Kırmızı Çizgim(iz) Kurdistan
Bütün toplumlarda da olduğu gibi Türk toplumuda farklı sınıfları, dinsel grupları ve farklı oluşumları barındırır. Bu nedenlede olaylara yaklaşımlarda uyuşmayan fikir ayrıcalıklarının çıkması doğaldır. Aşağı yukarı bütün sorunlarda karşımıza çıkan bütün farklı oluşumlar, farklı düşünceler ve farklı gruplar Kürd/Kürdistan meselesi olduğunda topyekün ortadan kalkıyor, her ne alametse neredeyse görünmeyecek kadar küçük farklar dışında herkes bir oluyor.
Kürd/Kürdistan sorununda, aşırı faşizanlık ve militar bir devlet anlayışı hakim oluşundan dolayı, azda olsa daha insani bir yaklaşım dile getirenleri kendimize yakın hissediyoruz. Onlara hak ettiklerinden fazla değerler veriyoruz. Yakın hissedip değer verdiğimiz insanların esas yaklaşımlarında yada bilinçaltlarında, devlet anlayışı politikasından kurtul(a)madıklarını görüyoruz. Sadece işgalci ideolojinin sarhoş ve yumuşatılmış halini gör ebiliyoruz.
Türk toplumunda farklı iç dinamik fikirlerin aynılaştığı, resmi ideolojinin gördüğümüz anlayışlarından biride; Güney-Kürdistan ile alakalı tanımlamalarıdır. Devlet ve devletçiler, gerek coğrafi gerekse siyasi arenada bir realite olmuş Güney- Kürdistan`ı doğru bir şekilde isimlendirmemek için deve-kuşu misali başını kuma gömüyorlar. Bu vurdum-duymazlıkları onları traji-komik duruma düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda iyi niyetlerinin bile ciddiyetsizlikten uzak ve Kürdistan halkına ne kadar düşmanca olduklarını açıkca ifade etmeye yetiyor.
Bütün ülkelerin de olduğu gibi Kürdistan`ın da coğrafi bir konumu vardır. Çünkü bilim bunu öngörmektedir. Işgalciler tarafından parçalanan Kürdistan`ın tanımlanması;
1. Bilime uygun olarak Doğu-Batı-Kuzey-Güney diye isimlendirilmelidir
2. Hangi devletin işgali altında olduğunun vurgulandığı da; Türkiye-Kürdistan`ı, Irak-Kürdistan`ı, Suriye- Kürdistan`ı, Iran-Kürdistan`ı olarak adlandırılmalıdır.
Bu iki tanımdan birincisi bilimsel, ikincisi bir realitedir. Küzey-Kürdistan`a sürekli olarak Güney-Doğu-Anadolu veya Doğu-Anadolu diyen zihniyet, federal Kürdistan`ın kurulmasıyla zor bir durumla karşı-karşıya kaldı. Irak anayasasına dayanan ve hemen-hemen tüm Dünya devletleri tarafından tanınan Kürdistan Hükümeti, Türkiye`de hala kendi ismi ile anılmamaya çalışılıyor. Kürdistan sözünü kullanmamak için büyük bir çaba sarfediyorlar.
Kürd/Kürdistan konusunda insancıl yaklaşımı gösterenler bile Kuzey-Irak veya Kürt Grupları demektedirler. Dolayısıyla bize empati ile yaklaşanların zihniyetinde KÜRDiSTAN`SIZ BiR KÜRD anlayışı (proje) mevcutdur. Geldiğimiz Mezopotamya coğrafyasının ismini doğru telafuz etmemelerinin sebebi bir dikkatsizlik degil, tamamen hazımsızlıktır. Kürdistan fobiliğinden öte değildir yani.
Özgür bir birey olarak; ismimizi Kürd, ülkemizin adını Kürdistan ve Güneydeki mevcut yapılanmamızın tanımlanısını doğru telafuz etme cesareti ve samimiy eti göster(e)meyen hiç kimse benim ve biz Kürdlerin gerçek dostu değildir, olamazda. Kürdistan için mücadele edenler, Kürdistan`ın bir parçası özgür olsunda gerekirse biz ölelim demişlerdi. Dolayısıyla bu inanca sahip olan Kürdistan şehitlerine saygılı olmak gerekir. Onlara Kürdistan ( Bağımsız Sosyalist ) mücadelesinden dolayı minnet borçlu olduğumuz bir gerçektir.
Kürd Toplumu da diğer toplumlar ve uluslar gibi farklı sınıfları, farklı grupları, farklı ideolojileri benimseyenleri bünyesinde barındırır. Bu nedenle belirli olay ve sorunlarda kürdler arası fikir ayrışmalarının olması ve farklı yaklaşımların çıkması doğaldır. Bu siyaset ekolojisinin bir gereğidir. Bizimde fikirlerimizin aynılaştığı ortak konu süphesiz Kürdistan`dır; olması gerekende budur.
Güney Kürdistan`daki dinamizme Ilkel Milliyetçi gibi yakışıksız hithamlarda ve söylemlerde bulunanların, ulusal Kürd Mücadelesi ekseninden kaydıklarının pratikteki görüntüsüdür. Kürdistan`ın bir parçası özgür o lsunda gerekirse biz ölelim, dediklerini unuttular mı yoksa ? Her toplumun içinde Milliyetçi akımın olması tabiidir. Türk Milliyetçi akımının bizde yarattığı tahribatın ve sendromundan olsa gerek, milliyetçilik kavramı bizde bir anti-pati yaratmıştır. Bu nedenle milliyetçi sözünü kötü, iyi olmayan olarak algılarız.
Benim Milliyetçilik sözünden çok takıldığım nokta ise Ilkel lik kavramıdır. Güney Kürdistan`da polis arabalarının üzerindeki büyük Kürdistan haritası, Ulusal Kürd düşünürlüğün somut görüntüsü değilmidir? Güney Kürdistan`da sayılari Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet`i kadar olmayan Türkmenlere kendi anadilinde eğitim yapma olanağını hazırlamak ilkellikmi ? Yoksa demokratlıkmı ? Eğerki ilkel milliyetçilik, dağdan inen yaralı militanın yaralarını sarıp merhem sürmekse ben ilkel milliyetçiyim ! Ya siz kimsiniz ? Hiç kimse Kürdlere devletleşmeyi çok göremez.
Sağcısı, solcusu, liberali, sosyalisti, dincisi, komunisti, muhfazakarı, gericisi, ilericisi, demokrat ı vs.. bu gerçeği ve benim bu konudaki yaklaşımımı değiştiremez; Kürdlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı (devletleşme) ne kadar siyasi bir istem olsa bile, Dünya üzerinde yaşayan diğer ulusların bağımsız yaşama hakkı varsa, Kürdlerinde bağımsız yaşama istemleri olmazsa olmazı ve işgal edilmiş topraklara sahip çıkma mücadelesidir. Bu mücadele sadece dil ve kültürel haklardan ibaret değildir.
Amaç; egemen güçler tarafından parçalanan Kürdistan topraklarının, bağımsızlığını kazanma projesini hayata geçirmektir.
Yazarımız
Son yazıları
- YAZARLARIMIZ22/06/2014Yalan Beklemeler
- Evren Gezen19/03/2013Filistin mi ? Kurdistan mi ?
- Evren Gezen18/02/2012KAÇIŞMI SÜRGÜNMÜ ?
- Evren Gezen21/12/2010Demokratik Özerklik Lozanın Arka Bahçesidir