3 Başlı, 3 ejderha
Özerklik, Federasyon, Bağımsızlık kelimelerini sandığa soksak ne olur ?
Selahattin Demirtaş, ‘Gelin Kürtlerin önüne sandık kuralım’ diyor..
Peki, kuralım kurmasına da.. Selahattin beyin ’sandıktan çıkanı kabul ederiz’ demesi, ne kadar mantıklı ki ?
Özerklik, Federasyon, Bağımsızlık..
Sandıktan çıkmasını beklediğiniz bu 3 masum kelime, daha sandığa koyduğunuz zaman; sandıkta, bu resimdeki halini alacaktır. Bu haliyle çıkan ejderhanın hangisini kabul edeceksin Demirtaş bey ?
Türkiye halkının ya da sessiz çoğunluğun bunu nasıl algılayacağını, tepkisinin ne olacağını ve neticesinde Türkiye’de nasıl bir süreç yaşanacağını Selahattin bey çok hafife alıyor.
Bu kelimeler henüz, sandığa giremiyecek kadar gizemliler. Bu 3’üzler, halka güzelce açıklanmadan, tercüme edilip anlaşılır hale getirilmeden, tılısımları kaldırılmadan sandığa sokulamazlar, sokulmamalıdır da. Bu günkü ortamda ve bu haliyle zorlamalarla sokulsalar bile, sandıktan bir tanesi bile çıkartılamaz..çıkan da, ilk önce en yakınındakini parçalar.. diye, düşünüyorum.
Sandıklardan Akepelilerin çıktığı, cezaevlerine de Bedepelilerin sokulduğu bir süreçte, haalaa Kürt halkı ; sürdürülen politikalarla, hedef yaptırılıyor. Kürtlerin yaşam koşullarının gittikçe zorlaştırıldığını, onlara taş devri hayatı yaşattırıldığını söylersem, darılır mısın sayın Demirtaş ?
Darılırsan, sen de Recep bey gibi bağırıp çağırırsan ; bak, pısırır kalırım ve değil doğru bildiklerimi anlatmak, yanlışlarınıza bile hee.. hee.. diyen, kafa sallayan bi koyun olurum. Sessiz, çoğunluk gibi ! Bu nedenle bırakın beni , anlatayım düşündüklerimi.. Hiç değilse, Kurban’a kadar.
Kürt politikalarının belirlenmesinde ve icra edilmesinde, kendilerini temsilci sayan, legal kişi ve kuruluşlara diyeceğim şudur :
Yok mu bu memlekette Kürt halkının yanında, onlarla beraber omuz-omuza Akepe ve onun anti-demokrat icraatlarına karşı mücadele edecek Türk sosyalistleri, Türk solcuları, Türk aydınları, Türk barışseverleri ?
Ağzınızı açtığınızda onlara da bi ; eyy Türk kardeşlerim.. eyyy Türk demokratları.. eyy Türk aydınları.. diye bi seslenin bakalım.
Akepe hükümetini, hapisteki Öcalan ve KCK’lılarla müzakereye zorlayacağınıza; ki zorladıkça, müzakere değl aksini yapıyorlar.. BDP olarak, kendinizi siz zorlasanız da, CHP ve Sosyal Demokratlar gibi Akepe karşıtlarıyla koordineli bir siyaset yürüterek, Kürt sorununu ve ülkenin diğer sorunlarını çözmek için bir BİRLİK POLİTİKASI ortaya koysanız olmaz mı ?
Hep çatışma, kaos ve kavga, gürültü kültürüyle bir toplum nereye varır ?
Kemalist deyip cephe açın, dindar deyip cephe açın, faşist deyip cephe açın, Türk deyip cephe açın, TC deyip cephe açın, statüko deyip cephe açın, eee.. geriye ne kaldı ?
Hangi cepheye kiminle gideceksin ? Cezaevlerini Kürtlerle doldurdu politikalarınız.. Onların cezaevlerinde olmaları sadece Akepe icraatlarının sonucu değil, sizlerin de yanlış politikaları buna etken.
Şiddet, şiddeti doğurmakla kalmıyor ki, şer odaklarını da pompalayarak ülkedeki demokratik ve yasal zeminleri de üfeleyip, yok edip gidiyor.
Uzlaşmaz, hantallaşmış, kısır politikalarla sorunların çözülemeyeceğini artık, her parti görmelidir. Ülkemizde ve bölgemizde halklarımızın güven ve huzur içerisinde nasıl yaşayabileceklerinin plan ve projelerini partilerimiz,ortaya koymalıdır.
Söylem, proje ve icraatlarıyla kendilerini yenilemiş bir BDP, bir CHP ve bir MHP’nin kavgadan uzak politikaları mutlaka ülkemize yarar sağlıyacaktır. Kavgadan ve şiddetten nemalanan Akepe dahil, her kesime ’DUR’ denilerek izlenecek bir sükunet politikası, diyaloğun ve sağlıklı düşünmenin yolunu açacaktır.
Kin, nefret ve intikam duygularıyla görev yapan yetkililerin karşısına çıkabilecek tek güç ; sadece vatandaşın demokratik temelde birleşerek vereceği açık ve somut mücadeleler olmamalıdır. Vekiller de süreçte, aktif rol almalıdır.
Pozantı Cezaevi’ndeki tutuklu çocuklara yapıldığı söylenen istismarlar ve kötü muameleleri kınamak ve bu konuya Meclis’in el koyarak, araştırma ve soruşturma yapılmasını sağlamak, ihmal edilmemesi gereken bir insanlık görevidir.. diye düşünüyorum. Umarım, istismara ve kötü muameleye uğramış çocuklar konusunu, tüm vekillerin asgari müştereklerde birleşerek ele alınmasıyla, olayın ört-bas edilmeyip aydınlatılmasıyla, halledilir.
Vatandaşlar, ülkemizde; tüm Akepe karşıtı kişi ve kurululuşların güçlerini birleştirerek, muhalif milletvekillerinin de insiyatif almasıyla BİRLEŞİK bir CEPHE oluşturulmasını istemektedir. Bu beklentisi içerisinde olan vatandaşlarımız, ülkemizin düzlüğe çıkarılması için yapılacak olumlu girişimlere, ortaklaşa atılacak somut adımlara, açık ve anlaşılır mantıklı politikalar izlenmesine büyük önem vermektedir.
Vatandaşın suskunluğunu hafife almak, beklentisini anlamamak büyük bir yanılgıdır.
Bir BİRLİK CEPHE’si kuramıyanlar, Akepe dinazorunun karşısında ; allame-i cihan da olsalar, dayanamayıp bir-bir hapishanelerde yutulacaklardır.
Özerklik, Federasyon, Bağımsızlık.. için, halkın sandıkta karar vermesi demokrasi açısından ne kadar önemliyse;karar verecek halkın aydınlatılması, bilinçlendirilmesi ve insan gibi yaşatılması da o kadar gerekli ve önemlidir .. diye düşünüyorum.
Karar ; içeriye girmemiş, dışardaki yutulmamışların..
Karar ; Akepe politikalarının karşıtı olan, şiddet yanlısı olmayan, diyalog ve müzakere yanlısı, pozitif düşünen, uzlaşı kültürüne sahip tüm vekillerimizindir.
Yazarımız

- Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.