H. Hasan TuzcuYAZARLARIMIZ

Tünelin çıkışına doğru

Tünel, dağların, denizlerin altında açılan, çeşitli çap ve ebatlarda olmak üzere girişi ve çıkışı olan bir yeraltı yapısıdır. Su yolu, demir yolu, metro, karayolu gibi benzeri amaçlar için açılır. Açılışı zor ve zahmetlidir. Uzun zaman ve emek alır. Dağın dibinde suyla, göçükle, karanlıkla, toprak, kazmayla, taşımayla baş etmek kolay bir iş değildir. Bütün bu zorlukların üstesinden rahatlıkla gelinmektedir. Mühendislik ve teknolojilerdeki gelişmeler, planlamayla iradeyle birleştiğinde, bu alanda yapılmayacak bir iş yok gibidir. Fransa ile İngiltere’yi Manş denizinin altında birbirine bağlayan Manş Tüneli gibi. Benim anlatmak istediğim tünellerle ilgili detaylardan ziyade, sonunda aydınlığa çıkmalarıdır. Dağları, nehirleri, denizleri aşıp yolları kısaltmaları,. Zamanı insanın lehine çevirmeleri de şüphesiz oldukça önemli.

Ülkelerin demokrasiye kavuşmalarını, mücadele ve kazanımlarını, tünelin sonunda beliren ışığa benzetiyorum. Ulaşılması zor ve zahmetli olduğu kadar da gerekli. Türkiye’de demokratik bir anayasa yapımı, kürt sorunun çözümü, demokratikleşmenin önündeki engellerin ortadan kaldırılmasının önü açılmazsa, sorunların giderek ağırlaşacağını söylemek gerçeği ile karşı karşıyayız. Sorunlarımızı zamanında çözmek yerine, çözüm süreçlerini, baskı ve anti demokratik yöntemlerle uzatırsak bu işin sonunda, iktidardakilerin ömrünün kısalacağı, toplumun geniş kesimlerinin zarar göreceği bir gerçektir. Bugün tünelin neresinde olduğu bile belli olmayan (umarım ki aydınlığa çıkar) komşumuz Suriye’nin durumundan ders çıkarmamız gerekir. İktidarlar, gerçekleri görmek zorundadır. Göremezlerse, tarihin affetme gibi bir geleneğinin de olmadığını bilirler.

Sorunların olduğu gerçeği, bizlere çözüm önerilerini, çözüm yollarını aramak konusunda da sorumluluk yüklemektedir. Başta iktidardakiler olmak üzere, Türkiye’de herkes elini taşın altına koymakla yüzyüzedir. Toplumun her bireyi için var olmak , onurlu yaşamak, bilimden, eğitimden, hak ve hukuktan istifade etmek, evrensel haklardır. İnsanların bundan feragat etmesini beklemek iyimserlik olur. Bunun aksi özgürlüğü, eşitliği, demokrasiyi zorla engellemek, başka bir çıkmaz sokaktır. Tarihte de günümüzde de gerçek böyledir. Bu gerçeklerin ışığında, tekrar düşünmemiz gerekli.

Bugün acilen, SAĞDUYU, UZLAŞMA, AKIL ve CESARETLE Türkiye’de kötüye giden gidişata uygarca dur diyelim. Tünelin ucundaki ışığa götürecek yolculuğumuzu oturup konuşalım. Silahları devreden çıkaralım. Şiddetin, inkarın yerine, barışı, dostluğu, bir arada eşit ve özgür olarak nasıl yaşarız konusunu konuşalım. seçilmişlerimizle, kurumlarımızla, siyasetçilerimizle, akil adamlarımızla bunu gerçekleştirebiliriz, birbirimizi inkar etme, asimile etme cehaletini geride bırakarak, birbirimizi öldürme vahşetinden vazgeçelim. Bu uzlaşma ve barışla mümkündür.

Doğuştan, hiçbir insan, hiçbir halk bir diğerine göre üstün veya geri değildir. Fizyolojik ayırım yanlışına düşmek, tarihte büyük felaketlerin sebebi olmuştur. Günümüz bilgi ve teknoloji çağında da bu çıkmazlara düşmeden, korkmadan, önyargı ve kişisel çıkarlardan arınarak, demokratik bir yapının taşlarını tek tek yerli yerine inşa etmemiz gerekir. Bu taşlar şüphesiz; herkes için eşitlik, herkes için özgürlük, herkes için hukuk, herkes için eğitim, herkes için iş, herkese emeğine ve yeteneğine göre ücret, prensipleridir. Herkesin kendini güvende hissettiği, demokratik ve kalkınmış bir ülkede niye birlikte yaşamayalım. Yanı başımızdaki ülkelerin halklarının düştüğü sıkıntıları da yüreğimizde hissederek, gelin birbirimizi anlamaya çalışalım. Taleplerimizi yüksek sesle dillendirelim.

– Demokratik bir anayasa için var gücümüzle çalışalım bu olmazsa olmazımızdır.
– Anadilde eğitim ve öğretimin önündeki tüm engeller kaldırılsın
– Çatışmaların, operasyonların temelli durmasını sağlayacak adımlar atılsın
– Örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılsın
– Siyasi af çıkarılsın
– Yerel yönetimlerin güçlenmesi için gerekli tüm yasal, idari ve mali tedbirler alınsın
– Basın ve yayın özgür olsun.
– Bölgesel gelişmişlik farklılıklarını giderecek, yeni acil ekonomik tedbirler alınsın.

Dünyada saygın bir yere sahip, komşularına, halkına güven veren, eğitimde, ekonomide, sanayide, kentleşmede, sağlıkta, alt yapıda, sorunlarını kendi başına çözme yoluna girmiş, DEMOKRATİK, kalkınmış bir TÜRKİYE’de yaşamak kimin aleyhine olur. Bu hedefler netleştiğinde, barış sağlandığında, yani tünelin ucundaki ışık göründüğünde, buna inanıldığında, kim çaba sarf etmez. Aydınlığa, daha fazla kan dökülmeden mutlaka çıkacağız. Aklın yolu budur.

Yazarımız

H. Hasan Tuzcu
Mühendis.
Harita mühendisliğini Selçuk üniversitesinde okudu. Aslen Xalikanlı, Ankara yaşamakta.

Daha Fazla Göster
Göz Atın
Kapalı