H. Hasan TuzcuYAZARLARIMIZ

Türkiye’ye neden demokratik bir anayasa gerekli

            Bir ülke’nin kalkınması, alt yapısını tamamlaması, sanayileşmesi, demokratik, laik, özgür bir ülke olması için, koşulların olgunlaşmasına; 100 yıl (bir asır) gibi uzun bir süre yetmiyorsa; o ülke insanlarının oturup yeniden düşünmesi  gerekmezmi?.  verimli ve stratejik bir coğrafyada olmak, genç bir nufusa sahip olmak, neden aydınlığa çıkmaya yetmemektedir?diye sorması gerekmezmi?. Yüz yılda, iyi yönetilememenin , çağdaş bir ülke olamamanın  en önemli sebebleri nden biri bana göre demokratik bir anayasadan yoksun bırakılmaktır.

          Yoksulluğun, işsizliğin, sömürünün, asimilasyon ve  ırkçı saldırganlığın  dayanağı olduğuğu için, çağdışı gerici metinler, darbe anayasaları, bir ülkenin demokratik ve özgür olabilmesinin önünde en büyük engel olduğu içinde,  mutlaka demokratik anayasalara yerini terketmelidir. Demokratik geleneklerden ve yönetimlerden uzak olmak, halkların denetim ve kontrolünden yoksun olmak, emperyalizmin; abluka, savaş, din- mezhep kışkırtıcılığı, silah rekabeti, kaos ve sömürü politikalarına aracı olmak demektir. Eşitlik ve özgürlüğü düşman bellemektir. Emperyalizmle ‘’stratejik ortaklık’’ ve sömürgecilik de böyle bir durumun eseridir. 

            Çok uluslu Bir ülkede,  tekçiliği dayatmak; başkaldırılara, isyanlara sebeb  olmaktır.  kan ve şiddetle, çözüm aramak, gelişmenin, kalkınmanın, refahın ve barışın önünde büyük bir engel olmaya devam etmektir . Türkiye de, Bu anlayış ve politikadan mutlaka en kısa zamanda dönülmelidir. Demokratik bir anayasanın gereği olan, (federal sistemde dahil), kuvvetler ayırımı dengesi sağlanmadan(yasama, yürütme ve yargının), partiler yasası, seçim yasası demokratikleştirilmeden laik ve demokratik bir sistem  yaratılamaz. Yaşadığımız gibi Seçimle iş başına gelmiş belediye başkanları içeri atılır. Belediye yönetimi kayyuma teslim edilir. Siyasal partiler kapatılır, Siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar sorgusuz sualsız içeri atılır.            

             Biliyoruz ki sorunlar çözülmedilçe  azalmaz, aksine yenileri eklenerek artar. Daha da karmaşık hale gelir, düğüm olur, kangren olur. Özellikle yanıbaşımızdaki manzaraya bakıldığında, bu hemen anlaşılıyor. Suriye, Irak, İran, Libya, Yemen Ürdün, Mısır aklımıza ilk gelenler. Bugün  Türkiye de, Bahçeliyle yapılan ittifak, AKP’nin ırkçı saldırgan bir yönetim şekliyle ayakta durmaya çalışıyor olması da  benzer çıkmazların bir sonucudur. Ekonomik çıkmaz, Kürt sorunu, Alevi sorunu, işsizlik, paranın yabancı paralar karşısında  her gün  değer kaybetmesi, dış politikada iflas, içerde pahalılık, işsizlik ve yoksulluğun kol geziyor olmasıda bu hukuk ve demokrasi dışı yönetim ve sömürü sisteminin uygulamalarından  kaynaklanmaktadır.

              Bu gün, Aydınlara, sosyalistlere, sanatçılara, demokratlara, akademisyenlere emek ve demokrasi den, eşitlikten yana olan herkese iş düşüyor.  Barışa ve çağdaşlığa inanan, siyasi partilerin kadrolarının, her türlü grup ve kişisel çıkarları, farklılıkları  öne çıkarmadan, uzlaşmalarına ihtiyaç vardır.  Kürt halkının ulusal demokratik taleplerini de kapsayan,  çözüm anayasasının oluşmasında, demokratik mücadelenin her aşamasında  sorumluluk almak zorunluluğu vardır.

             Türkiye  gibi geri bıraktırılmış,  önemli sorunları olan  ülkelerin; öncelikle Anayasal, siyasal, ekonomik konularda köklü değişikliklere gidilmeden kısa sürede sorunlarını  çözme olanağı yoktur.Elbette Doğru teşhis, doğru mücadele gereklidir. En önemlisi barışa, uzlaşmaya fırsat verilmelidir. Halkın örgütlü gücüne, planlamaya, birliğe  ve zamana ihtiyaç vardır. Bu  bilinçle hareket edilmesi gerekir.  

               Bu değişim ve dönüşüme, kapı aralamadan, anayasal güvenceler sağlanmadan, mevcut nisbi haklar, yerelde kazanılan mevziilerin  kaybedilmesi de her zaman gündemde olur. İleri demokratik çağdaş, kalkınmış özgür bir ülke olma umudu da tamamen kaybolur. Şimdiye kadar olduğu  gibi, çıkmazın, pahalılığın, işsizliğin, sefaletin asıl sebebinin; insan hak ve özgürlüklerin yokluğu, eşitsizlik değilde, ‘’dış güçler’’, içerde ‘’şer güçlerin’’ olduğu yalanını dinlemeye devam ederiz. 12.07.2019  H.Hasan TUZCU

Yazarımız

H. Hasan Tuzcu
Mühendis.
Harita mühendisliğini Selçuk üniversitesinde okudu. Aslen Xalikanlı, Ankara yaşamakta.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı