Bayram KızılkayaNUÇEYAZARLARIMIZ

Tol yaylası Çavuşlar mahallesi

Anılar bir filim şeridi gibi kafamda geçer gözlerim önünüzde, geçmişimizi kendi düşüncemize göre değil, olduğu gibi algılarsak dünyamızla ve çevremizle daha barışık uyum içinde oluruz.

Zihnimde bir tuhaflık var, insan yaşlandıkça geçmışını daha çok akıllara düşermiş geleceğinden çok geçmişiyle ilgilenir mış.

Bizler kendi geçmişimizi bilmek gelecegımızı ona göre idame etmek uygun olur diye düşünüyorum.

Bilim insanı 25 senede bir insan kültür değişime uğrar tezını inananlardanım .

Bu pandomi döneminde ve sonrası ne düğünlerımız nede taziyelerimiz eskisi gibi olmayabilir.

Konuyu dağıttığımı biliyorum, Tol yaylası doğuda dört km uzunluğunda, evler arası yüz_İkiyüz metre mesafelı, iskan edilmiş, niye içiçe değil, yan yana dizili evler.

Bunu yorumunu yapmak doğru değil, bilenler biliyor zaten, bilmeyen gençlerimiz bilsin diye.

Esas konumu, Çavuşlar mahallesi, en namlı şanlı olan, şimdi ararsan hiç bir evin temeli ve su kuyuları yeri tespit edemezsin.

Çavuşlar mahallesi bahsetmek basit bir olay değil, ailemde içinde bulunduğu oniki haneli bir mahalle, yetmiş sene önce ben 6_7 yaşlarında bu mahalleye göç ettik, 21 yaşına kadar orada yaşadım.

Sevgi saygı olmadığı yerde, yaşatı denirse eğer, 12 haneli iç içe yapılmış evler, evler arası ne komşuluk hukuku, nede komşuluk geleneği vardı .

Aralarında asla ciddi bir sorunları yoktu buna rağmen, çekişmemiz gün ve ay yoktu, biz niye böyleydik? bunun birçok nedenleri var.

Köylülük, kapalı toplum, aşiretçilik, kulaklara nasıl gelir bilmiyorum ama, dikkat edilirse kişilerde söz etmiyorum, genelleme yazmayı uygun olacağına inanıyorum, bilenler biliyor zaten, bilmeyen gençlerımızı bilsin diye, birinci kuşak aynen böyle bir ortamda geldıler, peki biz niye böyleydik?

Hem fakir, hem gecımsızlık olacak gibi değil, atalarımızı eleştirmek hakkımız yok mu?

Rahmetlı Çetin Altan, bir çocuk aile ortamında sevgi görmese, okulda öğretmende, askerde komutandan dayak yese, barışçıl bir ortam yaratılabilirmi? bilen biliyor zaten, bilmeyen gençlerimiz bilsin diye.

Durup dururken niye çavuşlar mahallesi yazdın diyenler olacaktır, birinci kuşak böyle bir ortamda geldıgı için patron, ben böyle bir ortamda geldiğim için.

Danimarka beni besledi, gelıştırdı, başlıklı bir yazı yazdım, haklı olarak beni eleştirenler oldu, eleştirenler başım gözüm üstünde yeri var.

Eleştiri insanı olgunlaştırır, eleştirenler Avrupa’da kültürümüzün suyumuzu buyumuzu kaybettık, doğrudur aksine kimse itiraz edemez, bende sorma gereğini duydum, atalarımız yaşadığı ana toprağında kendi kültürleriyle yaşıyorlarmıydı? kim söylemişse güzel, söylemiş, ana dilim derimdır, yabanci dilim elbisemdir, aile ortamında derilemı elbisemi yaşıyoruz?

Ana dalı kutsal olduğunu yazmak geregı varmış?

Sevgili teyze oğlu Hüseyin pandemi gülerı başlıklı yazısında bir bayanın söyledikleri “Çı kriye xade kriye” alnında yazılıysa olacaktır, sevgili hüseyın bizim de rönesansımız olsaydı, bizde bugün başka bır yerde olurduk.

“Çı kriye xade kriye” bu vesilesiyle bir kilise hıkayesını hatırladığım kadarıyla yazmak istiyorum, kıssada.

Hısse, yil 1730 larda, Avrupa ba birçok bölgesinde kilise kubbesi, yüksek çan ve haç demir de olduğu için, yıldırım hedefinde oluyor.

Seneler içinde, yıldırım birçok kiliseyi vuruyor,

İtalya’da askerler, kilise bodrumunu dinamit depo kullandıkları için, ayın sırasında yıldırım vuruyor, dinamit patlıyor, binlerce kişi ölüyor.

Papazlar yıldırım savarı kiliseyi takmak istemiyorlar, biz günahkarız, tanrı bizi cezalandırıyor, sonunda papaslar tartışıyorlar, yıldırım niye genelevlere vurmuyor, kiliseye vuruyor, bu tartışmada sonra Yıldırım savarı kiliseyi takmayı kabul ediyorlar.

Ape Beram

Yazarımız

Bayram Kızılkaya

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı