AYAK OYUNLARI !
Büyük Elçilikteki toplantıdan sonra , Av Güvenç Arık dernek kurmak için, etrafında bir gurupla çalışmalarını başlattı. Bizimkilerin çok yoğun olduğu yerlerde toplantılar düzenledi, var olan yığınsal sorunların üstesinden gelmenin yolunun örgütlenmek geçtiğini. bu neden yeni kurulacak olan ” Türk İşçileri Cemiyetinin ” önemini anlatmaya çalıştı. İşin garip tarafı ise, kurulacak olan Türk cemiyetinin bütün tabanı Kürt’tü.
İleride anlatacağım bölümlerde göreceğiniz gibi, Kürtler olmazsaydı, Danimarka’da bir Göçmen işçi hareketi olmazdı. Böyle bir hareketin oluşmasında Kürtler’in rolü çok büyüktü, her zaman motor güç Kürtler olmuştu.
Av.Güvenç Arık hakkında fazla bilgiye sahip değildik, 1960 darbesinden sora yurt dışına çıkmış, ” Azınlıklardan ” olduğu söyleniyordu. Ermeni veya Yahudi olma ihtimalı yüksekti. Orta boylu, hafif kilolu sempatik bir insandı. Benim Üzerimde her zaman iyi bir intiba bırakmıştı. Güvenç ayakkabıcılık yaparak günlük ekmek parasını çıkarmaya çalışıyordu. İş yerlerinde güvenlik için giyilen kalın topuklu, arkası açık deri ayakkabılar yapmakta ustaydı. O tür ayakkabılar günlük hayatta da çok kullanılıyordu.
Dernek kurma çalışmaları giderek ilerledi, Güvenç Arık ekibini kurdu, kongreye birlikte gireceği isimlerin listesini hazırladı, zaten bir muhalefette yoktu. önemli olan bir gün evvel Derneği’n kurulmasaydı, dernek kurulduktan sonra işleri yola koyacak, mesken, iş bulma, dil ve tercümanlık gibi bütün sorunların üstesinden gelinecekti, herkesin beklentisi bu yöndeydi. Bana göre bu devasa sorunları çözmek için değil bir dernek, on dernek daha kurulsaydı yine de yetmezdi.
” iki A, B C bilmekle, adam olunmaz ”
Yeni kurulacak derneğin yönetimine girme isteğim çok yüksekti. Türkiye’den bu konuda bazı deneyimlerim de vardı. Konya Erkek Lisesinde okurken, her yıl öğrenciler tarafından bir Yönetim Kurulu ( YK ) seçilirdi. YK’nin görevi okul idaresi ile öğrenciler arasındaki ilişkileri düzenlemekti. İşte 1968 yılında yapılan kongrede YK’nin bütün yönetimi Kürt Öğrencilerden oluştu. Başkanlığını ben yapıyordum, yönetimde bu gün tanıdığınız isimlerden Ali Kara, Hasan Sütçü , Fırat Kızılkaya, Ramazan Duran ve isimlerini unuttuğum başka arkadaşlarda vardı. YK bir Kırılma Noktası olmuştu Konya’da. İleride bu konuya tekrar döneceğim.
Bu nedenden dolayı yeni kurulacak Derneğin Yönetimi’nde faydalı olabileceğimi düşündüğüm için, bu istediğimi sağda solda yaymaya çalıştım. Gelen tepkiler çok olumsuzdu. Başta benim köylülerim karşı çıkıyorlardı. Kendi köyümden DO paragrafın başında yazdığım gibi ” iki ABC bilmekle adam olunmaz ” diyordu, yerine göre doğru
bir söz olabilirdi. Fakat benim örneğimde öyle değildi diye düşünüyorum.
Bu sözün arkasında yatan, normal bir Kürt mantığından başka bir şey yok diye düşünüyorum. Kürtler hiç bir zaman birbirlerini çekemediler, birbirlerini istemediler, birbirlerini kıskandılar, tarihte hep böyle olmuştur. Kendiler için değil, önce başkalarının ” evlerini yaptılar.”
Kendi evlerini yapmak isteselerdi, bu gün böyle paramparça olmazlardı.
Kongre National Müzede toplanmış, kurulacak olan Türk İşçileri Cemiyetinin yönetimini
seçecekti : önce Güvenç Beyin listesi Divan tarafından okunduktan sonra, usulen yönetime girmek isteyen başka bir aday var mı diye sorulduğunda, ayağa kalktım, kendi adaylığımı önerip , çalışmak istediğimi söyleyince bazılar tarafından soğuk bir etki yarattığını hissettim. Yönetimin seçimine gidilmeden adayların kendilerini tanıtılması istendi Divan tarafından. Herkes tek tek kendini tanıttı, adayların çoğu kendini tanıtmaktan acizdi, bazılarının okuma yazmasıda yoktu. Ben kendimi düzgün bir dille tanıtırken, çok alkışlamdım. Alkışlara bakınca yönetime gireceğimden hiç bir şüphem kalmamıştı.
Seçim bittiğinde sonuçlar açıklandığında, yönetime giremediğimi öğrenince üzülmedim desem yalan olur.
Daha sonra Hürriyet gazetesi muhabiri Sezai beyin verdiği bilgiye göre listeyi delmeme rağmen yönetime alınamamıştım.
Kongre Divan başkanlığını Mehmet Ruhi Doğan yapıyordu. O zamanlar henüz tanışmıyorduk Mehmet Ruhi Doğan’la, kendisi Danimarka’ya gelmeden önce Türkiye İşçi Partisi için aktif görev yapmış, 1965 te genel seçimlerde Ankara’da 1.sırada aday iken, yerine Şaban Erik’in kontenjandan aday gösterilmesi üzerine milletvekilliğini kaçırmıştı. 68’in öğrenci liderlerinde Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ile köylerde parti faaliyetlerinde bulunduğunu hep anlatırdı. Parti içindeki lakabı ” Muhtar” dı.
Zaman geçtikçe Memet Ağabey ile dost olduk, görüşlerimizin birbirine yakın olması nedeni ile birlikte çalıştık. Sonraları Divan başkanlığını yaptığı kongrenin sonucunu hiç konuşmadık. Meseleyi ne o açtı, ne de ben sordum !
Devam edecek.
Yazarımız
-
Kuşca'da doğdu. 1969 yılının ilk aylarında Danimarkaya göç etti. Yıllarca öğretmen ve okul müdürü olarak çalıştı.
Türkiyeli Göçmen dernekleri (FAT) ve Danimarka Göçmen Dernekleri konfederasyonu (IND-SAM) başkanlığı yaptı.
Emekli ve halen Brøndby Belediyesinde meclisi üyesi.
Yazarın kitapları:
• Gawesti, 2008
• Mor kayalar, 2015
• Mamo ile Adul, 2022
Son yazıları
- Mahmut Erdem23/11/2024UMUDA GÖÇ – 15
- Mahmut Erdem16/11/2024UMUDA GÖÇ – 14
- Mahmut Erdem27/01/2024UMUDA GÖÇ – 13
- Mahmut Erdem21/01/2024UMUDA GÖÇ – 12