CADI KAZANI

Türkiye son dönemde kelimenin tam anlamıyla bir Cadı Kazan’ına dönüştü.
Deyim yerindeyse Türkiye fokur fokur kaynıyor.
Yalanlar, iftiralar, dedikodular, gammazlıklar başını almış gidiyor. Her türlü entrikalar, desiseler , Bizans – Şark oyunları Türkiye’nin temel gündemi haline bilerek ve kasten getiriliyor. Tüm bunlar gerçek gündemi gizlemek için yapılıyor.
Aslında herşey , herkesin gözleri önünde ceryan ediyor.
Topluma zorla dayatılan dikta yönetim zihniyetini görmemek için kör, algılamamak için duygu yoksunu olmak gerek. Doğru olmakla, dürüst olmakla, adil olmakla, haramda gözü olmamakla, zalimin yanında olmamakla övünen bir toplumun neredeyse ezici çoğunluğu nasıl olurda bu sıraladığım olumsuzlukları göremez? Bırakınız görmeyi tam tersine bu ahlaki yozlaşmayı ve çürümüşlüğü olağan bir pratikmiş gibi ülkeye yaşatanları taltif ederler…

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çağdaşlaşmaya, demokratikleşmeye ve tümden toplumsal ilerlemeye karşı olanların her türlü aygıttan yararlanarak güçlerini birleştirdiğini ve pekiştirdiklerine son 50 yılda açıkça tanıklık yapıyoruz.

Bu bağlamda Fettullah Gülen’le ( Fetocu demiyorum) AKP ve RTE’nin düşünsel planda ve zihniyet alanında ruh ikizleri olduğunu savlamak hiçte abartılı bir yaklaşım olmasa gerek…

Demokrasinin tüm nimetlerinden yararlanarak, anti-demokratik bir pratiği Türkiye halklarına dayatmak ve bunuda demokrasinin gereğiymiş gibi yansıtmak ancak Türkiye’ye özgü olsa gerek. Dünyanın hiçbir yerinde bir iktidar , hemde 15 yıllık bir iktidar ülkedeki tüm olumsuzluklardan muhalefeti sorumlu tutamaz yada böyle bir algının oluşturulmasına azami gayreti gösteremez.
Neki Türkiye’de AKP ve baştada RTE olmak üzere herşeyden muhalefeti sorumlu tutma konusunda olağanüstü becerikliler.

Erdoğan 15 yıl önce üzerindeki “Milli Görüş” gömleğini çıkardığını hem Türkiye kamuoyuna hemde dünya kamuoyuna kasıla kasıla duyurmuştu.

Gömleğini hemde kutsadığı gömleğini kendi şahsi ikbali için değiştirenlerin zora girdiklerinde tüm değerleri satacağını, gerekirse inançlarını da değiştirebileceklerini ısrarla yazmaya çalıştım.

Ancak Erdoğan bugün sırtında sadece gömlek taşımıyor.

Erdoğan 33 tane iç çamaşırı taşıyor. O kadar hünerli ki bunların 32 tanesini karşıtlarına yani muhalefete giydirmeye çalışıyor. Bunda da başarılı oluyor. Halk, olumsuzlukların muhalefetten kaynaklandığına inandırılıyor.
Ancak çekirge bir atlıyor , iki atlıyor, sonunda düşüyor.
AKP’nin ve Erdoğan’ın düşüşünün de yakınlaştığını görüyorum. 16 Nisan da HAYIR oyları bu düşüşü hızlandıracaktır.