Fehmi SütçüYAZARLARIMIZ

Tarih ve Diyalektik

Georg Wilhelm Friedrich HEGEL (1770-1831) yılları arasında yaşadı. Almanya’nın Tübingen şehrinde din bilimi çalıştı. Bir felsefeci olarak evrensel bir sistem oluşturmak için uğraştı. Eserleri her ne kadar karmaşık ve zor olsa da kendisinden sonra gelen ( buna Karl Marx’da dahil olmak üzre) bir çok düşünürü etkilemiştir. En önemli eserleri ‘Tinin fenomenolojisi (1807), Mantık bilimi (1812-16), Ve Hukuk felsefesinin ilkeleridir (1821)’ dir.’

Hegel’in felsefesi romantik tepkiye olduğu kadar, aydınlanmaya da dayanır. Felsefesinde hem yakın tarihi, hem Atina’nın, Kudüs’ün, ve Roma’nın tüm mirasını kavramsal düzeyde işlemiştir.

18.yy düşünürleri aklı geleneğin üstünde tutmaya, bireyi de toplumun üstüne çıkardıklarını söylemek mümkündür. Muhafazakarlar bu durumu tersine çevirdi. Ve yeniden geleneği aklın üstüne, toplumu da bireyin üstüne taşıdılar. Hegel ise liberalizmin ve muhafazakarlığın diyalektik bir sentezini bulduğunu iddia etti, bu sentezde bu iki akım kısmi gerçeklikler olarak yer alır.

Kant değişmez kategoriler olduğunu düşünmüştü. ( Bundan önce ki yazıda işlemiştik).
İki algı biçimi olarak zaman ve mekan, ve bunlara paralel olarak nedensellik ilkesi gibi var olan kategoriler. Hegel ise bu kategorilerin daha geniş bir yelpazeye sahip ve değişebilir olduğunu iddia etti. Tarihin herhangi bir döneminde geçerli olan kategoriler, tarihin başka bir döneminde ya da farklı kültürlerde geçerli olmayabilir görüşünü savundu. Hegel bu kategorilerin tarihsel olarak inşa edildiğini ve dolayısıyla kültürel açıdan göreceli ( değişken) olduğunu ileri sürdü. Kısaca bazı kategoriler tüm insanlar için evrensel değil, fakat belli kültürlerdeki insanlar için geçerlidir.

Kant kesin ve değişmez olanı bulmaya çalıştı, Hegel ise farklı ve değişebilir dünya görüşlerinin tarihsel oluşum sürecini araştırdı. Hegel’e göre meydana gelen şeyin kendisi, bir şekilde tarih tarafından oluşturulmuştur, dolayısıyla tarih geçmiş olaylar dizisinden daha fazla ve daha farklı bir şeydir. Kant’a göre meydana getiren özne dir, değişmez ve tarih dışı olan asıl katmandır. Kant her zaman ikilemsel zıtlıklar temelinde düşündü. Hegel ise bu zıtlıkları, diyalektik bir bağlamla uzlaştırmaya çalıştı.

Hegel’e göre tarih, çeşitli varyasyonların baştan aşağı sorgulandığı ve eleştirildiği, insanı doğru yörüngelere yönelten bir sorgulamalar zinciridir. Tarih aynı zamanda bizi zaman içinde yeterlik kazanan felsefi fikirlere ulaştıran bir diyalogdur. Bundanda anlaşılacağı üzre, Hegel’in belli bir tecrübe kavramına sahip olduğunu söylemek mümkündür. Emprisist(deneysel) gelenekte tecrübe duyumsal olarak kabul edilir. Tecrübe kelimesi farklı anlamlarda kullanılır. Örneğin ‘ dini tecrübe, iş tecrübesi, cinsel tecrübe ‘ gibi.
Hegel’e göre tecrübenin kendisi faaliyetimizle bağlantılıdır. İnsanlar ve tecrübe birbirlerini inşa ettiklerinden, pozitif bir özne ya da nesneden söz etmek mümkün değildir. Bu inşa sürecinde tecrübenin kendisi merkezi bir rol oynar.

Hege’e göre tarihsel oluşumu daha ileriye taşıyan sorgulamanın belli kuralları diyalektiği takip eder. Hegel’in diyalektiği bir tezin nasıl antiteze dönüştüğü ve bu antitezin de daha üst düzeyde senteze dönüştüğünü söyleyen bir kuramdır.
TEZ(fikir)—-ANTİTEZ(olumsuzlama)—-SENTEZ(mutlak bilgi)
Diyalektik kelimesinin yunan felsefesinden geldiği bilinir. Diyalog tartışmak olduğuna göre, diyalektik genel söylem aracılığıyla daha da ileri noktalara varmamızı sağlayan felsefi bir diyalog olarak tanımlanır.

Hegel’in diyalektiği üstesinden gelme anlamına sahiptir. Bu kısmen bir görüşteki eksik yönleri ortadan kaldırma ve doğru yönleri koruma meselesidir. Burada amaç bir fikri daha üstün seviye ye yükseltmektir. O halde eksik bir fikrin diyalektik anlamda üstesinden gelmek, bu fikrin ortadan kaldırılması değil, daha üstün bir fikir içinde eleştirel anlamda korumaktır.

Hegel felsefesine karşı daha sonraları bir çok itiraz dile getirilmiştir. Başta Danimarka’lı filozof Sören Kıerkegaard, Hegel’in sisteminde bireye yer olmadığını dile getirmiş ve itiraz etmiştir.
Ve bir çok düşünür tarafından, Hegel’in felsefesinde bireye yer olmadığını, totaliter, muhafazakar ,tarih görüşünün aşırı iyimser olduğu ,etik anlayışa yer olmadığı ve diyalektiğinin anlamsız olduğu şeklinde itirazlar ve eleştiriler olmuştur.
Bunları bundan sonraki yazılarda işlemek umuduyla.

Tüm bu itirazlara ve eleştirilere rağmen ,Hegel felsefe tarihinde önemli bir filozof olarak yer alır.

Bir sonraki yazıda buluşuncaya dek, dostluk ve içtenlikle.

Yazarımız

Fehmi Sütçü

Daha Fazla Göster
Göz Atın
Kapalı