Ahlâkî politik tutum
Bireysel yaşamdan tutup da toplumsal yaşamın hemen hemen her alanında bireyi ve toplumu her türlü sömürüye ve yozlaşmaya açık hale getirmenin temel sarti bireyin ve toplumun ahlakını dağıtmak, parçalamak ve özünden kopartarak kendine yabancilaştirarak içini boşaltarak hiçlestirmektir. Böyle bir toplumda birey ve toplumu oluşturan tüm unsurlar savunmasız hale getirilerek egemenler tarafından daha rahat daha kolay yönetilmeye ve yönlendirmeye calışılırdı.
Sistemin bugün bize dayattığı ve tam olarakta bizden istediği ve bazı kesimlerinde birtakım kaygılarından ötürü buna meyil gösterdiği, buna zemin hazırladığıdir. Tam bir köksüzlük istenmektedir. Kendi öz değerlerinden kopartıp, tüm değerlerinden yoksun bırakarak kendine yabancilastirarak bireyi ve toplumu öz savunmasız bırakarak silikleştirerek her türlü ahlaksızlığı modernite adı altında sunarak kırımlara gitmektedir.
Kendi gerçeğini tanımlamayanlar, kendi gerçekliklerinin arkasından gitmeyenler bununla yüzleşmeyenler sorgulamayanlar kanı çekilmiş ruhlarininda farkina varamazlar. Farkına varmadiklarindan bilmezler, anlam veremezler.
Peki ne yapmak gerekiyor, neler yapılabilir diye okurun sorduğunu duyar gibi oluyorum. Sanırım amaç-araç ilişkisini gözden geçirmemiz gerekiyor. Ben amaca ahlâk araçada politika diyorum. Amacın temiz olduğu kadar amaca ulaşmak için kullandığımız araç ve yollarında temiz olması gerekiyor.
Ahlâk toplumsal bütünlüğü sağlayıp toplum aleyhine olan her türlü saldırıya karşı duyarlılık göstermektir. Bu duyarlilik ayni zamanda toplumsal vicdani ortaya cikartiyor. Vicdan duyarlilik sonucu ortak aklin bir ürünü bir şekillenmesi olarak doğuyor.
Politika ise toplumun günlük ihtiyaçlarından doğan ihtiyaç ve gereksinimleri ortak bir akılla planlama ve pratikleştirme sanatıdır. Bu temelde ahlak ve politika bireyi ve toplumu canlı ve duyarlı kılar. Canlı ve duyarlı toplumlar güzelleşen, sevilen toplumlardır.
Ferhat ve Şirin hikayesi bilinirdi. Ferhat’ı Ferhat yapan salt Şirin’in kendisi değildir. Ferhat’a Şirin’i vermek istemez Şirin’in ailesi. Bahanelere siginilir. Dağı delmesi istenir. Bu imkansızı istemek gibi bir şeydi. Ferhat ses cikarmaz, belkide ses olmak ister ve yola çıkar. Dağı deler, suyu getirir. Su olur; akar. Ses olur; duyulur.
Ferhat’ın duyguları kesindi, keskindi. Duyguları daha bekaretini yitirmemişti. Ahlakliydi. Amacı netti, bahanelere sığınamazdı. Araçları temizdi.
Sevdası masum, vuslatı kutsaldı…
Ahlâk, ikiyüzlüydü. Bir yüzü söyleyipte yapamadiklarimiz diğer yüzü yapıpta söyleyemediklerimizdi.
Yazarımız
- Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Mehmet Gezen16/11/2024Mevzu yokluğun
- Kategori edilmemis08/09/2024Narîn
- Mehmet Gezen24/04/2024Amara
- Mehmet Gezen17/03/2024Halepçe