Feridun Hayati ÜnüvarNUÇEYAZARLARIMIZ

SOKAKLARDAKİ KAYYUM KAPANINA DİKKAT..!

Kuyumcu dükkanı olmadığını bildiğimiz mevkilerin, Kayyum makamlarına dönüştürülerek değerlendirilmesini isteyen ve gerçekleştiren Sistem’in, Kapitalist-Emperyalist sömürgecilik Sistem’i olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla düğmeye basan egemen gücün, Sınıf’ın ve siyasi düşüncenin de dayanağını ve kaynağını tespit etmekte güçlük çekmeyiz.

Derinlemesine analizler yapmadan ve Sınıfsal bilinç olmadan “kayyum atamasına’ tepki olarak sokağa çıkan kimi burjuva demokrasisini savunanlar, ABD milliyetçileri gibi “MİLLİ İRADEDEN” de bahsediyorlar.
Pes doğrusu!

Ayrıca, Kayyum atanmasını protesto etme sırasında engel olmak isteyen kolluk güçleriyle cebelleşmeler de beyhude!
Çünkü, bu kaosun kimlerin işine yaradığı ortada.
Protesto yapılmalı.
Ama nerede yapılmalı ve ne denmeli?
Bunlar hep hesaplanmalı ve planlanmalı!

Evet, soruyorum ;
Kapitalizm’in Sömürü Sistem’inde ‘milli irade’ den bahsedenler, acaba hangi iradeden bahsediyorlar?
Hangi Sınıfın iradesiymiş bu?

Kayyum atamasını, “Milli İradenin gasbı” olarak nitelendirenler, düğmeye basan gücün ABD ve Emperyalist İşbirlikçileri olduğunu nasıl bilemezler?
Biliyorlarsa, acaba neden ifşa etmezler..?

Sokağa çıkan da, çıkanı engelleyip gazlayanlar da; aynı Sınıfın insanı olan, ezilen/sömrülen insanlar değiller mi..?

Birbirimizle didişmek, uğraşmak ve boğuşmak yerine, neden hedefimizi tespit edip de, onunla mücadele etmiyoruz?

Neden, bu bir emperyalist oyunudur” demiyoruz.. diyemiyoruz..?

Kandan, şiddetten, terörden, kaostan, çatışmadan, savaştan beslenenlerin dünyayı yöneten Kriminal Tek’elçi Sermaye olduğunu neden anlamıyoruz ve açıklamıyoruz?

Kayyumculuk, sömürgecilerin kullandığı yeni bir oyuncaktır..!
“demokrasi” gibi.
“cumhuriyet” gibi.
“çağdaşlık” gibi.
“hukuk” gibi.
“ilim” gibi.
Hepsini, kullanıyorlar!
Tüm bu enstrümanlar, Kapitalist-Emperyalist Sistem’in icadı olup çıkarlarına hizmet ettikleri ve ettirildikleri müddetçe yaşatılıyor ve varlıklarını sürdürüyorlar.
Tüm bu modern aygıtları felsefeci yazar sayın Mehmet Akkaya “FELSEFE ÜZERİNE GENEL TEZLER ” adlı kitabında, “Kutsal olmayan Dinler” olarak açıklıyor ve. Burjuva’nın hizmetinde olduğunu belirtiyor.

Evet.
Irak’a, Afganistan’a demokrasi getirenlerdi, Osmanlı İmparatorluğunu da bi kuşa çevirenler!
Türkiye’ye de tepen inme, getirmişlerdi cumhuriyeti, hürriyeti, bağımsızlığı, medeniyeti ve demokrasiyi…
Hani nerede ? .. demeyin.
İşte ortada.
Siyasi tutsaklar, siyasi cinayetler, siyasi idamlar, siyasi yasaklar, siyasi katliamlar.
Ve darbeler…
Vee.. hesabı sorulamayan onca soygun ve vurgunlar.
Demek ki; kurulalıdan beri halkıyla kavgalı, yönetenler ile yönetilenler arasında uzlaşılmaz bir çelişkiler yumağı var ortada.

Görüldüğü gibi, getirilen demokrasinin ne olduğunu, neden ve nasıl getirildiğini 100 yıl sonra şimdi, daha iyi anlıyor, görüyor ve yorumlamaya çalışıyoruz…

Şimdi sormak lazım ;
sokağa laf olsun diye çıkanlar, tiribünlere oynayanlar, toplumu bilgilendirmeyenler, gerçek hedefi göstermeyenler halk düşmanlığı yapmış olmuyorlar mı?

Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ekmeğine yağ sürümüyorlar mı?

Hedefi belli Proletarya’nın, örgütlü gücüyle sokağa çıkmayanlar, yedikleri biber gazının mağdurunu oynamaktan başka ne yapıyorlar ki?
Kabacası; bir halt edemedikleri gibi, şovmenlik yaptıkları da kabak gibi ortada!

Siyaset; çocuk oyuncağı veya bir macera ya da hayali-romantik bir meşgale değildir.
Tıpkı sanat, felsefe ve ilim gibi kuralları, kavramları, özellikleri, incelikleri ve bütünlüğü olan bir dal, bir ekol.
Ezbere ve gelişigüzel yapılmaz, yapılamaz.
Bu bakımdan;
Siyaset arenasına çıkacakların, siyaseti ciddiye alması, hedefini ve planlamasını düşünerek iyi yapması gerekir.. diye, düşünüyorum.

Yaşasın Sınıf Bilinciyle bilinçlenerek faşizme ve emperyalizme karşı, Proletarya öncülüğünde birlelerek verilen ÖRGÜTLÜ MÜCADELE.

Kalın sağlıcakla, örgütsüz ve bilinçsiz sokağa çıkmadan, sevgi ve dostlukla.

Yazarımız

Feridun Hayati Ünüvar
Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı