KÜRTLERİN ORTA ANADOLU’DAKİ AYAK İZLERİ
Son yıllarda yapılan bazı araştırma ve incelemeler sonucunda, Orta Anadolu Kürtleri konusunda yeni yeni tarihi bilgilere kavuşuyoruz. Orta Anadolu Kürtlerinin tarihinin yazımı konusunda asıl bilgilerin özellikle iskân, sürgün ve göçler konusunda yapılacak daha geniş ve ciddi çalışmalar sonucunda ortaya çıkağını söyleyebiliriz. Orta Anadolu Kürtleri konusunda öne sürülen tez ve görüşler genellikle sürgün konusu efrafında yoğunlaşmakta ve belli bir yığılma gösteriyor. Sadece Orta Anadolu Kürtleri açısından değil, sürgün olgusu diğer parçalarda yaşayan Kürtlerin tarihinin bilinmesi açısından da önem taşımaktadır.35 Kürtlerin sürgün, iskân ve göç tarihinde zaman zaman tahminlerimizi aşan çok eski ve ilginç bazı bilgilere rastlamaktayız. Kürtlerin değişik nedenlerle birçok yere sürgün edilmeleri uzun bir geçmişe dayanır. Istanbul’un fethi sonrasında yüzlerce Kürdün Istanbul’a sürgün edildikleri konusuna Eski Istanbul Kürtleri adlı kitabımızda kısaca değinmiştik.36 Bu sürgünler sonucunda Danişmendlü, Depeviran ve Işıklı adlı bazı Kürt köylerinin bundan yaklaşık olarak 500 yıl önce Istanbul’da kurulduğu kimin aklına gelirdi? Bu köylerden ilki olan Danişmendlü hakkında kaynaklarda şu açıklama yer almaktadır: “Kürtlerdir, öte yakada A’yân gölünden sürgünler imiş, zirâ’at etmeyüp ticâret edüp ellerinde mezâriden nesne yoğmuş”.37 Daha eskilere gittiğimizde ilginç öykülerle karşılaşmaktayız. Timur’un saldırıları sonucunda Kürtlerin Istanbul’u aşarak Rumeli’nin değişik yerlerine dağıldığına ne demeli? Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi eski öğretim üyelerinden Prof. Ömer Lütfi Barkan’ın bundan yıllar önce kaleme aldığı Bir Iskan ve Kolonizasyon Medotu Olarak Sürgünler adlı nefis incelemeler dizisinin bir yerinde dipnotu olarak eski bir kaynaktan yapıldığı anlaşılan ilginç bir alıntı dikkatlerimizi çekmektedir ve böylece savaşlar yüzünden Kürtlerin Rumeli’ye kadar göç ettiklerini görüyoruz: “Ve hem Timür Han bu vilayete giriyecek şöyle heybey bıraktı kim önüne kimse karar edemezdi. Cümle uğrayacağı yerlerün halkı kaçub denizi geçüb Rümeli’ne döküldü.
Başka kaynaklarda “Absafi Kürtleri” ve “Karagulu Kürtleri”nin Rumeli’ye sürgüne gönderildiği belirtilmektedir: “Rum-ili’ne sürülüb perakende olmuşlardır”.39 Kürd sözcüğüyle başlayan bazı mekan adlarının Macaristan ve Çekoslovakya gibi memleketlerde bulunması, Kürtlerin iskân, sürgün veya göç olayları sonucunda Doğu Avrupa’da bulunan değişik ülkelere kadar gittiklerini ve dağıldıklarını gösteriyor.
Istanbul’un fethiyle birlikte değişik yöreden Istanbul’a zorunlu göçler yapılmış ve Istanbul’un müslüman nüfusunun çoğalmasına çalışılmıştır. Orta Anadolu yöresinden, örneğin Aksaray ve yöresinden yığınlar halinde halk Istanbul’a sürgün edilmiştir. Bu yöre insanlarının Istanbul’a yerleştiği mıntıka daha sonra Aksaray olarak tarihe geçmiştir. Orta Anadolu’da boşalan bu yerlere başka bölgelerden insanlar gelip yerleşmiştir. Özellikle 15. yüzyılda yani Istanbul’un fethinden sonra Orta Anadolu’da bulunan Aksaray yöresinde bazı Kürt köylerinin kurulduğu görülmüştür.41
Kürtlerin kesin olarak ne zaman Orta Anadolu’yu geldikleri ve buraya yerleştikleri sorusuna kesin bir yanıt vermenin güçlükleri ortadadır. Bu konudaki araştırma ve incelemelerin çok yeni olduğunu belirtmek gerekir. Ama elimizdeki kaynakları incelediğimizde Istanbul fethedilmeden daha önce, Kürtlerin en azından 13. ve 14. yüzyıllarda Orta Anadolu’yu tanıdıklarını, değişik güçler yanında savaştıklarını ve yöreden geçerek başka bölgelere gittiklerini görüyoruz. Bazı tarihi kaynaklar, Kürtlerin Türkmenlerle birlikte hareket ederek 13. yüzyılda Orta Anadolu’nun içlerine kadar gittiğini belirtirler.
Daha önceleri Malatya yöresinde hakim olan bazı Kürtlerin, Orta Anadolu’dan geçerek 14. yüzyılda Anadolu’nun başka bir ucunda Eskişehir ve Afyon arasında bulunan Kütahya yöresinde Germiyanoğulları adındaki beyliğin kuruluş çalışmalarına katkıda bulunduğunu görüyoruz.
Araştırmacılara göre Germiyanoğulları’nın bir kesimi Kürtlerden oluşmaktadır. Claude Cahen’ın Türk-Kürt karışımı olarak tanımladığı Germiyanoğullarının, Konya ve yöresinde hakim olan Karamanlılarla çatışma halinde olduklarını belirtmektedir.44 Savaşçı olarak bilinen Germiyanoğulları’nın gücünden yararlanmak isteyenler olmuştur. Tarihi bilgilere göre Germiyanoğullarının bu kez Konya yöresinde Türkmenlere karşı düzenlenen bir saldırıda yer aldıkları görülüyor.45 Bu yıllarda birçok savaş ve sefere katılmak zorunda olan bu Kürtlerin Orta Anadolu’daki akibeti konusunda bildiklerimiz çok sınırlıdır. Fransız araştırmacısı Claude Cahen, Türklerin Anadolu’ya gelip, buraya yerleştiği sırada ortaya çıkan yeni güçler ve büyüyen çatışmalar sonucunda Kürtlerin sürekli hareket halinde olduğunu belirtir: “…Bu arada pek çok Kürt grupları da yer değiştirmiştir. On dördüncü yüzyılda, Diyarbakır kavimlerinin dağılış biçimleri daha önceki dönemlerde olduğundan değişiktir, ama on altıncı yüzyıldaki durumlarının aynıdır. Ayrıca bu dönemde Kürtlerin önceleri hiç bir zaman görülmemiş oldukları Ermeni yörelerine de sızdıkları anlaşılmaktadır”.
Bazı tarihçiler Orta Anadolu’ya asıl Kürt göçlerinin ilk kez Yavuz Sultan Selim döneminde olduğunu belirtirler. Yavuz Sultan Selim’in saltanatı sırasında (1512-1520), Kürdistan’ın Osmanlı Imparatorluğu’na bağlandığı yıllarda, Kürtler kitleler halinde Batıya sürgün edilmişlerdir. Aksi göçler de olmuştur. Daha önceleri Orta Anadolu’da yaşayan bazı aşiretlerin, örneğin Cibranlı aşiretinin Batıdan, Doğuya sürgün edildiği öne sürülmektedir.47 Eğer bu görüş doğruysa, o zaman yukarıda belirtildiği gibi Kürtlerin Yavuz Sultan Selim döneminden daha önceleri Orta Anadolu’da geldikleri ortaya çıkmaktadır. Orta Anadolu’ya ilk Kürt sürgünlerinin Yavuz Sultan Selim döneminde olduğunu ileri sürenlerden birisi, çağımızın başında Kürt aşiretleri üzerine sistemli bazı çalışmalar yapmış olan Mark Sykes’tir. Araştırmacı Mark Sykes’in en azından Ankara ve Yozgat yöresindeki Kürt aşiretlerinin Orta Anadolu’ya yerleşim tarihi konusundaki görüşü böyledir.
1958 yılında Osmanlı Imparatorluğu’nda Aşiretlerin Iskânı konulu bir doktora tezi hazırlayan Cengiz Orhonlu, 17. yüzyıl sonlarından itibaren, yani 1691 yılında çıkartılan yasal düzenlemelerle ülkede geniş kapsamlı iskân hareketlerinin yaşandığını gösteriyor. 1691 yılından itibaren iskân edilen aşiretler arasında, örneğin Ankara ve Çankırı yöresinde kışlayan Kürt aşiretlerinden söz edilmektedir.49 Bu durum da gösteriyor ki Kürtler daha 1691 yılından itibaren veya daha önceleri Orta Anadolu’yu kendilerine uygun bir mekan olarak seçmişlerdir. Başka bir ifadeyle, Orta Anadolu yöresinin Kürtler tarafından keşfi bu yıllarda da sürmüştür. Sonunda Kürtler burayı kendileri ve hayvanları için uygun bir yerleşim alanı olarak seçmişlerdir.
Alman coğrafyacı Hütteroth, bir incelemesinde Kürtlerin Orta Anadolu’ya yerleştiklerini kanıtlayan en eski belgenin 1767 tarihli olduğunu söyler. Hütteroth’un sözünü ettiği belge daha önceleri Ahmed Refik’in yayımlamış olduğu bir belgedir ve Karaman Eyaleti’nde “Karaca Kürtleri” adlı bir aşiretin yaşadığını gösteriyor.50 Ama diğer kaynakları incelediğimizde, örneğin başka bir kaynak Karaca Kürtleri ile birlikte Kürt Mıhmatlı adlı bir Kürt aşiretinin, Orta Anadolu’da bulunan Nevşehir şehrinin kuruluş çalışmalarına daha erken bir dönemde yani 1727 yılında katıldığını gösteriyor.51 Böylece olunca Kürtlerin Orta Anadolu’ya yerleşmesi, Ahmed Refik ve onu kaynak gösteren Hütteroth’un öne sürdüğü gibi 1767 tarihinde değil, daha eski bir tarihte başlamıştır diyebiliriz. Mevcud kaynaklara dayanarak 17.yüzyılın sonlarına doğru yani 1690’lı yıllardan itibaren Kürtlerin Orta Anadolu’ya yönelik göçü devam etmiştir. Orta Anadolu’nun Kürtler tarafından ilk keşfi yukarıda söylediğimiz gibi daha eskilere dayanaır. Buraları daha önceleri değişik nedenlerle ziyaret eden Kürtler olmuştur. Diğer yandan yörede göçer ve yarı göçer olarak yaşayan Kürtlerin bölgeye tam olarak yerleşmesi bir anda olmamıştır. Kürtler ancak çok çetin uğraşlar ve mücadeleler sonucunda bölgenin yerlileri ve sahipleri arasına katılmışlardır. Kısacası, Orta Anadolu Kürtlerinin bu yaşam kavgası.
Fransız araştırmacısı G. Perrot tarafından Orta Anadolu Kürtlerinin tarihine ilişkin olarak 1860’larda yapılan ilk ve en eski bir sözlü tarih çalışması, Orta Anadolu Kürtleri tarihinin çok eskilere gittiğini gösteriyor. Perrot, yöredeki yaşlı insanlara ne zaman buraya gelip yerleştikleri sorusunu, bu yaşlı insanlar yüz-ikiyüz yıldan beri burada yaşadıklarını ve baba ve atalarının buralarda doğduklarını söylemişlerdir.52 G. Perrot, bu yanıtı 70-80 yaşlarında olan yaşlı insanların ağzından 1860’lı yıllarda işittine göre, yöredeki insanların buralara en azından 1700’lerde hatta daha önceleri geldiği ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan Perrot’un Haymana’daki yaşlı bazı insanlara yönelttiği bu sorusu ve yazılı olarak günümüze kadar gelen yanıtı, Orta Anadolu Kürtleri tarihinin çok gerilere gittiğinin anlaşılması bakımından büyük bir önem kazanmaktadır. Isveçli iki araştırmacı Ingrid Lundberg ve Ingvar Svanberg, Kulu yöresinden Isveç’e gelen Türkler ve Kürtler konusunda ortaklaşa hazırladıkları bir araştırmada, Orta Aadolu Kürtlerinin buraya gelişlerine ilişkin olarak Perrot’un bu notlarını önemli bulmuşlardır: “18. yüzyılın sonlarına doğru Kürt aşiretlerinin Haymana yöresindeki dağlarda ortaya çıktıkları görülmektedir. R Böylece mevcud kaynakların yaklaşık olarak birbirini doğruladığı ve tamamladığı görülmektedir. Orta Anadolu’ya sürgün edilen, zorunlu iskâna tabii tutulan veya değişik nedenler yüzünden göç ederek buraları keşf eden Kürtler, 17.yüzyıldan itibaren yayla ve kışlalarda sürdürdükleri yarı-göçmen yaşamı terk ederek, buranın yerlileri arasına katılmışlardır, 18. yüzyılda iç göçler devam etmiştir ve 19. yüzyılın başlarından itibaren bugünkü birçok Kürt köyünün kurulduğu ve ilerde göreceğimiz gibi Kürtlerin tam yerleşik bir yaşama geçtikleri görülmüştür.
Türk Boyları’nın Anadolu’ya açıldıkları yıllarda Kürt-Türkmen işbirliği ve yakınlaşmasının arttığı görülmüştür. Hareket halinde olan Kürt ve Türkmenlerden oluşan yörükler, iskân hareketleri nedeniyle zaman zaman Güneyi bırakarak daha Küzeylere doğru göç ederek Orta Anadolu’nun içlerine kadar gelmişlerdir. Maraş, Gaziantep ve Adana yöresinde sayıları giderek artan Kürtler, buralarda bir güç haline gelmişlerdir. Denetimin sağlanması için askeri ve polisiyle çözüm yollarına baş vurulmuştur. 1865 yılında kurulan Fırka-i Islahiye’nin temel amaçlarından birisi göçmen Kürt ve Türkmen boylarının iskânı konusudur. Güneydeki bu politikların bir sonucu olarak, buradaki Kürtlerden bir kesimi artan tehditler yüzünden bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Kozanoğulların Kürtlerin bir kesimi Torosları aşarak, Orta Anadolu’nun değişik yörelerine göç etmişlerdir.