H. Hasan TuzcuYAZARLARIMIZ

İnsan onuru

İnsanı değerlerinin bütününden ayırmak mümkün değildir. Bu değerlerin başında onur gelmektedir. Onur insanın var olmasıyla eş anlamlıdır. Hatta onur, insani değerlerinin bütünüdür. Dinler tarihi, tanrının onuru, sadece insana bahşettiğini söylemektedir. “güzel bir biçimde yarattığını, kendisine şeref ve onur bahşettiğini, evrende, havada ve karada taşıdığını, en temiz nimetler verdiğini, varlıkların çoğundan üstün kıldığını” günümüz değerleriyle, modern toplumlardaki insan onuru bakışına da bakarsak konuya da yaklaşmış oluruz.

İnsan hakları evrensel bildirisinin resmi metnindeki insan onuru ifadesi şöyle; “Bütün insanlar haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar, akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik zihniyetiyle hareket etmelidirler.” Görüldüğü gibi farklı kavram ve sözcüklerle ifade edilmiş insan onuru; Sizce insan onuru ne demek? sorusuna farklı ülkelerden bilim ve düşünce insanlarının verdiği cevaplar da oldukça anlamlıdır.

“İnsan onuru barıştır, sevgidir, uyumdur, özgürlüktür, ahlaktır, etiktir, fedakarlıktır, hoşgörüdür, aydınlanmadır, insan onuru var olmaktır.”shawn mc dowell

“İnsan onuru, bizim doğuştan hakkımız, hiçbir zaman sorgulanmamalı. Elimizden geldiğince birbirimize saygı göstermeliyiz.”seruma japan

“Onurlu bir yaşam sürmek demek, insan haklarının ülkemin hükümeti tarafından korunuyor olması ve baskıdan, yoksulluktan, aç kalma ve korkudan bağımsız yaşıyor olmam demektir.” Amelia chne

“Güvenli bir barınağa, temiz suya, taze gıdaya, adil bir maaş’a erişim, sürdürülebilir kendi kendine yeten çiftçilik, özgürce oy kullanabilme, cinsiyet, ırk, din, durum ayırımı olmaksızın, insan olarak eşitlik.” Roisin robertson

“Herkesle aynı görülmektir, insan onurunun etnik kökeni, ulusu, rengi ve cinsiyeti yoktur.” Liakouna kou

“Onurlu bir yaşam sürmek, her zaman temel ihtiyaçlarımızın karşılandığını hissetmektir.” Jouna desousa

Dünyada, insan onuru ne demek? sorusuna verilen cevaplar, demokratik ülkelerde; uygulanması gereken eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, çalışmayı ve sağlıklı yaşamayı ifade etmektedir. Bence de insanların birbirleriyle aynı görülmesi, farklılıkların zenginlik olarak kabul görmesi demektir. Toplumların da, insan onuruna yaraşır bir biçimde yönetilmesi, gerekli siyasi ortamın sağlanması, barışın var olmasıyla mümkündür. Demek ki, insan onurunu zedeleyen, sömürü, baskı ve eşitsizliğe karşı, başta ezilenler olmak üzere, karşı durulması gerekir. Türkiye!de de insan onurunu koruyarak, barışı, özgürlüğü, üretimi, eşitliği, adaleti sağlayarak herkesin menfaatlerini koruyacağı bir yasal düzenleme ve örgütlülüğe acilen ihtiyaç vardır. Kötü gidişe son verilmesi, çıkmaz yoldan vazgeçilmesi gerekir.

ÖNCELİKLE Türkiye, barışı sağlamalı, her türlü şiddete son vermelidir.

ANAYASA başta olmak üzere, tüm yasakçı, inkarcı, şiddet içeren yasalar kaldırılmalı, herkesin kendini özgürce ifade edeceği, laik, demokratik, eşitlikçi bir anayasa yapılmalıdır. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı, partiler yasası, seçim kanunu, yerinde yönetim gibi kanunlar hemen yenilenmelidir.Eğitim, sağlık, ve alt yapı projeleri öncelikli olmak üzere, yatırımlar hızlandırılmalı, sanayileşme, kentleşmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Ülke bazında, üretim ve istihdam teşvik edilerek, işsizliğe ve durgunluğa son verilmelidir.

Türkiye’de bugün insan onuru açısından durum çok iç açıcı değildir. Demokrasi ve insan hakları yönünde ciddi adımların atılmasına çok ihtiyaç vardır. Daha binlerce defa tekrar edeceğimiz yapılması gerekenleri son bir kez daha sıralayabilirim. Bu barışçı yol ve yöntemlerden asla vazgeçmeyeceğiz. Herkes aklını başına alsın. Şiddet ve baskıyı reddediyoruz. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Yapılacaklar ortadadır.

-ANAYASAL bir mütabakat sağlayarak, ileri demokratik bir anayasa için bütün çalışmalar hemen başlamalıdır.

– YERİNDE YÖNETİM ilkesi esas alınarak, yerel yönetimler ileri bir düzeye çıkarılmalıdır.

– ÖRGÜTLENMENİN önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

– DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ sağlanmalı, geçmişte uygulanan şiddet ve baskıların hesabı verilmelidir.

-SİYASİ AF ÇIKARILMALIDIR.

-KÜRD DİLİ VE KÜLTÜRÜ üzerindeki tüm baskılara son verilmeli, ANADİLDE eğitim ve öğretim serbest hale gelmeli, baskılar son bulmalıdır. Üniversitelerde KÜRD ENSTİTÜLERİ hemen açılmalıdır.

– ÇALIŞMA YAŞAMI’nın önündeki engeller kaldırılmalı, örgütlenme özgürlüğü tüm boyutlarıyla hayata geçirilmelidir.

– YATIRIMLAR BÖLGESEL KALKINMIŞLIK FARKLARI gözetilerek UYGULANMAL, hızlandırılmalı, yeni istihdam alanları yaratılmalıdır.

Yukarıda gerçekleşmesini ısrarla istediğimiz taleplere, sahip çıkmazsak, durumun değişmeyeceğini bilmemiz gerekir. Hatta daha da kötüye gidemeyeceğini de kimse garanti edemez. Tam da bu aşamada aydınlara, sosyalistlere, işçilere, demokratlara, köylülere, kürd yurdseverlere çok iş düşmektedir. Çünkü insan onuru emekçilerin güvencesinde olmalıdır.

Yazarımız

H. Hasan Tuzcu
Mühendis.
Harita mühendisliğini Selçuk üniversitesinde okudu. Aslen Xalikanlı, Ankara yaşamakta.

Daha Fazla Göster
Göz Atın
Kapalı