Fehmi SütçüYAZARLARIMIZ

Alman filozof

17,yy belirli bir bakış açısından bakıldığında kadınların çağı diye bilinir. Alman filozof Gootfried Wilhelm Leibniz’in hayatı bu yüzyılın bir zaman dilimine denk düşer. Ama bu onun fahişeler ya da orospularla ilişkiye girdiği anlamına gelmez. Herhangi bir kadınlada evlenmiş değildir. Hayatı boyunca bekar kalmıştır, bu yüzden kendisine acı veren bir pansiyon hayatına mahküm olmuştur. Ama ünlü kadınlarla mektuplaşmış ve onlardan hoşlanmıştır. Bunlar düşes ve prenseslerdir. Buna rağmen yine de kadınlardan uzak durmuş ,hep kendi meselelerine yönelmiştir. Bir düşünce ve fikir adamı olarak felsefe tarihinde yerini almıştır.

Leibniz 15 yaşındayken hukuk öğrenimi için üniversiteye gitti. Bir süre sonra hayatı boyunca onu uğraştıracak olan felsefeye yöneldi. Üniversitede ki çalışmalarıyla ilgi odağı oldu. Leipzig üniversitesinin profesörleri onu genç gördü, doktorasını engellemeye çalıştı.
Buna rağmen 21 yaşında kendisine profesörlük teklif edildi ve bunu red etti. Leibniz hayatı boyunca, teorik düzeyde felsefe, ilahiyat, hukuk, fizik, matematik, tıp, tarih ve filoloji ile uğraşmıştır.

Leibniz’in felsefesi belirli bir noktadan fransız filozof Descartes’e muhalefet eder. Descartes nesnelerin gerçekliği uzamlı olarak kavranılırsa yeterli derecede anlaşılabileceğini savundu. Leibniz ise bu görüşün eksik olduğunu ve tamamlanması gerektiğini savundu. Sadece uzam bir nesneye dokunulduğunda direnç göstermesini açıklayamaz. Örneğin bir hayvanın kendi gücünden hareket etmesini açıklayamaz. Gerçeklik yorumunu bu bağlamla birlikte almak için güç kavramını kullanır. Her nesne onun için gücüyle birlikte, güç noktaları etkin olduğu için reeldir. Leibniz mekanik dünya görüşünü teolojik bir dünya fikriyle bağdaştırmaya çaliştı. Mekanik açıklamaları yüzeysel açıklama olarak kabul etmesine dayanır ki, öbür taraftanda daha derin bir yüzeyde evrenin teolojik olduğu, açık şekilde mekanik nedenlerin ilahi amaçtan kaynaklandığını iddia eder. Başka bir ifadeyle Leibniz, materyalist ve mekanik bir dünyanın altına teolojik ya da ilahi bir zemini inşa etmeye çalıştı.
Tikel şeyler bölünmeyen fiziksel öğelere ulaşana kadar tekrar bölünebilir ki, bu öğeler güç merkezi diye adlandırılır. Leibniz bunlara ‘MONADLAR’ der. O halde monadlar evrenin üzerine inşa edildiği temel öğelerdir. Monadlar karmaşık unsurlardan insan ruhuna kadar sıralanarak farklı bilinçlere sahiptir ve belirli bir hiyerarşik yapı oluştururlar. Her ayrı monad diğerinden etkilenmez, kapısız ve penceresizdirler. Birbiriyle iletişim kurmazlar. Zamanda hareket ediyor olmaları , fizıksel ve zihinsel olaylar arasında bir uyum oluşturur. Tüm monadlar bu şekilde programlanmışlardır. Ortak bir planla ya da tanrının planıyla harekete geçebilirler. Tanrı tüm monadların harekete geçmesini sağlayan evrensel bir mühendistir. Örneğin beden ve ruhun birlikte hareket etmesi ve çalışması gibi. Tüm monadlar tanrının aracılığıyla iletişim kurarlar. İşte burada evrenin teolojik yönü görülebilir. Tüm monadların önceden kurulmuş ve varolan bir uyumun parçası olduğunu söyler.

Tanrı evrende var olan ve her şeye hükmeden ve rehberlik eden bir mühendis ise, başlangıçta iyi ve makul var olmuşsa, kötü nasıl var olabilir veya ortaya çıkmıştır. Leibniz iki tür hakikat ayrımı yapar. Zorunlu hakikatler , farklı olması mümkün olan muhtemel hakikatler. Zorunlu hakikatler Tanrı tarafından inkar edilemez. Tanrı iyi ve makul olarak en iyi ve mümkün olan kombinasyonu seçmiştir. Çünkü Tanrıyı yaratmaya sevk eden şey iyiliktir. Bu sonlu dünyanın bütününde , onun sonluluğu nedeniyle , her şeyin aynı yetkinlikte ve nitelikte olmamasının oluşu nedeniyle çözümlemek istemiştir. Ve iyinin arasına kötü olanı ve kötülüğüde zorunlu olarak katmıştır.

Leibniz, her şeyin kendi gerekçesi olduğunu söyler. Zorunlu ve mümkün olan dünyaların en iyisinde yaşıyoruz. Bir başka ifadeyle Leibniz, Tanrının seçtiği dünyanın savunuculuğunu yapar ve aynı zamanda açık bir bireyciliği temsil eder.

Leibniz’i en çok eleştirenlerin başında Voltaire ve Hegel gelir. Voltaire gerçekliğin kuşku götürücülüğüne bakarak eleştirmiş. Hegel ise monadların öğretisini ‘metafizik roman’ diye adlandırmıştır.

Gottfried Wilhelm von Leibniz (1646-1716) bir almandı ve bir filozof gibi yaşadı. Kitaplarını fransızca ve latince de yazmıştır. Eserleri ‘Teodise üzerine denemeler’ de, Tanrı ve kötü arasındaki ilişkiyi konu alır. Burada dünyada ki kötünün yerine Tanrı yı yüceltir. ‘Monadoloji ‘ eserinde evrenin inşasını ele alır. Burada temel unsurlar monadlardır.

Bir sonraki yazıda buluşuncaya dek, dostluk ve içtenlikle………

Daha Fazla Göster
Göz Atın
Kapalı