ORTA ANADOLU KÜRTLERİ KONUSUNDAKI İNCELEMELER
19. ve 20. yüzyıllarda Orta Anadolu’nun değişik yörelerini dolaşarak bazı incelemelerde bulunan yabancı bilim adamları, bu yörelerde yaşayan göçer, yarı-göçer ve yerleşik Kürtlerle tanışma olanağına kavuşmuş ve daha sonra kaleme aldıkları çalışmalarda, kısaca Orta Anadolu Kürtlerine değinmişlerdir. Bu bilim adamları arasında Ingiliz, Alman, Fransız, Rus, Isveç ve Danimarkalı değişik ülkelerden birkaç araştırmacının adlarına rastlamaktayız. Nuh Ateş, 1992 yılında yayımladığı çalışmasında bu gezgin ve araştırmacılardan bazılarına değinmişti. Biz, burada bazı tekrarlamalara girmeden, daha ziyade Nuh Ateş’in değinmediği veya az değindiği bazı gezginler ve araştırmacılar üzerinde duracağız. Orta Anadolu Kürtleri konusunda bizi aydınlatan bazı araştırmacılar ve çalışmaları 1842 yılından başlayarak günümüze kadar.
Batılı kaynaklarda Orta Anadolu Kürtleri konusuna dikkatlerimizi 1842 yılında kaleme aldıkları incelemeleriyle ilk kez çekenler, Ingiliz kökenli W.F. Ainsworth ve W.J. Hamilton’dur. Böylece Orta Anadolu Kürtleri konusundaki araştırmaların tarihi yaklaşık olarak 150 yıllık bir geçmişe sahiptir diyebiliriz. Orta Anadolu Kürtleri konusunda bize ilk bilgileri ulaştıran araştırmacılardan birisi, Ingiliz kökenli W.F. Ainsworth’dur (1807-1896). Doktor olan Ainsworth, önceleri Ingiltere ve Irlanda’da kolera salgını üzerine çalışmalar yapmış ve bu konuda kaleme aldığı bir kitapçığı büyük bir yankı uyandırmıştır. Ainsworth, 1835 yılında Fırat yöresine ve 1838 yılında Kürdistan’a yapılan inceleme gezilerine katılır. Doğuya yaptığı bu incelemeler sonucunda üç araştırma kaleme almıştır.6 1837 yılında Fırat gezisinden dönen araştırmacı, daha sonra Kürdistan’da bir inceleme gezisine çıkmıştır. Orta Anadolu Kürtleriyle karşılaşması bu ikinci gezi sırasında olmuştur. Istanbul’dan yola çıkarak Karadeniz üzerinden Ankara’ya gelen Ainsworth, bu yörede yaşayan Haymana ve Kulu Kürtleri ile karşılaşır ve 1842 yılında yazdığı bir kitabında kısaca onları bize tanıtır.7 Bu kez yine 1842 yılında W.J. Hamilton adında başka bir Ingiliz araştırmacısının seyahatnamesi yayımlanır. Hamilton, gezi notlarında kısaca Orta Anadolu Kürtlerini okuyucuya tanıtır.
P. von Tschihatchef (1808-1890) adlı Rus doğa bilimcisi ve coğrafyacısı, eğitimini bitirdikten sonra 1845-1848 yılları arasında Istanbul’da Rus ateşesi olarak çalışır.9 Daha sonra zamanının çoğunu Anadolu’nun değişik yörelerini incelemeye verir. Istanbul ve Anadolu’nun değişik yörelerinde coğrafik incelemelerde bulunur ve birkaç önemli inceleme kaleme alır.
Bilim adamlarının ilgisini ciddi olarak Orta Anadolu Kürtleri konusuna çeken ilk araştırmacı, Fransız arkeolog Georges Perrot’tur (1832-1914) diyebiliriz. Araştırmacının 1865 yılında kaleme aldığı Haymana Kürtleri (Les Kurdes de L’Haimaneh) de adlı incelemesi, şimdiye kadar yöre Kürtleri üzerine kaleme alınan ilk uzun incelemelerden birisi olarak bilinmektedir. Bu nedenle Georges Perrot’u “Orta Anadolu Kürtleri Incelemeleri’nin Babası” olarak tanımlayabiliriz.11 G. Perrot, 1877 yılından itibaren Sorbonne Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başlar. Değişik birkaç dil bilen Georges Perrot’un Fransızca kaleme alınmış birçok incelemesi bulunmaktadır.12 1914 yılında öldüğünde Reveu Archeologique adlı derginin redaksiyonunda bulunmaktaydı. Georges Perrot, 1861—1872 yılları arasında birkaç kez Anadolu’ya gitmiş, ülkenin değişik yörelerinde incelemelerde bulunmuştur. 1867 yılında yayımlanan Küçük Asya’dan Bir Geziden Anılar (Souvenirs d’un voyage en Asie Mineure) adlı kitabında zaman zaman Kürtlere göndermede bulunur ve daha Ankara’ya varmadan önce Bolu yöresinde karşılaştığı Kürtlere değinir. Perrot, özellikle Üsküp yöresinde, yarı göçebe bir yaşam sürdüren Kürtlerin yaşam kavgasını ele alır. Bolu yöresindeki Kürtleri bize Ankara’ya geldiğinde burada M. Şişmanyan adlı bir Ermeninin evinde kalır.
Bir başka Fransız araştırmacısı olan Vital Cuinet 1890-1894 yılları arasında birkaç ciltten oluşan Asya Türkiyesi adlı dev bir araştırma kaleme aldı. Bu çalışmasının birinci cildinde bu arada Orta Anadolu Kürtlerine değinir ve Ankara yöresinde dokuz Kürt aşireti hakkında kısa bazı açıklamalarda bulunur: Rişwan, Şexbizini, Badilli, Terikıyani, Mikaili, Yambekli, Koyibanli, Seyfanli, Atinanli. Vital Cuniet bu yöredeki Kürtlerin yerleşik olduklarını, geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağladıklarını söyler.
Oxfort Üniversitesi’nde arkeoloji dalında çalışan W.M. Ramsay (1851—1939), özellikle Orta Anadolu’daki antik kültürlerin ve yöre coğrafyasının tarihi konusunda kapsamlı araştırma ve projelere öncülük etti.15 Orta Anadolu’da çalışmalarını yürüttüğü sırada Haymana Kürtleriyle tanışır ve onlara misafir olur. 1883 yılının Ağustos ayında Prof. Sterrett ile birlikte, Batı Haymana’da tanınmış bir Kürt beyini ziyaret eder. Üç yıl sonra 1886 yılında Brown ile birlikte bu kez Doğu Haymana’dan geçerler. Anılarında Kürtler ile ilişkilerine değinen Ramsay, 1884 yılında Kayseri yöresinden Haci adında başka bir Kürt ile tanıştığını söyler. Diğer bazı Avrupallar gibi Ramsay da Kürtler üzerine anlatılan öykülerden etkilenerek anlatımlarında zaman zaman Kürtlerin çevreleriyle olan uyumsuzluğuna değinir. Ramsay, arkadaşı Hogarth ve yardımcısı ile birlikte 1890 yılında Kürtlerin ülkelerini ziyaret ettiğinde, bir Kürt beyinin söylediği bazı sözleri ilginç bulur; “Bizim bütün adamlarımız hırsızdırla
Araştırmacı Friedrich Sarre, 1896 yılında yazıdığı bir incelemesinde, Cihanbeyli yöresinde bazı Kürtler ile karşılaştığını belirtir. Dondurma köyü yöresindeki Kürtlerin dokudukları güzel örtü ve halıları kendilerine gösterdiklerini ama yüklerinin ağır olması nedeniyle bunları satın alamadıklarını söyler. Günümüzde Gölyazı olarak bilinen Dondurma köyünde 19. yüzyılda genellikle develerin yardımıyla tuz ticareti yapılıyordu, bu işi erkekler yürütüyor ve kadınlar genellikle halı dokuyorlardı. Friedrich Sarre, daha önceleri 1830-1840’larda yörede bulunan Hamilton ve Ainsworth adlı Ingiliz gezginlerinin Türkmenlerle çatışma halinde bulunan Kürtlerden çekindiklerini ve bu yüzden Doğuya geçmek için Güney yolunu salık vermediklerine işaret etmektedir. Bu sözlerle Kürtler hakkındaki çekingenliğini.
Yabancılar ve gezginler, Kürtler hakkında bu yıllarda geliştirilen önyargıların doğru olmadığını, bizzat Kürtler arasına katılarak ve onların konukseverlliğini yaşadıktan sonra görebilmişlerdir. Yabancı bir gezgin Tournefort daha 1700’lerde yazdığı bir kitabında: “Kürt eşkiyası gece uyumakta, Türkmen eşkiyası gece dahi faaliyet halinde bulunduklarından etrafa büyük dehşet saçmakta idiler”18 biçiminde bir açıklamada bulunur ve böylece Kürt eşkiyasının amatörlüğüne! ve tembelliğine! değinir.
Çağımızın başında Kürdistan’ın değişik yörelerini dolaşan Ingiliz araştırmacısı Mark Sykes, 1908 yılında kaleme aldığı bir incelemesinde Osmanlı Imparatorluğu’ndaki Kürt Aşiretlerini sınıflandırarak, bu aşiretler hakkında demografik ve etnografik birçok bilgi sunmaktadır. Mark Sykes, bu incelemesinde Kürt aşiretlerini A, B, C, D, E, F biçiminde altı temel seksiyona ayırmaktadır. Özellikle E ve F seksiyonlarında Orta Anadolu’da yaşayan Kürt aşiretlerini okuyucuya tanıtmaktadır. E seksiyonunda Toroslar ve Binboğalar, F seksiyonunda Ankara ve Yozgat civarındaki bazı Kürt aşiretlerini ele almaktadır.19 Kürt tarihçisi M. E. Zeki, Kürdistan Tarihi adlı çalışmasının sonunda Kürt aşiretlerini sınıflandırırken, Mark Sykes’in Kürt aşiretlerine ilişkin bu şematik sınıflandırılmasından yararlandığı görülmektedir. Diğer yandan Mark Sykes, Kürtlerin ilk kez Orta Anadolu’ya Yavuz Sultan Selim döneminde yapılan zorunlu göçler sonucunda geldiğini öne sürmektedir.
Orta Anadolu Kürtleri konusunda bazı çalışmaları olan araştırmacılardan birisi de Alman kökenli Hermann Wenzel’dir. 1932 ve 1937 yıllarında yayımladığı araştırmalarında burada yaşayan Kürtlere değinir ve Ankara keçisinin asıl yetiştiricilerinin Kürtler olduğunu söyler.21 Alman kültür-coğrafyacılardan Wolf-Dieter Hütteroth, Kürtler konusunda yaklaşık olarak kırk yıldır değişik çalışmalar yapmaktadır. Ilk kez 1959 yılında Toroslarda yaşayan Kürtler arasında göçebelik konusunda kapsamlı bir inceleme hazırlar.22 Daha sonra yazdığı bir çalışmada bu yörelerdeki Kürt yerleşim alanları konusunda bilgi sunmaktadır.23 1968 yılında Orta Anadolu’nun Güney yöresindeki yerleşimin son dörtyüz yıllık tarihini inceleyen araştırmacı, bu çalışmasında Orta Anadolu Kürtlerine de değinir.24 Ingilizce kaleme aldığı başka bir incelemesinde yine Orta Anadolu’daki Kürtlere kısaca yer verir.25 Şu anda Almanya’da Erlangen Üniversitesi, Coğrafya Enstitüsi’nde çalışan Wolf-Dieter Hütteroth, son olarak 1996 yılında Paris’de düzenlenen Kürtler ve Şehir adlı uluslararası konferansa Diyarbakır tarihi konusunda bir bildiri sunmuştur.
1927 yılında Orta Anadolu’yu dolaşan Ingiliz araştırmacısı L. Loewe, eşiyle birlikte, Cihanbeyli yöresinde Kürdoğlu adlı köye uğramıştır.26 Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyelerinden W. Ruben, Kürtler tarafından 1891 yılında kurulan Kadıoğlu köyünü ziyaret etmiş ve yazdığı bir incelemede kısaca bu köyü tanıtmaktadır.
Wolfram Eberhard, 1953 yılında yazdığı bir incelemesinde Maraş ve Adana yöresindeki bazı iskân sorunlarına değinmekte ve bu yöredeki Kürtler konusunda ilginç açıklamalarda bulunmaktadır. Wolfram Eberhard, incelemesinde Kozanoğullarının etnik bakımdan Kürt olduğunu ve Yavuz Sultan Selim döneminde buraya sürgün edildiklerini aktarır.28 P.H. Massy, Toros yöresindeki Kürtlerin üzerinde yaşadıkları coğrafyayı incelemiş ve burada yaşayan Kürtler hakkında kısa açıklamalarda bulunmaktadır.
1960’lı yıllardan itibaren Orta Anadolu yöresinden özellikle Danimarka, Isveç gibi Iskandinavya ülkelerine göç eden Kürtlerin durumu bu ülke araştırmacılarının dikkatlerini çekmiş ve bu konuda bazı araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmacılardan birisi, Danimarkalı araştırmacı, Jan Hjarnø’dur. Özellikle Konya’ya bağlı Cihanbeyli ilçesi sınırları içinde bulunan Kuşça köyü konusunda 1969 yılından itibaren çalışmalar yürüten araştırmacı, tam otuz yıldır bu yöre insanları konusunda değişik araştırmalar yapmaktadır. Jan Hjarnø, sadece bu köy konusunda etnolojik çalışmalar yapmakla kalmamış, bu köyden insanların Danimarka’ya yaptıkları göçleri ve Danimarka’daki yaşamlarını da incelemiştir. Eskiden Heciler denilen bu köyün yarısından fazlası Danimarka’ya göç etmiştir. Yaklaşık olarak 500 aile Danimarka& Jan Hjarnø 1988 yılında kaleme aldığı başka bir incelemede, bu kez Danimarka ve Isveç’te bulunan Kürtler konusunda bazı karşılaştırmalarda bulunur. Bu incelemede Danimarka’da bulunan Cihanbeyli Kürtleri ve Isveç’te yaşayan Kulu Kürtleri konusu ele alınmaktadır. Danimarka’da Ishoj Belediyesi ve Isveç’te Botkyrka Belediyesi’ni örnek çalışma alanı olarak seçen araştırmacı, değişik açılardan bu iki farklı yöredeki Kürt göçmenlerinin yaşamını incelemektedir.
Jan Hjarnø’nun 1991 yılında kaleme aldığı Kürt Göçmenleri (Kurdiske Invandrere) adlı kapsamlı çalışmasında, Cihanbeyli yöresinden gelen Kuşça Kürtlerinin göç serüvenini bir bütün olarak ele alınmaktadır.
Cihanbeyli yöresindeki bu Kürtlerin büyük bir kesimi Danimarka’ya yerleşmiştir. Kulu yöresinden Kürtler ise; Isveç’i tercih etmişlerdir. Isveç’e yapılan bu zincirleme Kürt göçü, şu anda çalışmalarını Isveç Yabancılar Enstitüsü ve Müzesi Vakfı’nda yürüten Ingrid Lundberg’in ilgisini çekmiş ve çalışmalarında Kulu Kürtlerine değinmektedir. Ingrid Lundberg, Stockholm’deki Kululular adlı kitabında bu arada Isveç’te yaşayan Kulu Kürtleri konusunu ele almaktadır.
Birkaç kez Kulu ve yöresine giderek bazı saha çalışmaları yapmış araştırmacı, daha sonraları Ingvar Svanberg ile birlikte hazırladığı kitabında Kulu yöresinde bulunan bazı Kürt köyleri konusunda ilginç karşılaştırmalar ve tespitlerde bulunmaktadır.34 Özellikle bu Kürt köyleri ve yerleşim birimlerinin ne zaman kuruldukları, hangi aşiretlerin buralarda bulundukları ve bu köylerin nüfusu konusunda tarihsel, etnografik ve demografik bazı veriler sunulmaktadır.
Rohat Alakom