FETÖ MÜ RETÖ MÜ? -2-
(Devam eden darbeler zincirini bir defa da yazılmasının uzun olacağını, dolayısıyla sıkıcı olmaması için bölümler halinde yazmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum ve okunulmalarını diliyorum)
Birbirlerinin ayaklarına basan ortakların arası bozulunca, var olan güçlerini ülkeye karanlığa sürme pahasına da olsa, iplerin gerilmesini hatta koparılma sürecini birlikte başlattılar. Kılıçlar çekilmişti bir kez, saflar zorlanarak olsa istenmemekle birlikte, belirlenmiş olacaktı.
Çırak ustasına kafa tutmuştu. Usta her ne kadar çırak ile bir denge sağlamak istese de, bu fayda etmez. Çıraklıktan ustalığa gelmesine fırsat verilmesini usta, pahalıya ödemek durumuna gelecekti.
Birbirine üstün gelmek isteyen taraflar, halkın zaten uyuşturulmuş olan beyinlerini, ne olursa olsun tepki göstermeyi çoktan unutmuş olan bu halka, darbeler sürecini de başlatarak, karanlık ve vahşet uygulamalarını, acımadan çekinmeden yaşatmaya başlayacaklardı.
O güne kadar beraber ve parelel olarak yürüttükleri iktidarda, yalnız kalan ortaklardan RETÖ, durumunu meşru hale getirmek için bir seçim sürecini başlattı. Halka yada milletim dediği kesime; “esas adam benim” dedirtmek için bunu gerekli görüyordu.
Tüm baskı yıldırmalara karşın halklar el ele vererek, güç birliği yaparak müthiş bir seçim başarısını sergilediler. Seni Başkan yaptırmayacağız Tarihinde ilk defa güçlü bir ittifak anlayışıyla bir araya gelen Kürt ve Türk güçleri önemli bir parlamenter temsilini sağladılar.
Türkiye Parlamentosuna bu güne kadar görülmemiş bir muhalefet ve iktidar seçeneği ortaya çıkarıldı. Ancak halkların ortaya koyduğu bu başarı, derin devletin kabul görüp görmeyeceği önemli bir sorun teşkil ediyordu. Kabul edecek olursa bile zayıf olan Kürt olabilirdi. Güçlenmiş olan bir Kürt’ü kabul edebilmesi düşünülemezdi.
7 haziran 2015 de yapılan seçimlerin sonucunu öncelikle, milliyetçi cephenin öncü lideri, aynı akşam seçimi kabul etmeyeceklerini, gerekirse seçimlerin tekrarlanmasını ve vekillerinin kaybını da fedakarlıkla karşılayacağını dile getirecekti. Bu derin devletin açıklamalı kesin mesajıydı.
Neden? Çünkü ilk defa Kürt’ler güçlü bir iradeyle parlamentoya geleceklerdi. Bu kabul edilemezdi, bir çare bulunup bu sonuç mutlaka değiştirilmeliydi. HDP dışında tüm partiler bir araya gelip, seçim sonuçlarını değiştirme fikrine ulaştılar. Öyle de yaptılar. Bir kasım için yeni bir seçim takvimi belirlediler.
Bu diğer tüm kesimlerce uygun bulundu. Daha önce de bir çok kez oyuna gelen bizimkiler, hatta (bu meseleyi çözecek olan biri varsa o da Erdoğan’dır) diyecek kadar ileriye gidenler, bu oyunun içine girip, oynanacak seçim tiyatrosunun, zoraki yada gönüllü oyuncuları oldular.
Artık esas darbenin ayak izleri kendisini göstermeye başlamıştı. Kürt illerinde halka inanılmaz kin, nefret, intikam duygularıyla yaklaşımlar baskılar başladı. Toplandıkları mitinglerin ortasına bombalar konularak yüzlerce insanın kıyımını sağladılar.
Kürtlere destek vermek için bir araya gelen, pırıl pırıl Türk öğrencilerinin arasına bir haydutunu oraya gönderip patlattırarak, yüzlerce aydın genci acımadan paramparça ettiler. Kürdü seveni, destek vereni bu hale getiririm mesajını, bundan sonra da böyle olacak, mesajlı sürecini başlatmış olacaktı.
Çakallarını televizyonlara çıkarıp, HDP ye oy verenlerin kanlarıyla banyo yapacağız diyecek kadar azgınlaştılar. Bu çakalların eliyle, içinde binlerce haydutu barındıran çeteler oluşturdular. Bunları halkın içine salarak her an, her yerde, halka her türlü eziyeti baskıyı yapma serbestisi verildi.
Halk üzerinde baskıyla korku yaratarak, halka eğer bana oy vermezseniz daha beterini yapacağım diyerek, zulümlerden zulüm beğenilmesi istenildi. Halkın elindeki tüm güce hoyratça saldırısı, ev baskınlarında anne babaların gözleri önünde çocuklarının öldürülmeleri, inanılmaz baskıyı insanların başına bir kılıç gibi dayadı.
Kol ve kanatları kırılmış, ayakta olduğuna şükreden yıkılmadığına sevinen bir halk ne yapabilirdi. Devlet zaten seçim sonuçlarını önceden, sinsi, sahte oyunlarını devreye koymuştu. Sırf belki bu zulüm durur dercesine, halkın bir kesimi tekrar bunlara oy verme tercihini yaptılar.
Beklenildiği gibi Erdoğan iktidarını sağlamlaştırdı. Bizimkiler de devam eden tiyatronun zoraki oyuncusu olmaya devam ediyorlardı. Daha farklı çıkışların yapılması beklenirken, tiyatro oyununun farkında olunmaması zulmün süresini daha da uzatacaktı.
Bir kasım sonrası Kürt halkının üzerine inanılmaz intikamla yöneldiler. Yıktılar, yaktılar, ezdiler, biçtiler, canlı canlı, göstere göstere öldürdüler. Yetmedi bu zulüme karşı çıkanları, az da olsa eleştirenlere yöneldiler. Yetmedi farklı bir ses çıkarana da tahammülleri kalmadı.
Böyle olmaz tek tek uğraşmakla sonuç uzuyor dediler. Başka bir çareyi devreye sokup, sahte bir darbe yaparak tüm iplerin tek elde olmasının çabasına girdi. Bütün detaylarıyla kontröllü, baştan sona planlanmış, vurgulu bir tarihinde belirlenmiş olduğu, sözüm ona 15 temmuz darbesini yaptılar.
Daha önce gizli fark ettirilmeden yapılan darbenin tescil edilmesi, kabul görülmesi sağlandı. Kudurmuş hale gelmiş olan duygularını, zapt edemediği intikam ihtiraslarını halka bulaştırdılar. Sokaklarda halkın birbirini boğazlamasına, göz yumdular. Kendilerinin büyük haz alarak, seyrettikleri görülmemiş vahşetleri, halka kendi elleriyle yaptırdılar.
Nokta koyarak devamını önümüzdeki günlere bırakıyorum.
Saygılar sunuyorum.
Yazarımız
-
Müzisiyen
Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Necati Gezen26/11/2017Varolma Tutkum
- Necati Gezen29/12/2016YENİ BİR YILA GİRERKEN
- Necati Gezen21/12/2016OLANLARI ANLAYAN VAR MI?
- Necati Gezen15/11/2016ASIL OLAN RETÖ’DÜR