Hamide KayaYAZARLARIMIZ

Sen Kuyruk Sallamasan Kimin Haddine

Sık sık gazetelerde okuduğumuz, televizyon kanallarından izlediğimiz, içimizi burkan, sonu gelmeyen kanayan yaramız olan töre cinayetleri. Bu cinayetleri işleyenler, cinayetleri töre adına işlediklerini söylüyorlar. Peki nedir töre?

Töre: Bir toplumda uzun süreden beri aynı olaylar karşısında aynı biçimde davranılmasıyla oluşan ve bu davranışın zorunlu olduğu kanısını kişilerde uyandırarak devlet gücüyle de desteklenip yaptırıma bağlanan yazılı olmayan hukuk kurallarının oluşturduğu bütündür.

Medeni Kanunumuzun 1. maddesinde töre, kanundan sonra ikinci kaynak olarak gösterilmiştir. Yasakoyucu, önünde, kanun bulunmaması halinde olaya, töre hukukunu uygular. Bu niteliği ile töre hukuku, yasada boşluk doldurucu bir işleve sahiptir. Devlet tarafından desteklenip yaptırıma bağlanan ve kanun bulunmaması halinde kanun yerine geçip olaya uygulanan töre nasıl olur da cinayetlerin sebebi olabilir. Bir taraftan kanunlarla cinayetler, ağır müeyyidelere bağlanırken diğer taraftan da cinayetlerin oluşumunu sağlayan sebepleri içerebilir mi? Hayır olamaz. Eğer sebep olarak töreyi gösterirsek cinayetlere meşru bir zemin hazırlamış oluruz. Bu da hukuk sistemini zedeler.

Töre cinayetlerinin sebeplerini ve bu cinayetlerin beslendiği kaynağı incelemeden önce nerelerde daha çok ortaya çıktığına bakalım. Bu cinayetler sadece Doğu Anadolu ile güneydoğu Anadolu Bölgelerinde değil batı bölgelerinde de ciddi rakamlarla karşımıza çıkmaktadır. Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Ve Uygulama Merkezince yapılan araştırmaya göre;??. İç göçle batıya gelen aileler, burada kimlik arayışı içinde oluyorlar. Kent kültürüne adapte olamıyorlar. Gelen erkekler iş bulamıyor. İşsizlik ise aile içinde şiddete dönüşüyor. Bu defa kadın, kayıt dışı işlere gitmeye başlıyor.Dışarıdaki değer yargıları ile beraberlerinde getirdikleri değer yargıları birbiriyle uyuşmadığı için namus cinayetleri batıda daha yüksek oranda karşımıza çıkmaktadır?.?

Töre cinayetlerinin işlenme sebepleri ise şu şekilde sıralanabilir:
* Bekar bir bayanın bir erkekle yaşadığı AŞK,
* Yakını veya yabancı bir erkek tarafından bayanın TECAVÜZE UĞRAMASI,
* Evli bir bayanın başka bir erkekle ilişki kurması veya kaçması,
* Kadının BOŞANMAK İSTEMESİ, boşanmış kadının başka bir erkekle aşk yaşaması.

Bu sebepler namusa halel getiren sebepler olarak görülüyor.

Namus; Kişilerin, ahlak kurallarına karşı besledikleri bağlılık duygusudur. Burada namus kavramı kadına indirgendiği için kadına, yaşama hakkının elinden alınması müeyyidesi getirilmiştir. Erkek nasıl olsa namustan muaftır. O kadının namusu ve şerefinden sorumludur sadece.

Egemen erkek toplumlarında kadın kendi namusunu koruyamayacağı için kadının namusunun bekçisi olma misyonunu erkek(!) üstlenmiştir. Bekar iken koruyucusu, babası ve erkek kardeşleri olan kadının, evlendikten sonra ise koruyucusu kocası olmuştur. Çünkü, kadın eksik akıllıdır. Saçı uzun aklı kısadır.

Egemen erkek toplumlarına baktığımız zaman kadın, erkeğin yanında yüksek sesle konuşamaz, kayınpederinin yanında yemek yiyemez, evli ve çocuk sahibi ise çocuklarına sarılıp sevemez, ister evli ister bekar olsun yanında küçük de olsa bir erkek yoksa sokağa çıkamaz. Çünkü, kadına ilişkin her türlü kararları alma yetkisi, koruyucusu olan erkektedir. Bunun izahı da şudur: Kadın, erkeğin mülküdür.
Mülkiyet anlayışında bir sahip olan vardır. Bir de ait olunan mallar vardır. Mülkiyet kavramını açarsak daha net bir şekilde anlaşılacaktır.

Mülkiyet anlayışı; Kişilerin, menkul, gayrimenkul veya düşünsel bir nesne üzerindeki, o nesneyi kullanma, yararlanma, alım, satım, kiralama, ödünç verme gibi her türlü tasarrufu yapabilme hakkıdır. Mülkiyet anlayışında mutlak bir aitlik durumu vardır. Egemen erkek toplumlarında da kadın erkeğin mülküdür, mutlak bir şekilde erkeğe aittir. Erkek, kadın üzerinde her türlü hakkı kullanma yetkisini kendinde görmektedir. Bu yüzden kadın; fiziksel şiddet, sözel şiddet, cinsel şiddet ve en önemlisi yaşama hakkının elinden alınmasına maruz kalmaktadır.

Çocuk yaştaki kızların başlık parası adı altında kendisinden çok çok yaşlı erkeklerle evlendirilmeleri, fuhşa itilmeleri, reklamlarda hiç alakası yokken çıplak bedenlerin sergilenmesi??..?. Mülkiyet anlayışının sonucudur.

Namusu, insanın beyninden ve vicdanından alıp kadının bacak arasına indirgeyen töre cinayetleri, mülkiyet anlayışından beslenmektedir. Bu bakış açımız değişmediği sürece de beslenecektir.

?SEN, BAŞTAN ÇIKARANSIN. SEN, DİRENİP HAYIR DERSİN.HAYIR CEVABIN ERKEK İÇİN EVETTİR. SEN, KÖTÜSÜN, ÇÜNKÜ İYİ KIZLAR TECAVÜZE UĞRAMAZ. ZATEN KOCAN, AKRABAN,KOMŞUN VE SANA YABANCI OLAN ERKEK İÇİN TECAVÜZ ZARARSIZ VE ÖNEMSİZ BİR SUÇTUR. SEN, TECAVÜZE UĞRARSIN. ÇÜNKÜ HAKETTİN VEÖLDÜRÜLÜRSÜN. OLSUN. NASIL OLSA SEN, BİR RUHA BİLE SAHİP DEĞİLSİN. SEN, KUYRUK SALLAMASAN KİMİN HADDİNE?????

Saygılar sunarım.

Yazarımız

Hamide Kaya
Avukat
Kuşca'da doğdu. Türkiye'de yaşamakta.

Daha Fazla Göster
Göz Atın
Kapalı