Uzayda ezan sesi!
Yil 1975, keskin nisanci bir dini dergiye aboneliyim. Bunun yaninda günlük gazete okuyordum, biryanda da calisiyordum, hayat böyle sürüp devam ediyordu. Dergide Amerika uzay araci Apollo ilgili uzun uzadiya bir raportaj ballandira ballandira yayinlandi. Oldukca dikkat cekici bir yaziydi. Hatirladigim kadari ile uzay araci Apollo, Ay’da astronot bir ses duyuyor. Heyecanlaniyor, bu ses neyin nesi, bir anlam veremiyor. Astronot dünyaya döndükten sonra, Misir’a tatile gidiyor. Otelde sabah ezan sesi ile yataktan firliyor, ben bu sesi uzayda duydum diyor. Dergi uydurma raportaji güzel bir dille, inandirici uslüple, adeta hakikatmis gibi yaziyordu. Ben okudukca kendi kendime Allah Allah diyorum. Yalancinin mumu yatsiya kadar yanar derler ya, aradan ne kadar zaman gectigini hatirlamiyorum. Okudugum günlük gazete bu astronot ile raportaj yapiyor. Gazeteci soruyor: “uzayda ezan sesi nasil duydun?”. “Uzayda böyle bir ses duymadim, uzaydan sonra Misir’a tatile gittim, sabah ezan sesi ile yataktan firladim, bu ses ne dedim, ilk olarak ezan sesi duydugum icin, ne ses oldugunu sordum, hepsi bu kadar.” Gazetenin raportajini okuduktan sonra, böyle uyduruj hikayeleri inancim sifir noktasina geldi…
Insanlarimiz her zaman söylenir ya: dindar bir adam, ve yahutta müslüman bir parti veya namazci, vs. Ben sahsen parti, kurum ve kuruluslar, kisiler inancla sifatlandirmayi dogru bulmuyorum. Diyelimki, Kemal Kilicdaroglu, CHP’si iktidara geldi. Kemal Bey’e ne dememiz lazim? Böyle söylemler 21.yüzyila uygun olmadini düsünüyorum. Dini inanci ne olursa olsun bunu asla tartismamiz lazim. Yeterki, her yönü ile empatisi, genis, dürüst, insan hukukuna saygili olmamiz lazim. Elbette islamiyet güzelliklerle dolu bir din. Ama öteki dinlerde, inaclarda da güzellikler var.
Insanlari inancla nitelendirmek, toplumlari daha fazla kaos’a, kargasaya, karanliga götürür. Uydurma ve uyutma her zaman ic ice yasiyoruz. Bizim bir bakanimiz ne diyor: “Türkiye’de aslinda düsünceden ötürü yargilanan hicbir kimse yoktur. Hicbir gazeteci, gazetecilik yaptigi icin yargilanmamaktadir. Halbuki Türkiye’de 12.000 siyasi mahkum var. 70 icin üzerinde gazeteci tutuklu. Son tutuklama ile toplam 100’e yaklasti.
Su bizim güney insanimiza bakin, düne kadar Saddam sizleri öldürüyordu, simdi inanc yönünde sizleri benzemeyen hristiyanlara ve Ezidi insanlarimiza saldiriyorsunuz. Gecmisinizi ne cabuk unuttunuz? Cuma günü cahil imama inanmak, insanlara zarar vermek hangi inacta vardir. Aynen Sivas katliami gibi cuma günü imam cemaati Madimak’a saldirtiyor. Günahsiz insanlari diri diri yakiyorlar. Maras katliami cuma günü basliyor, alevileri öldürüyorlar. Her 3 olayda oldukca birbirine benziyorlar. Zilan katliami, Dersim katliami, Halepce katliami son olarak Roboski katliami, gencecik, sivil insanlari ödürdüler. Degerli insanlarimiz kendimizi nasil tarif edelim veya nasil elestirelim? En iyisi yunan filosofa siginalim, bizleri nasil tarif ediyor. “Ben insanlari tanidikca, daha fazla hayvanlari seviyorum”. Filosof böyle bir söylem insanogluna gönderme yaptigi icin, topragi bol olsun.
Ape Beram
Yazarımız
Son yazıları
- Bayram Kızılkaya18/09/2024Sessizlik Kulesi
- Bayram Kızılkaya09/05/2024Son kızın acıklı hikayesi
- Bayram Kızılkaya18/10/2023Zurnacı verirse davulcu ne yapsın?
- Bayram Kızılkaya23/02/2023Ana