EMPERYALİZM ve ONUN YERLİ UŞAKLARI
Emperyalizm, bir ülkenin diğer bir ülkeyi askeri güç kullanarak ele geçiren, yayılmacı bir amaç güden politik yaklaşımları belirlemenin ötesinde bir kavramdır. Çünkü emperyalizm, yürüttüğü zalim ve barbar siyaset gereği ayak bastığı heryerde tüm evrensel insani ve hukuk değerlerini ayaklar altına alır.
Bir başkasına hükmetmek, bir başka ülkenin yarattığı tüm değerlere konmak ve bunlar üzerinde hegemonya kurmak insanlığın ortaya çıkışından bu yana durmak bilmeksizin devam ediyor. Kendilerini başat görenler ve diğerleri üzerinde dominant bir baskı kuranlar hegemonik bir şiarı kendilerine düstur edinenlerdir.
Yeryüzü bu nedenle çok emperyalist ülke tanımıştır. Örneğin; Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu , Rus Çarlığı, Pers imparatorluğu gibi. Bunların hepsi yağma ve yayılmacılığı, siyasetlerinin ve varoluşlarının merkezine almışlardır.
Günümüzde de bu insanlık dışı, kirli ve barbar siyaset Batı – ve Amerikan emperyalizmi tarafından tarihte görülmemiş bir acımasızlıkla sürdürülegelmektedir.
Dün, aleni olarak ülkeleri askeri güç kullanarak işgal edenler, Asya , Afrika ve Güney Amerika’da sömürgeler elde eden, insanları gemilere doldurarak , topraklarından koparıp köle olarak satanlar , bugünün Büyük Ortadoğu Projesinin mimarlarından başkaları değildir.
Emperyalizm günümüzde dünden daha tehlikeli bir oyun oynuyor. Ülkeleri kimlikler üzerinden ayrıştırıp, kutuplaştırarak , içeriden zayıflatıyor, böylece “at”ını rahatça koşturuyor. Emperyalistler aklı başında hiç kimsenin inanamayacağı argümanlar ileri sürerek, başka ülkelerin içişlerine karışıyor ve politik müdahalelerde bulunuyor. Bu argümanları şöyle sıralayabiliriz. ABD ve Batılı güçler ; “Biz demokrasi ve insan haklarını tesis etmek için Irak’a , Libya’ya , Afganistan’a girdik”, diye açıklayabiliyor. Hangi aklı başında insan bu tez’in doğruluğuna inanabilir. Demokrasi ve insan hakları NE
Zaman’dan beri ihraç metası haline geldi? Salt bu sav, emperyalist güçlerin niyetini ortaya çıkarmıyor mu?
Orta Doğu da yürütülen kirli siyasetin somut sonuçlarına bakalım.
Irak’ta milyonlarca insanın ölümü ve kimliklikler temelinde paramparça olan bir ülke. Suriye de yüzbinlerce ölüm , milyonlarca sığınmacı, parçalara ayrılan bir coğrafya, Batı sınırlarını zorlayan göç, Libya’da anarşinin kol gezdiği , başıbozukluğun hüküm sürdüğü, İŞİD’in yuvalandığı ve Dünya Barış’ını tehdit ettiği kanayan bir bölge. Tüm bunlar karnı doymak bilmeyen emperyalizmin politik oyunlarının sonucu. Bu sonuçların yerli uşakları da Recep Tayyip Erdoğan ve ” Stratejik derinlik ” tezinin daha doğrusu tez’sizliğin ” mimarı Ahmet Davutoğlu’dur. RTE göğsünü gere gere ” Biz ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanlarından biriyiz” diye televizyonlarda haykırmıştı. Dolayısıyla Ortadoğu da dökülen kanın bir numaralı müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan ve temsil ettiği Amerikan UŞAĞI taşeroncu zihniyetidir. Aynı zihniyet , Çanakkale de ve Kurtuluş mücadelesinde omuz omuza savaşan Kürt halkına savaş açmıştır. 90 gündür Kürt halkının yaşadığı ilçeler abluka altına alınmış , tedrici katliamlar gerçekleştirilmiştir. Evet, emperyalistler pragmatisttir, çıkarlarına NE uygunsa onu yaparlar. Yerli uşaklar da efendilerinden geri kalmıyorlar. Dün kendilerine oy verenleri , bugün oy vermedikleri için katlediyorlar. Bu oyun fazla süremez. Nasıl dünkü imparatorluklar, halkların ortak mücadelesi sonucu tarihin çöp kutusuna atılmışlarsa, bugün hegemonik güç olduğunu sananlar da aynı akibeti tadacaklardır.
Yaşasın Halkların Birliği ve Kardeşliği!
Yaşasın diktatörlüğe karşı birlik mücadelesi!
Yazarımız
-
Öğretmen.
Kuşca'da doğdu. Uzun yıllardan beri Danimarka'da yaşamaktadır.
Son yazıları
- Hasan Sertdemir28/03/2017CADI KAZANI
- Hasan Sertdemir23/03/2017İLERİ DEMOKRASİ
- Hasan Sertdemir13/03/2017AYNAYA BAKMAK
- Hasan Sertdemir27/02/2017TERCİH