Siyaset Koltuklarında oturan, kimi BREMEN MIZIKACILARINA…!
6 MAYIS 1972’de, SADECE 3 FİDANIMIZ İDAM EDİLMEDİ.
TÜRKİYE HALKI DA HADIM EDİLDİ…!
İçselleştirdiğim ve benliğimin bir parçası olan 6 Mayıs’ın buruk acısıyla yaşamanın, ne kadar ızdırap verici ve kahredici olduğunu… ve bunu ifade etmenin de bir o kadar zor olduğunu biliyorum.
Faşistler ve ABD Emperyalist Sömürü Sistemi’nin uşaklığını ve onlarla iş-birliği yapan çıkarcı reziller, 6 Mayıs 1972’de sadece 3 fidanımızı idam etmediler. 68 kuşağı başta olmak üzere, tüm Türkiye halkına da gözdağı verip cezalandırdılar ve sindirip hadım ettiler.
Tıpkı ; Harem ağalarını, hadım edip kendilerine uşak yapan, Osmanlı Padişahları gibi…!! Kapitalizm de bize maalesef ; tıpkısının, aynısını yaptı…!!!
Görüldüğü gibi senelerdir ülkemizin, yeraltı ve yerüstü tüm kaynakları, başta emekçilerimiz olmak üzere, acımasızca kullanıp sömürülmekte ve sömürü düzeni devam etmektedir.
İdamlarla etkisiz hale getirilen, can derdine düşen ve örgütsüz kalan emekçilerin durumu da malum.
İş, aş ve geçim sıkıntısıyla, darmadağın olan emekçiler, haala toparlanabilmiş değiller.
Türkiye’de iş ahlakının olmadığını söyleyenler, bu durumdaki emekçilerden ne bekler..?
Herbiri kapitalist Sistem’den kapıp-kaçma derdinde..!
Kendine uygun koşulları yaratmış olan Kapitalist Sistem, Türkiye’de hiç bir engelle karşılaşmadan atını koşturmuyor mu..?
Sömürü düzenini, sistematiğini ve güvenliğini tam olarak kurmuş. Bu imkanlar öteden beri, gelmiş geçmiş tüm iktidarlarımızca da verilmiştir.
İdamlardan bu güne, haala belimizi doğrultabilmiş ve Kontrolsüz Vahşi Kapitalizm’e karşı örgütlenebilmiş değiliz….!
Örneğin; İskandinavya ülkeleri olan Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkeler,
Komünist/Sosyalist ülkeler değiller, ama; tüm çalışan nüfusun örgütlü olması, vahşi Kapitalizm’in bu ülkelerde talan yapmasını önlemiş ve sınıflı toplumdaki, sınıflar arasındaki uçurumlar, kısmen de olsa kaldırılarak, herkese iş ve aş ve insanca yaşama imkanları sağlanmıştır.
Ülkemizindeki çalışanların örgütlü olmaması ve mevcut örgütlerin de çalışanları değil de iş-verenleri temsil eden sarı sendikalar olması, çalışan kesimin de nasıl ve neden sus-pus edildiğinin bir göstergesidir.
Ekonomik buhranlar, enflasyonu körüklerken, işçi ücretleri azalmış, geçim sıkıntıları giderek artmış ve emeğinin karşılığını alamayanlar köleleştirilmişlerdir.
Emekçiler, yaşanan katliamlar.. darbeler.. provokasyonlar.. tutuklamalar ve benzeri baskı ve şiddetler yüzünden, açlık sefalet ve yoklukla baş-başa kalmış. Sömürü de şahlanarak artmış ve emekçi başlar, başlarını hiç kaldıramamışlardır. Başını kaldıranlar da, en ağır şekilde cezalandırılmış ve işlerinden atılmıştır..
Ülkemizdeki idam ve darbelerin hiç biri, halkın ihtiyaçları veya isteğiyle ve inisiyatifiyle yapılmamıştır. Darbe ve idamların Türkiye’ye sağladığı hiç bir fayda olmamıştır..!
Bilakis bu yaşadığımız felaketlerle Kapitalist Sistem, sömürü için kendisine en uygun ortamları yaratmıştır.
Ülkemizde de sistematik olarak yapılanlar maalesef bunlardır.
Terör tırmandırılmış, ortalık bulandırılmış, halk kutuplaştırılmış, insanlar birbirine kışkırtılmış, bombalar patlatılmış, farklılıklar düşmanlığa dönüştürülerek kaos ortamının sürekliliği sağlanmıştır.
Kapitalizm kurt’u malum, bulanık havayı sevdiğinden, devamlı çatışma ortamı yaratılmış ve siyasetörler de bunlara yardımcı olmuştur.
Korona’da olduğu gibi, Kapitalizm ; bu kriz ortamlarından en iyi şekilde yararlanmış ve nemalanmıştır.
Çünkü krizleri, kasıtlı olarak çıkaran ve nemalanacak olan hep onlar olmuştur.
Patronlar karlarına kar katarken, emekçiler de bu krizlerde, ezildikçe ezilmişlerdir.
Yaşadığımız acıların ve içinde yaşadığımız bu sisteminin planlamasını yapan ve ülkemizi baskı, şiddet, katliam, zulüm, savaş ve sefalet altına bırakan ve halkımıza cehennem hayatı yaşatan, işte hep bu Kapitalist Sistem olmuştur.
Siyaset Kurumlarımız ve siyasetçilerimiz ise, sadece Kapitalizmin birer kuklası ve Sistemin birer mankeni olmuşlar ve halkı devamlı kandırmışlardır.
Biri gitmiş, diğeri gelmiş ama, hepsi de birbirinin aynısını yapmıştır.
Zira Kapitalist sistem, sömürdüğü ülkelerin yönetimini, kendisine hizmet edeceklerden başkasına teslim etmez, edemez.
Zira, gölgesinden istifade etmeyeceği ağacı bile dikmez…!
Kapitalizm, istediği ülkede, istediğini ve kendisine itaat eden ekibi iktidara getirir. İstediğini al aşağı eder. Emirlerini dinlemeyenleri de mahveder.
Türkiye’de idamlarla başlayıp sürdürülegelinen bu Kar, Kin ve Kan Kültürü’nün planlayıcılarının ve uygulayıcılarının kimler olduğu ve hangi Sistem’e hizmet ettiği, bugün, çok daha açık seçik görülmektedir.
Cumhuriyet tarihimiz boyunca “bağımsızız.. eğemenlik ulusudur” diye bağıran ve bağırttıranların, “müttefikimizdir” diye, nasıl başta ABD olmak üzere ülkemizi, Emperyalistlere teslim ederek iş-birliği yaptıkları da gün ışığı gibi ortadadır.
Sadece 2 sistemin olduğu dünyamızda, 3. bir ekonomik Yönetim sistemi yoktur.
Türkiye’deki sistem, Kapitalist Sistem’dir.
Bu Sistem’e bi karşı çıkanlar vardır ve bir de Kapitalist sistem ile iş-birliği yapanlar vardır.
Bu 2 tarafın dışında bir 3. ‘sü yoktur.
Bu bakımdan, siyasal sistemimizdeki mevcut partilerin iktidarıyla muhalefetiyle hepsinin birbirinin aynısı olduğunu anlamak da zor değildir.
Bakmayın siz onların birbiriyle kavgalı olduğuna, mahkemelik olduklarına…
Bu sistem içerisindeki tüm partilerin birbirlerinden farkları yoktur.
Bugünkü partilerimizden hangi birinin, bu mevcut Kapitalist Sistemi değiştirme iddiası vardır…?
Ben Kapitalist Sistemin karşısında Sosyalist-Komünist bir sistem kuracağım diyen, siyasi bir parti veya bir lideri mi vardır…?
Bugün; iktidar partisine canla-başla saldıranların, kendilerini bir kurtarıcı… bir kahraman gibi görenlerin ve gösterenlerin, bir DEVRİM yapacaklarını mı sanıyorsunuz…?
,
Halkımız ; sırtına binip de tepesinde horoz gibi ötenleri, kedi gibi miyavlayıp, köpek gibi havlayanları ve sırtından inmeyip Bremen Mızıkacıları gibi planlı kumpas kuranların hepsinin aynı olduğunu biliyor. Şahsi menfaatleri ve yakınlarının çıkarları için halkı kandırıp aldatan, insanları inançlarına, etnik kökenlerine ve yaşam tarzlarına göre ayrıştırıp birbirine kırdıran, Emperyalistlere ortam hazırlayıp halkı kutuplaştıran siyasetçi ve şer odakları istemiyoruz. Daha kimse, halkımızı enayi yerine koyup da halkın sırtından geçinmeye kalkmasın.
Partisi, siyasi görüşü, etnik kökeni ve inancı her ne olursa olsun, bugün halkımız sistemi ve olup bitenleri daha iyi görüyor ve kurtuluşun; Kapitalizme ve Emperyalizme karşı mücadele etmekten geçtiğini ve 50 sene önce Deniz Gezmiş’lerin ne için mücadele ettiklerini çok iyi anlıyor..!
Ezilenlerin yanında yer alan, haksızlıklara karşı direnen, 3 maymunu oynamayan, Sosyalizm’e gönülden inanan ; Kapitalizm’e, Emperyalizme, sömürüye, istismara ve köleliğe karşı çıkan, 3 fidanımızı ve tüm devrimci-komünist yoldaşlarımızı gerçekten yüreğinde yaşatan, onurlu… bilinçli… sorgulayıcı ve araştırmacı bireylere ne mutlu.
Onları buradan saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yazarımız
- Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.