Bayram KızılkayaNUÇEYAZARLARIMIZ

KUFFAR

Şairin dediği gibi, yer damar damar, insanlar kısım kısım. Coğumuz gibi rahmetli Şehmuz Hocamız canından çok, parayı severdi. Sonunda o sevgi canına sebep oldu.

Çarşıda birilerinden para alırken, biriler tarafından cep telefonla çekiliyor  Savcı bu görüntü nedeniyle görevinden alınıyor. Üzüntüden 2 ay dayanabildi. En büyük suç hocayı yardıma teşvik edenler. Hocanın tesvikcileri en başta benim yakınlarımdı 

Hoca 1993’e köye geldi. 2019’da acı  bir olayla hayata veda etti. Bir gün hoca özel arabasıyla amcamla evime geldiler. Amcam dışardan beni çağırdı.  Gittim, hoşbeşten sonra, amcam cami için yardım topluyoruz. Güzel dedim, daha sözümü bitirmeden, filan kişiden geliyoruz, şu kadar yardım yaptı. Bende bana O’nu örnek gösterme. O’nu örnek alacağıma, Danimarka komşumu tercih ederim. Amcamın kızmasını beklerken, güldü. Üzerimde para yok, içerden getireyim. Giderken hocanın sesi kulağıma geldi: ”Hacı Hüseyin duydun mu, bizimkiler gavur İngiltere’yi ne yaptılar. O günlerde müslüman gençler İngiltere’de sokak çatışmaları vardı. Bir imam bütün inançlara sempati, hoşgörü ile yaklaşması lazımken, böyle hoşgörüsüz söylemleri ile dikkatimi çekti. Amcama yardım verdim. Hocam o gavur dedişin insanlar olmasaydı. Bugün arabayla değil, deve ile gelirdin. Tarih boyu tepedekiler, Kuffar’a karşı şiddetli olmamız dolayısı ile kendi aramızda merhametli olacağız. Zaten İslam coğrafyasında çokta merhametliler, onun için müslümanlar mutlu, refah icinde yaşıyorlar ya!

 Amcam Hüseyin beni çok severdi. Dünya görüşümüz ayrıydı. Beni kırmamak icin tartışmamızda kabul ediyormuş gibi dinlerdi. Amcam okul yüzü görmedi. Askere giderken bir tek kelime türkçe bilmiyordu. Askerde türkçe okuma ve yazma ögreniyor. Çevre köylerde herkes tanırdı. İnatçıydı  Ben bilirim diye iddia ederdi. Tarihciydi, çok güzel sesi vardiı Yöre türkülerinide bilirdi. Amcam para ile mesafeli dururdu. Aldığı emekli maaşı Yeniceoba meydanında oturur, dostlarına harcardı. Köyümüzü 3-4 zihinsel engelli insanlarımız vardı. Onlar’a ekmek arası, içecek verirdi. Amcam öldüğü gün toplu olarak mezarın baiına gidip ağladılar.

Mustafa Karakuş. aslen Kırşehir’li türk. 1946 yıllarında köye gelir. Sırayla günlük işlerde çalışırdı.  Belediyede kapıcılık, postacılık  nikah memurlugu ve nüfus memurluğu yaptı. Kusursuz, hatasız bir insandı. Birgün amcamı çağırıyor. Şu isimli, soyadlı adamın doğum tarihini ögrenemedim. Amcam bu adam yedi yaş benden büyük babanın sözünü hatırlıyor. Yediyi, babanın, yani dedimin doğum tarihine ekliyor, şu tarih olabilir. Karakuş koca dosyayi karıştırıyor. Doğum tarihi aynı cıkıyor. Karakuş ben köyümün delillerini bilirim, Hüseyin’de bu yörenin doğum tarihini bilirim.

 Yıl 1967.

Babam yaylaya gidelim, çobanlık yap. Çok yaptım, gidemem dedim. Ailem yaylaya gitti, biz köyde kaldık. Çocuk yok, iki kişi. Evde ekmek kırıntısı yok.

Danimarka’da doğup, büyüyen sevgili gençlerimiz ne bilsinler, birinci kuşak ataları, açlık sınırının altında yaşıyorlardı.

Amcam ikide bir gelir, iş buldun mu? Benim kadar, amcam da rahatsız. Birgün sabah erken geldi, kamyon sahibi filan adam, taş çekmek için gündelik adam arıyor. Haberi var, hemen git dedi. Gittim üç kişi bizimkiler, yani yakın akrabalarım. Günde 12 saaat taş yükle, boşalt. Kamyon sahibi beni görünce, senin yerin burası, benim yanımda oturacaksın. O zaman vasıtalar yoktu. Yolcularin coğu yollardaydı, binecek araba bekliyorlardı.

Bizde Cihanbeyli ve Kulu’da taş çekiyorduk. Binen garibanlardan bizimkiler kira parası alıyorlardı. O paralar kamyon sahibine veriyorlardı. Bizimkilere söyledim: para istemeyin, kamyon sahibi kendisi istesin. Benden kaynaklandığını bildiği için, amcama şikayette bulunuyor. Bayram’dan zarar gördüm, böylece 3 ay taş çektik.

Bizim Guro, yani İbrahim Kızılkaya  Haci Ahmet Özdemir, yani Kaceli More’ye, çoban. Kış gelince Kaçeli More İbrahim’e eve git, hayvanlarımıza kendimiz bakarız deyince amcam üzülüyor. Yapma gidemem, eve gidipte ne yiyecem. Bari ‘nane-zike’, yani karın tokluğu ile koyunlara bakarım.

Sevgiler gençler doğduğumuz topraklara dönersek, atalarimizin durumuna düşeriz. Ne yapalım, hayat devem ediyor. Şükürler olsun, iyi insanların soyu tükenmiyor, ama kötülülüğün soyu da….

Ape Berem

Yazarımız

Bayram Kızılkaya

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı