ORTA ANADOLUYA GÖÇ VEREN YÖRELER
Orta Anadolu’ya gelen Kürtlerin nereden geldikleri sorusu, bunların ne zaman geldikleri sorusu gibi son derece önemlidir. Ama bu alandaki bilgilerin son derece sınırlı olduğunu görüyoruz. Bu konu ayrı bir çalışmayı gerektiriyor. Anadolu’nun dışnda yaşayan başka yörelerden Kürtlerin, Orta Anadolu’ya göç ettikleri görülmüştür, Iran’dan göç eden Lek Kürtleri gibi. Özellikle Adana ve yöresinde yaşayan, daha sonraları başka yörelere göç eden Lek Kürtlerinin asıl yurtları Kermanşah’dır. Iran’da Lekistan denilen bir yöre de yaşamaktadırlar.55 Lek Kürtlerinin 1512 yılında Yavuz Sultan Selim ve güçlerine yardım ettikleri ve daha sonra Kozan yöresine yerleştikleri öne sürülmektedir. Araştırmacı Wolfram Eberhard bir incelemesinde Kozanoğullarının aslında Kürt olduğu ve zamanla Türkmenleştiklerini belirilmektedir.56 Daha sonraki yıllarda Kozanoğullarının daha güçlü olabilmek için bu kez cesaretleriyle tanınan Lek Kürtlerinin kızlarıyla evlenmeyi tercih ettikleri görülmüştür.57 Diğer yandan Kürt tarihçilerinden Celilê Celil’in ortaya çıkardığı iki belgede, Kozanoğullarından bazı kişilerin, örneğin bir Kürt olarak Kozanoğlu Süleyman Bey’in 1888 yılında Istanbul’daki Rus Büyük Elçiliğiyle ilişkiye geçtiği görülmektedir.58 Lek Kürtleri daha sonraları Anadolu’nun başka yörelerine dağılmışlardır. Urfa’da “Lekler Mahallesi” adında bir mahallenin olduğu söylenmektedir.
Değişik kaynaklarda Kars, Ağrı, Muş, Van, Erzurum, Adıyaman ve Urfa yöresinden Kürtlerin farklı zamanlarda Orta Anadolu’ya göç ettikleri belirtilmektedir. Genellikle Kars ve yöresinde Kürt aristokrasisini temsil eden Torunlar denilen bir tabaka ve aşiretten bazı unsurların Orta Anadolu’da günümüze kadar varlık göstermiş olması, Kürdistan’dan buraya yönelik göçlerin tipik bir işaretidir. Kaynaklarda zaman zaman Mala Kosan (Köseler Konağı) diye adlandırılan bu aşiretten insanların ne zaman buraya geldikleri bilinmiyor.60 Örneğin Polatlı yöresinde Köseler ve Yunak yöresinde Torunlar adlı yerlerin bulunduğu saptanmıştır. Bu ilginç Kürt tabakası konusundaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır: “Beyliğin irsi olarak intikal ettiği boylarda, bey ailesinin yanı sıra bir torun grubunun mevcudiyeti görülüyor. Bunlar konar-göçer teşekküllerin idarecileri ile beraber bir aristokrasi teşkil ediyorlardı”.61 Fatma Yeşilöz ve Elife Kart’ın birlikte hazırladıkları bir lisans tezinde, Cihanbeyli’ye bağlı Gölyazı kasabasında asilzade olarak tanınan Torunoğulları adında bir aşiretin olduğu belirtilmektedir. Bazı aşiret adlarından açılmışken ilgimizi çeken Espkeşan yöresinden de söz etmek gerekir. Hütteroth’a göre Cihanbeyli ilçesinin güneyinde Kırkışla ve Dondurma köyleri arasında yer alan bu yerin adı Kürtçede Espkeşan veya Hespkeşan olarak bilinmektedir. Bu sözcük esp (at) ve keşan (çekmek) sözcüklerinden oluşmaktadır: “XIX. yüz yılda önce Esbkeşan adıyla anılan kasaba, daha sonra Akşehir Kazası’na bağlanarak Inevi adıyla bir nahiye durumuna getirildi. 30 Mayıs 1926’da da Cihanbeyli adıyla ilçe merkezi oldu. Bu adın yörede yaşayan Canbekli Aşireti’nden kaynaklandığı sanılmaktadır.62 Kürtçe bir sözcük olan Espkeşan sözcüğü ayrıca Orta Anadolu Kürtleri arasında bir aşiretin adı olarak biliniyor. Karaman ve yöresinde Atçeken adlı bir topluluğun yaşadığı öne sürülür. At kültürünün Kürtler arasında çok eski olmasının böyle bir adın ortaya çıkmasında etkili olduğu söylenebilir. Bazı kaynaklar XVIII. yüzyılda Muş yöresinden gelen Kürtlerin Konya’nın Kulu ilçesine yerleştiklerini ve Kürdistan’dan gelen Doykanlı aşiretine bağlı bazı göçmenlerin de XVII. yüzyılın başlarında Konya’nın Yunak ilçesine göç ettiklerini belirtirler.63 Kürdistan’dan Orta Anadolu’ya göç eden Kürtler aşiret ilişkilerini burada da sürdürmüşlerdir. Bu aşiretlerin yaşadıkları yerleşim alanlarına dayanarak ve bazı karşılaştırmalar sonucunda bu Kürtlerin nereden geldikleri konusunda belli ipuçlarına sahip olabiliriz. Örneğin Konya yöresindeki köyler üzerine 1945 yılında kaleme alınan bir kaynakta bu Kürt aşiretlerinin sadece Cihanbeyli yöresinde olanları şöyle sıralanmıştı;
-Halekânlı Aşireti (Cihanbeyli kazasının Xelıka Doldurme ve Yapalı köylerinde)
-Cüdkânlı Aşireti (Cihanbeyli kazasının Haremi Cütkanlı ve Yapalı Cütkanlı köylerinde)
-Ömeranlı Aşireti (Kulu kazasının Ömeranlı, Çöpler, Beşkardeş köylerinde)
-Sefkanlı Aşireti (Kulu kazasının Celep, Kürt Oğlu, Cihanbeyli kazasının Bulduk köylerinde
-Kütük Uşağı Aşireti (Cihanbeyli kazasının Kütükuşağı köyünde)
-Nasır Aşireti (Cihanbeyli kazasının Yeniceoba nahiyesinde ve Kuşca köyünde)
-Meyhanlı Aşireti (Kulu kazasının Yazı Çayırı köyünde)
-Cihanbeyli Aşireti (Cihanbeyli kazasının Sülüklü nahiyesinde, Beşışıklı, Sarıkaya, Boyalı, Zaferiye, Hatırlı, Içkışla, Hacımusalar, Kelhasan, Hacıömer Uşağı, Sinanlı köylerinde)
-Ekecik Aşireti (Haymana kazasının Çimen, Kandil, Cihanbeyli kazasının Büyükbeşkavak, Küçükbeşkavak köylerinde).
Kürtlerin uzun yollar katlederek Kürdistan’dan çok uzak olan Orta Anadolu’ya yerleşmesinin bazı nedenleri olmalıdır. Bu nedenlerin başında hiç kuşkusuz sürgün olayları, Kürdistan’da süren savaşlar, aşiret çatışmaları, yoksulluk, kıtlık, işsizlik, evlilik-akrabalık ilişkileri ve kişisel tercihler gibi birçok neden gelmektedir. Örneğin Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) yıllarında yüzbinlerce Kürt, Kürdistan’dan Anadolu’nun Batı yörelerine sürgün edilmişlerdir. Huzursuzluk ve gerginliklerin olduğu yöreleri Orta Anadolu’ya en çok göç veren yörelerin başında gelmiştir. Özellikle Rus saldırılarının yoğun olduğu Ağrı, Kars, Erzurum ve Muş gibi yörelerden göçlerin fazla olduğunu tahmin edebiliriz. Bu yıllarda çok geniş kapsamlı sürgün olayları yaşanmıştır. Bu sürgünler sonuc Bu yıllarda Erzurum, Van ve Bitlis yöresinden gelen Kürtlerin bir kesimi; Izmit, Samsun, Balıkesir gibi daha değişik yörelere iskân edilmişlerdir.
Sürgün Yeri
ERZURUM, VAN, BİTLİS
1.250 2500 3.532 Adana
79.173 5490 25.232 Ankara
9.009 0 0 Kastamonu
0 7824 15.000 Konya
1.000 0 0 Izmit
11.607 0 0 Kayseri
5.000 4811 5.000 Maraş
1.235 1500 1.500 Niğde
3.100 0 0 Balıkesir
36.672 0 0 Samsun
Bu sürgün Kürtlerden bir kesimi büyük bir olasılıkla gittikleri mekanlara yerleşmiş, bir daha Kürdistan’daki eski yerlerine geri dönmemişlerdir. Kürtler, özellikle yörede baş gösteren savaşlar nedeniyle büyük güçlükler yaşamışlardır. Bir ateş çemberi içinde kalan Kürtler sonunda savaşan güçlerden birisinin yanında yer alarak, diğer tarafa karşı savaşmak zorunda kalmışlardır. Bazen de savaş yüzünden yerlerini terkederek, göreli olarak daha sakin yörelere, Batıya doğru kaçmışlar ve büyük bir kesimi seçimlerini Orta Anadolu’da yapmışlardır.
Cumhuriyet döneminde başgösteren Kürt Isyanları sonucunda birçok kürt sürgün edilmişlerdir. 1925 yılında meydana gelen Şeyh Said Isyanı sırasında geniş kapsamlı sürgün olayları yaşanmış, bir milyon civarında insan Batıya sürgün edilmiştir ve bunlardan bir kesimi ta Trakya’da bulunan Tekirdağ’a kadar sürülmüşlerdir.66 Şeyh Said Isyanı’ndan sonra sürgün edilen Kürtlerden bazıları Konya yöresindeki Omeranlı köyüne sürgün olarak gelmişlerdir.
Böylece 20. yüzyıl başlarında Orta Anadolu’ya yönelik sürgün ve Kürt göçleri devam etmiştir. Diğer yandan Kürtlerin Batıya doğru göç etmesinin önemli nedenlerinden birisi de; Doğudan gelen Rus saldırılarının bu yıllarda artmış olmasıdır. Yüzbinlerce Kürt insanı Anadolu’nun Iç ve Batı kısımlarına doğru göç etmek zorunda kalmıştır. Bunlardan bir kesimi Konya yöresine yerleşir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Orta Anadolu’ya yapılan bu Kürt göçleri konusunda bu yıllarda Istanbul’da çıkan Kürt gazete ve dergileri sayesinde net bilgilere sahip oluyoruz. Bu Kürtlerin nereden, ne zaman geldikleri, ne kadar oldukları ve hangi yöreye yerleştikleri konusunda sınırlı da olsa bilgi sahibi olmaktayız. Ama bazı karşılaştırmalar yaptığımızda öyle anlaşılıyor ki Orta Anadolu’ya yönelik Kürt göçleri.
Sadece Doğu’dan değil, Güneydeki bazı yörelerden Orta Anadolu’ya yönelik göçler de olmuştur. Bu yerleşim birimlerinden birisi Dondurma’dır. Yeni adıyla Gölyazı olarak bilinen bu köyün tarihçesi konusunda Fatma Yeşilöz ve Elife Kart şu bilgileri aktarırlar: “Gölyazı Köyü’nün geçmişi çok eskilere dayanmaktadır, bunu da köy merkezinde bulunan yığma höyüklerden anlıyoruz. Gölyazı halkı buraya Adıyaman ve Urfa’dan, özellikle Adıyaman’dan gelmiştir. Gelip yerleşmelerindeki başlıca etken, sosyal hayat ve ekonomik refahın olmamasıdır. 19. yüzyılın başlarında büyük bir kuraklığın başgöstermesi, Çukurova’ya göç etmelerine sebep olmuştur. 10 yıl kadar Çukurova’da kaldıktan sonra geri Dondurma’ya dönmüşlerdir. Kasabanın o zamanki ismi Dondurma. Bu bölgede daha önce Rumlar yaşadığı için Dondurma ismini de onlar vermiştir”.68 Araştırmacı Hütteroth’un 1858 yılında kurulduğunu söylediği bu köyün tarihi geçmişi konusunda Fatma Yeşilöz ve Elife Kart 1855-56 tarihlerini vermektedirler. Genellikle eskilerde geçimlerini tuz ticaretinden sağlayan bu köyde kadınların dokudukları halılar, yöreden geçen gezginlerin dikkatlerini çekmiştir.