İçimdeki kilitler
Bilmenin ve yapmanın farklı eylemler olduğunu yaşam bize acı bir şekilde öğretiyordu. Zamanda mi gizliydik, tarih tekerrür mü ediyordu, yoksa bizler miydik tarihte tekerrür edenler? Bilemiyorum.
Acilarimiz vardı. Dilsizdiler. Haketmediklerimizdi. Sahiplenmediklerimizdi. Susuyorduk.
Zaman miydi bizi savuran yoksa biz miydik savurganlikta ısrar eden? Çözemedim.
Yaralarimiz vardı durmadan kanayan, acıyan. Bilirdik; lakin yaralarimizi saramazdik. İçimizdeki kilitleri bükemiyor, açamıyorduk. Buna cesaretimiz yoktu. Yaralarimiz sağalamiyordu. Sağalamadigi gibi acıyı bal eyleyemiyorduk.
Aşk gerçeğin içinde eriyordu. Sevdalar ve kavgalarda anlam buluyordu. Biz, gerçektik ,ölüm gibi. Ölümü kutsuyor, gerçekleri, gercekligimizi tersyüz ediyorduk.
Gece sessizlige ve karanlığa bürünüyordu. Kendi eylemine hazırlanıyordu bir isyan melodisinde. Yıldızlar o kadar güzel parliyordu ki, uzansam tutacakmisim gibi yakındılar. Uzaktilar oysa.
Ben, içimdeki kilitleri açıyordum. Düğüm düğüm, ilmik ilmik. İçime attiklarimi içimden atamiyordum. Tanrilardan ateşi çalmıştim bir kere.
Ve ben tanrıya dedim:
” Ben daha çocuktum, daha sevmeleri öğreneceğim”
Kayitsizca gülüyor muydu, umursamiyormuydu yoksa bir gercegimi dile getiriyordu bilemedim.
Ve tanrı seslendi:
” Çocuklar vurulur, çocuklar ölür”
Yazarımız
- Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Kategori edilmemis08/09/2024Narîn
- Mehmet Gezen24/04/2024Amara
- Mehmet Gezen17/03/2024Halepçe
- Mehmet Gezen18/09/2023Gözyaşlarımda ölüm hikayeleri