Necati GezenYAZARLARIMIZ

NELER OLUYOR? NELER OLACAK

Yaşadığımız şu günler sıradan geçiştirilecek günler değildir. Anadolu ve Kürdistan topraklarını çok kötü vahim bir dönemin beklediği aşikardır. Gün be gün zulmün cenderesini genişleten azgın bir iktidar ile karşı karşıyayız.
Eline geçirmiş olduğu iktidar aygıtını, fütursuzca, hoyratça kullanan, hasta bir ruh yapısına sahip insani özelliklerini tamamen kaybetmiş birisinin, kişisel ihtiraslarına teslim olmuş bir toplum gerçekliği oluştu. Bu sürü ahlakına dönüştürülmüş olan toplum, artık her türlü baskıyı , zulmü, katliamı meşru görür hale getirildi.
Daha önceleri baskı ve sömürüye karşıyım diyenlerin bile, bu vahşi iktidar erkinin zulüm cenderesini kabul eder hale getirildiler.

Bu toplumsal gerileme ile birlikte temel insani özelliklerin yok edildiği bir süreç içerisindeyiz. Baştaki kişinin saçtığı sarhoşluğun tesiri, adeta tüm toplumu sırf ayakta olduğu için yaşadığını sanan, zihinsel açıdan uyuşmuş insanlar haline getirildi.

Etrafında yaşanan görülmemiş katliamları baskıları, duymayan, hissetmeyen, “olması gerekenler yapılıyor” anlayışına varacak kadar kendisini kaybetmiş bir toplum yaratıldı. Ve bu toplumun farklı muhalefet çevrelerinin, ayrıştığı noktalar günden güne azalıyor. Bazı gereksiz noktalar dışında, tamamen yaşananları kabul eden, ses çıkarmayan bir topluma dönüştürüldü.
Ortaçağ’larda padişahların, kralların deliliklerine rağmen, “padişahım çok yaşa” diyenler vardı. Zihinsel sorunlu olmalarına bakmadan, “kraldır ne yapsa yeridir” derlerdi. Onlara yani krallara hastadır denilmeden, her dediği her delice arzusu yerine getirilirdi. Hiç kimseden bir itiraz gelmezdi. Bu hiç bir şekilde soruşturulmazdı.
Neden? Çünkü o zaman ortaçağ zamanıydı. Ortaçağda, insanlar bilgiden, bilimden, mahrumdu habersizdi. Çünkü krallar tanrıları, padişahlar Allah’ın yeryüzündeki sıfatları olarak bilinirdi. Buna inanılır buna itimat edilirdi. Bilginin olmadığı, halkın cahil olduğu dönemlerde bu böyleydi.

Sözünü ettiğim çağ yüzlerce yıl oldu geride kalalı, ancak gelin görün ki ülkemin coğrafyasında yaşananlar hala Ortaçağ zihniyetinin mantıkiyle yönetiliyor. Bilgi çağı dediğimiz çağda, hala ilkel, vahşi, yöntemlerin uygulanması ancak ve ancak, hastalıklı despot kişiliklerin başvuracağı yöntemlerdir.

Bu tür kişiler sonlarının kendi aleyhine olacaklarını bile bile, bu vahşi zulüm uygulamalarından vazgeçmezler. Çünkü bunlar için zalim dehak mantıkı geçerlidir. Sebebi, beyinlerindeki o hastalıklı tümör, onlara sürekli saldırı komutlarını verir. Aldığı bu komutlar karşısında bünyesindeki tüm enerjisini etrafına saldırmakla, vakitlerini geçirirler. Tümör büyüdükçe geceleri sadece bir iki saat uyuma ile yetinerek, olabildiğince daha büyük baskılar, ölümler yapmak üzere, aceleyle kendi sonunu da getirecek yıkımlarda bulunur.

Bu böyledir böyle tipler layık olmadıkları bir iktidarı yakaladıklarında, kendilerinin de farkına varmadıkları bu hastalığa kaptırıyorlar. Delice, hoyratça iktidar yöntemlerini uygularlar.

Ortadoğu ve ülkemizde yaşananların temel sorumlusu sayılacak birkaç kişinin, en başı diyebileceğimiz kişi Erdoğan diktatöryasıdır. Kürdistan’ı yıkımlarla, ölümlerle yerle bir etmekle kalmayıp, tüm Ortadoğu’yu bir ateş çemberine çevirdi. Bununla yetinmeyip kendi elleriyle yıkadıkları beyinlerin sonucu, ürettikleri canavarlarını tüm dünyanın başına bela ettiler.

Şimdi soralım;
Bu barbar iktidarların hükmü daha ne zamana kadar devam edecek?
Bu hep böylemi olacak?

Hemen cevap vereyim.
Hayır bu artık böyle devam etmeyecek. Çünkü yakında bunların iktidarı alaşağı edilecek.

Ortadoğu ve onun kalbi olan Kürdistan, medeniyetler diyarıdır. İçerisinden çıkaracağı direniş ruhunu canlandıracak ve zalimlerin tahtlarını yerle bir edeceği günler yakındır. Buna gerçekten tüm yüreğimle inanıyorum.
Gerilla ile halkların birlikte kalkışacakları o büyük ayaklanmanın olacağı günler yakındır.
Kawa’nın torunları ve Güneş’in çocukları inecekler dağlardan,
birer birer yok edecekler haramilerin tahtlarını.

Ve biz hep birlikte bu despot diktatörlerin, hesap vereceği günleri göreceğiz.
Yeter ki direnelim, direnelim, direnelim.

Yazarımız

Necati Gezen
Müzisiyen
Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı