İzler
“Bir tek O bildi. Bir tek O dillendirdi ama O’nunda ömrü yetmedi. Yaşamın kıyısında umut toplayan Çerkez Anamın anısına, Çerkez Anama ithafen…”
Bir kapı ve pencere eşiğinde
Viran, harab duvar diplerinde
Toprak damlı, taş duvarlı evlerin
O kısa mesafeli, dikenli yollarında
Acılarını ve özlemlerini
Sararmış solgun yapraklara düşen
Rüzgâra savurup
Tanrıya mektuplar diye yollayan
Bir çocuğun masumiyetinde
Izler arıyordum
Izler vardı
Izler varlığa işaretti
Ben varoluyordum
Düş müydü gerçek miydi
Bilemedim
Dedi:
– Sen misin?
Dedim:
– Benim ama Sen Sen değilsin
Bakıştık.
Sonrasında, sonrasında sustuk!
Sonra gece söz aldi
Gece söz oldu
Gece dil oldu
Titrek bir mum ışığında
Bir kil çadırında açtım gözlerimi
Yeni vurulmuş bir ceylan derisine sardılar bedenimi
Daha taze kan kokuyordu
Demek ki yaşamanın öldürmeye bir ilişkisi, bir bağı vardı.
Nenem başında beyaz tülbenttiyle bağdaş kurmuş
Çerkez Anam eline su döküyordu
Duruşu sağlam
Duruşu dik
Boynu eğik
Bakışları derindi
Öyle mahzun öyle masum
Ay suya vurmuş yüzünü
Dedem güneşe uzatmış nasırlı ellerini
Dudaklarında belli belirsiz bir acı
”Hawar Simko” diye dökülüveriyordu
Yazarımız
- Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Kategori edilmemis08/09/2024Narîn
- Mehmet Gezen24/04/2024Amara
- Mehmet Gezen17/03/2024Halepçe
- Mehmet Gezen18/09/2023Gözyaşlarımda ölüm hikayeleri