördügünü ona göre mücadele ve caba gösterildigini görmemize ragmen, basta ülkemiz kürdistan ve türkiyede hala ortacag mantigi ile yönetilen politikalarin uygulanmasi, bizleri yani kürt ve türk insanini daha cok düsündürmelidir.Son günlerde yasanilan olaylara baktigimizda, binlerce yildir ayni topraklari paylasmamiza ragmen neden, gercek bir kardesligi veya doslugu hala yasayamadigimizi, bir kürt bireyi olarak beni farkli düsüncelere sevk ediyor. Bir yanda türkiyedeki irkci ve milliyetci akimin azmasi ve kardes dedigi kürtlerin üzerine acimasizca yönelmesi ve bir yandan kürt halkinin “Êdi Besê” hamlesini baslatarak, Newroz ile birlikte büyük bir serhildana gecmesi herkesi sarsmistir. Bu durum dostluk ve düsmalik üzerine beni tekrar düsündürdü, yogun bir duygusal hal icerisinde olusumumdan dolayi, yasanan olaylari kendi daragacimdaki düsünceler ile yeterince yaziya dökememe endisesiyle izniniz ile, büyük usta yazar Memed Uzun nun “Diclenin Sürgünleri” adli kitabindan bir alinti yaparak yaziya devam etmek istiyorum.Biraz uzun gelebilir ama cok carpici oldugu icin oldugu aktarmak istiyorum. Bir ekleme yaparak; Kürtler üzerine uygulanan baski ve katliamlar yeni degildir tarihte onlarca kez tekrarlanmistir, ve bu sözler hakkari ülkesinde yasanmis bir katliam sonrasi dile getirilen sözler.”Ey insan, kimsin sen? Kimsin sen, âsik mi, duygusal mi, yufka yürekli mi? Katil mi, cani mi,hirsiz mi, eskiya mi kan icici mi? Kahraman mi, vefakar mi, cefakar mi? Hain mi, kiskanc mi, fitneci mi, fesat mi, günahkar mi? Ey insan, kara gecelerin cocugu kin, ve nefretin ders ve tecrübeleriyle terbiye edilmis, kin ve nefret karanliginin evladi, bugünün, bugünkü devir devranlarin, insan ve kusaklarin sahibi, dünün yasli egemeni, dünün ses ve tecrübelerinin mucidi, kaderin ve felegin carkinin hükümdari, nicin cirilciplak yüzünü bana göstermiyorsun, nicin yüzün hep ya aydinliga, yada karanliga dönüktür senin? Nicin yüregïnin ve ruhunun, hafiza ve düsüncelerinin kapilarini ardina kadar acmiyor, nicin yüreginden yükselen seslerin sonuna kadar duyulmasina izin vermiyorsun? Yoksa sende, tipki atalarin gibi ülkeni bir harabeye, kum, tas yigini, kil küle bir kat daha mi eklemek istiyorsun, yoksa yoksa binlerce yildan beri, kurak rüzgarlara kapilan, tufan ve boranlarda savrulan o küle yeni küllermi katacaksin? Yapma ey insan merhametin sesine kulak ver, vicdanin sesine; yüreginle, ruhunla baris, ellerini cocuklarin, yaslilarin kaniyla yikama, kara ve karanlik hükmün mührünü gelecek günlerin, dogacak cocuklarin alnina basma.Kilic ve hancer senin,tüfek ve tabanca senin elinde, ancak kendini, yaralinin iniltisine, kirik seslere, hawara kulak ver, bahtina siginiyorum senin, kendine gel.Bir yanda insan sicakligi, dil, söz, komsuluk, insani alisveris, beraberligin coskusu; öte yandan da kin, nefret, düsmanlik, kavga, dedikodu, fitne ve fesat…Hangi yana gideceksin ey insan, kilic, hancer, tüfek seni emrinde hangi yana? Bu kan bu kin care degil;ya kendi ellerinle tüm ülkeni gömecegin bir mezarligin bekcisi olacaksin caresizce, yada özgür olacaksin, ülkesini mezarliktan kurtaran özgür insan. Kaderin, dünün, bugünün ve yarinin kaderi senin elinde ey insan, evinde coluk cocugunun arasinda mutlu , mesut, minnetsiz, cocuklar kucaginda, ellerin saclarini arasinda bahtiyar, ancak disarida sahtekar, ikiyüzlü, kuskulu, tedirgin, düsman. Cocuklarin kaderiyle oynama ey insan, kader sahibi, dogacak cocuklarin sana lanet yagdirmalarina izin verme, gece karanligin esiri olma. Bu ülke, bu insanlar, bu daglar, bu ovalar, bu sehirler, bu köyler, bu yapilar, bu nehirler, bu zaman, bu sesler hepsi senin elinde ey insan, hemkilicla tüfek, hem zamanla kader senin elinde, simdi cehennem atesine kapilmis insanlari öldüren, öldürten, her yeri harebeye ceviren, talan eden, elleri, ayaklari, burunlari, kulaklari kesen, göz oyan, yalazlara kapilmis insan, attigi her adimla cehennemin derinliklerine biraz daha gömülen ve bunun farkinda olmayan insan”.Evet bu sözlerden sonra söylenecek söz artik, ey insan denilen insanin uyanisa gecmesidir. Insanlarimiza maruz görülen baski ve vahsetin sona erdirilmesi icin, vicdanli insanlarin harekete gecme zamani ve Êdi Besê deme zamani gelmistir.

Yazarımız

Necati Gezen
Müzisiyen
Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.

Daha Fazla Göster
Göz Atın
Kapalı