Classic Layout
-
NUÇE
Ben
Ve ben her şeyi hatırlıyordum Mesela Dedemi Samanlıktaki silahı Yol tarafına düşen duvardaki kırmızı yazıları Bir kitabın nasıl yakıldığını Bir kitabın nasıl da can çekiştiğini Nenemin beyaz tülbentine asılı kalmış şiir çocukluğumu Her şeyi hatırlıyordum
Devamını Oku » -
NUÇE
UMUDA GÖÇ – 15
Dernek kurma çalışmaları hızlanırken, saflarda belirginleşmeye başlamış, Türkiye Büyük Elçiliği de iki arada bir kalmıştı denilebilir belkide ikiye bölünmüştü. Elçilikte çalışan İrfan Gevheroğlu’dan aldığım bilgilere göre Müsteşar Kaya Toperi’nin bizi desteklediği yönümdeydi. Hasan Tolon’da Ergin Şehirli’yi destekliyordu. Kaya Bey’in bizi desteklemesi mümkündü, çünkü tanıdığım kadarıyla demokrat bir insandı. Tolon ise muhafazakar bir görünüm sergiliyordu. Hasan Tolon’un emekli orgeneral Hurşit Tolon’la bir akrabalığının olup olmadığını bilmiyorum, belkide sadece soyadları benziyor. Halktan Halka kurumunun kurucusu bay Knud…
Devamını Oku » -
NUÇE
Mevzu yokluğun
Sonrası Zemheri mevsimler Sonrası Mahşer zamanlar Aylardan kasım Gidipde dönülmeyen hüzün İçimde yakılmış İçimde yıkılmış kentler var Mevzu yokluğun Sol yanım kaburgama hâlâ yabancı Gülüşün dokunuyor yüzüme Ağlıyorum. Kusca.com’un notu: Arka taban resmi şiirden esinlenerek AI-tekniğiyle yapılmıştır. Bu çalışma, kayıp ve özlem temalarını yansıtan melankolik ve sürreal bir atmosfere sahip.
Devamını Oku » -
NUÇE
UMUDA GÖÇ – 14
” TANRI TÜRKÜ KORUSUN ” Daha evvelki bölümlerde de değindiğim gibi Türkiye’den gelenlerin, hafta sonlarında Kopenhag Tren Garın da buluşmaları, yolculara büyük sıkıntılar yaşatıyordu. Yetkililer bir çare bulmak için kolları sıvayarak bir yer aradılar, bulunacak yer hem merkezi istasyona yakın olmalı, hem de kira ve diğer masrafların karşılanması gerekiyordu. Belediyede bu işle uğraşmak için, özel olarak bir kişi görevlendirildi. Bir müddet sonra istasyona bir kaç yüz metre uzaklıkta Vesterbrogade 17 numarada bir lokal bulundu. İkinci…
Devamını Oku » -
NUÇE
Sessizlik Kulesi
Sessizlik Kulesi, M.Ö. 6. yüzyılda Zerdüştlük inancında ortaya çıkan bir kavramdır. Bu kule, ölülerin bırakıldığı yerdir. Cesetler burada küle dönüştürülür, vahşi hayvanlar ve akbabalar tarafından etleri yenir, geriye yalnızca kemikler kalır. Kemikler daha sonra toplanarak mezar kuyusuna atılır. Bu öykü ya da kavram, Türkiye’nin yeni rejimiyle örtüşen bir metafor gibi geliyor bana. Ancak, ben sessizliği hissettim; aksine, sesli yaşamak için 70 günlük tatilimi balkonda bol bol kitap okuyarak geçirdim. Yine de, bu “Sessizlik Kulesi” zihnimden…
Devamını Oku » -
Kategori edilmemis
Narîn
Sen gittin Ben hep aynı mevsimde kaldım Sende kaldım Tut yüreğimden Üşüyorum Bakışların Ahh o mavi gülüşün Boynumda asılı kalan bir çingenenin soğuk elleridir şimdi
Devamını Oku » -
NUÇE
SOKAKLARDAKİ KAYYUM KAPANINA DİKKAT..!
Kuyumcu dükkanı olmadığını bildiğimiz mevkilerin, Kayyum makamlarına dönüştürülerek değerlendirilmesini isteyen ve gerçekleştiren Sistem’in, Kapitalist-Emperyalist sömürgecilik Sistem’i olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla düğmeye basan egemen gücün, Sınıf’ın ve siyasi düşüncenin de dayanağını ve kaynağını tespit etmekte güçlük çekmeyiz. Derinlemesine analizler yapmadan ve Sınıfsal bilinç olmadan “kayyum atamasına’ tepki olarak sokağa çıkan kimi burjuva demokrasisini savunanlar, ABD milliyetçileri gibi “MİLLİ İRADEDEN” de bahsediyorlar. Pes doğrusu! Ayrıca, Kayyum atanmasını protesto etme sırasında engel olmak isteyen kolluk güçleriyle cebelleşmeler de beyhude!…
Devamını Oku » -
NUÇE
Son kızın acıklı hikayesi
Zerdüşt şöyle der: Yaşananlar bizim tercihimizdir. Yaratıcılar bize iki meme vermiştir. Birisinde korku, diğerinde cesaret akar. Birinde zalimlik, ötekinde merhamet. Birinde bilgelik, ötekinde cehalet akar. Son Kız. IŞİD, Musul kentini alırken, Ezildiler yaşadıkları Sincan, solar ve son kız yani Nadia Murad’ın yaşadığı Koço köyü ablukaya alınıyor. İnsanları köy okuluna topluyorlar; kadınları, kızları ve çocukları ikinci kata gönderiyorlar. Erkeklere, “Müslüman kabul ederseniz sizi serbest bırakırız,” diyorlar. Kabul etmedikleri için kurşuna diziyorlar. Şans eseri Nadia Murad, kardeşlerden…
Devamını Oku » -
YAZARLARIMIZ
BU SİSTEM’DE ANORMAL OLAN NE Kİ..?
Bir ‘NORMALLEŞME’ furyasıdır yine başlattılar. Peki düğmeye basan güç, hangi güç? Birçok siyasetör, ‘normalleşme sürecinin’ Cumhurbaşkanı’nca ve onun düşüncesiyle başlatıldığını ve bunun olması gerektiğini, kendilerine göre ve sıraladıkları argümanlarıyla anlatıyor ve açıklıyor. Yapılan açıklama ve yorumlar, gerçeği yansıtmayan siyaset tüccarlarının kendi sınıfsal, burjuvazi tez ve görüşleridir. Zira; ortada NORMAL OLMAYAN bir şey varsa, o da, izinden gittikleri izlenen siyasi yol ve burjuvazinin zihniyetidir. İşin aslı ve madalyanın gerçek yüzü, anlatılanlardan ve yorumlananlardan tamamen farklıdır. Nitekim;…
Devamını Oku » -
YAZARLARIMIZ
Amara
Bugün de kapına dayandım Aşk ile Düş ile Sabır ile N’olursun N’olursun ey Amara Yüz çevirme Ben Arafat’da bekleyen 300 yıllık bir geceyim Ve benim tüm çırpınışlarım Sana olan tüm yakarışlarım Bir çığlığa ad vermek içindir
Devamını Oku »