SUÇLAYAN, SUÇLANAN ve SUÇLAMALARLA DOLU BİR SİSTEM
Peki, esas SUÇLU kim ya da kimler..? ..diye sorulsa, sanırım cevap hemen hazır :
– emperyalist sistem ve sistemin işbirlikçileri..!
İyi ama peki bunlara göz yuman, payanda olan, sosyal demokratlar.. solcular.. sosyalistler.. nerede..?
Halkı aydınlatmayan bu komünistlerin hiç mi suçu yok..?
Evet, şu kapitalist dünyada ; paranın satın alamadığı bir birey, bir otorite ya da bir güç kaldı mı..?
Öbür dünyayı bilmem ama, bu dünyada kalmadı gibi bir şey.
Ünvanı ister hekim olsun, ister hakim. Filozofundan tutun, prof.’una varıncaya kadar kendini ve mesleğini satmayan yok gibi. Hem de sürüyle, yığınla..
Mesleki ve insani normlardan yoksun, mevki işgal etmiş kuklalar ve bunlarla aynı zihniyette olanlar para ve bireysel çıkarları için ; efendilerine hizmet etmekte hiç de kusur etmiyorlar. Bu konuda çok kusursuzlar. Verilen görevleri, robotlar gibi.. köleler gibi mutlaka yapıyorlar ve her şeye rağmen, yapacaklar da..
Buna mecburlar.
Ülkemizde de dünya genelinde olduğu gibi bunlardan bolca var ve varlıklarını, en iyi şekilde sürdürüyorlar.
Bizim meselemiz, ülkemizde ve dünya genelinde bunları tanımak, bu sömürüyü sürdüren ve yöneten sistemin nasıl olduğuna teşhis koyup tavır almaktır.
Kapitalist dünyanın mevki, makam ve koltuklarında oturanlar sanılmasın ki, o ülkenin halklarının özgür iradesiyle seçilmişler gelmişler ve o koltuklarda oturuyorlar. Biliyoruz ki, bunlardan bir çoğu, ya işgalcidir ya da efendileri tarafından atanmışlardır.
Yaşananlar ve uygulamalar ne yenidir, ne tektir, ne de ilktir.
Sonuncusu da olmayacaktır.
Bugün ülkemizde, vatandaşına vatan haini diyerek onu üzen ve dışlamaya çalışanlar, geçmişte de aynı şeyleri yapmışlardı.
Çünkü, sistem aynıydı. Sistem, kendi varlığını devam ettirmek için kendisine direneni suçlamak, tutuklatmak, ezmek, sindirmek için her şeyi mübah sayar ve kılıfına uydurur. Şimdiye kadar yapılanlar da geçmişten farklı değil.
Sistem bugün karşıtına komünist der, yarın anarşist der.
Ertesi gün ;
-Ateist der, Ermeni der, Kafir der
-Kürt der, Alevi der, Yonan dölü der, Türk der, dinci der, Laik der.
Ayrıştıracağı, mutlaka bir farklı nokta bulur.
Der de.. der..!
Başka ülkelerde de, o ülkenin koşullarına göre, bir çok Bayramlık isimler var. Sisteme karşı direnenlere, ötekileştirici adlar da bulunur, yaftalanır da.. Olmadı, asarlar da.. keserler de.
Yani bu emperyalist kapitalist sistem, kendilerine itaat etmeyenleri, sömürüye boyun eğmeyenleri yok etmek ve sindirmek için kendilerine direnenleri, marjinalleştirip kriminalleştirirler ve yasalarının suç saydığı, çeşitli sıfatlar bulup takarlar ve kodese tıkarlar. Bulamazlarsa, bulmak için her naneyi yerler. Dünyanın bütün kapitalist tüm ülkelerinde durumlar, aynen böyledir.
Aksi bir durum olsa, sermayenin adamlarının hiçbiri, o koltuklarında oturamazlardı ki..!
Bunlara karşı mücadelede hedef, bu piyonlardan ziyade, sistemle ve efendileriyle olmalı… diye, düşünerek, ben de yazmaya başladım.
Siyaset ilmi de ; yazıldıkça, anlatıldıkça, tartışıldıkça, uygulandıkça gelişiyor.
İnsanların bilinçlenmesini ve eğitimini, kapitalist sisteme bırakmak, kediye ciğer teslim etmek gibi bir şey..!
Toplumumuzdaki, ezilen ve yok sayılan etnik, siyasal parti, gurup ya da katmanlar ; bırakacaklar kendi aralarındaki mezhepsel.. etniksel.. ya da böceksel farklılıklarını bir yana, ORTAK NOKTALARINI BULACAKLAR ve onları Sınıfsal temelde birleştirip, sosyalizm hedefiyle birbirleriyle kenetlenecekler..!
Ezilen ve sömürülenleri, sınıfsal temelde örgütleyemeyen sosyalist bir siyaset ; emperyalizm ve iş-birlikçilerinin uygulamalarına bırakılırsa ; gelişemez, güdükleşir ve siyaset arenası, lafazan gevezelere kalır.
İnsan ; yaradılışı ve fıtratı gereği birbirinden o kadar farklı ki, aralarındaki benzemeyen özelliklerini yazmaya kalksak, kütüphaneler dolusu kitap olur ve bunu yazmaya defter- kalem de yetmez…!
Bizlere, şu veya bu adı takarak bizleri ayrıştıran, birbirimize düşman edip kırdıranlar ; evet sırça köşklerinde, bizlere hayal ettirdikleri cenneti, bu dünyada Lale Devri’ndeki gibi kendileri yaşamaktalar. Vaatleriyle uyutulan emekçiler, ekmek bulamamaktalar..
Sağlıklı ve huzurlu bir sistem olan sosyalizmin inşaası için çarpan yürekler ; aynı sınıftaki kendileri gibi olan emekçilere yönelik yerici, ötekileştirici, ayrıştırıcı, ırkçı ve bölücü eylem ve söylemlerden vazgeçerek ; emperyalizmin ekmeğine yağ sürmemelerini ve beyinsel güçlerini ; Emekçilerin Eylem Birliği olan SINIFSAL TEMELDE, Kapitalizm’e karşı verilecek olan ortak mücadelede birleştirerek, etkinliklerini sürdürmeleri, çok önemlidir.
Baskı, zulüm, savaş ve sömürü karşısında Sınıf Bilinciyle kendini ve sistemi sorgulayarak, PROLETARYA SAFLARINDA BİRLEŞEN onurlu yürekli emekçilere, binlerce selam olsun.
Yazarımız
- Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.