Değişimle gelen aşırılıklar – 1
Uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar diyerek, köşemde son dönemlerde insanlarımız arasında gittikçe yaygınlaşan aşırı eylemlere değinmek istiyorum.
Geçen gün bir dostumla oturmuş konuşuyorduk. Bu değerli dostum 1960’lı yılların ortalarında Kuşca’da öğretmenlik yapmış ve halen kuşcalılarla olan ilişkisini canlı ve eski heyecanla tutmakta.Dostum anlatıyordu.. “O sıralar, aslında Kuşca fakir bir köydü. Köyün dışla olan ilişkileri genellikle köy imamı ve öğretmeni aracıyla olurdu. Ama insanları cana yakındı. Sosyal ilişkileri bayağı gelişmiş, ve ben sahsen sosyal ilişkiler konusunda bir çok şeyi Kuşca’da gördüm, yaşadım.
Fakir bir halk olmasına rağmen, insanlar kendileri, toplumsal giderlerini ortaklaşa öderlerdi. İnsanlar ortak inanca ve gurura sahiptiler.
Özgüveni olan bir halktı! Kuşca halkı.”Evet dostumun dediği gibi, özgüvene sahip olan insanımız, belkide bu özgüven ve toplumsal dayanışma, onları yeni arayışlara yöneltmiştir.İnsanlarımızın bu toplumsal dayanışma eğilimi, onların ilk sıralarda geldikleri yeni toplumda ayakta kalma, benliklerini koruma ve bu yeni topluma daha iyi hazırlamalarını sağlamıştır.Hiç unutman, bir danimarkalı arkadaşım Kuşca’ya, Danimarka Radyosu için bir program yapmak için gelmişti. Programda işlenen konu şuydu! Nasıl olurda bu insanlar, yüksek dağları ve karasal iklimiyle meşhur anadolunun iç bölgelerinde çıkıp, ta Kuzey Avrupanın Danimarkasına gelip, yerleşmişler.Bu sorunun cevabı belkide yukarıda sözünü ettiğim dostumun söylediklerindedir. Kuşca halkının dayanışma ve özgüveni! Tıpkı ataları gibi, yurtlarından ayrıldıklarında, eski romalıların ve selçukluların bıraktıkları Espikeşan topraklarına gelip, kendilerine yeni bir yurt edindikleri gibi..Kollektif bir kültürden gelen ve kollektif bir anlayışla sosyal ilişkilerini düzenleyen insanımız, Danimarka’nın bireysel toplumuyla tanışması elbette kolay olmuş ve hazmedilmiş bir olay değildir.
Belki bir çoğumuz buraya ilk gelenlerden duymuştur! İnsanlar biribirini gözetleyerek, koruyarak ve desteklerek, ilkbaşlardaki süreci atlatmışlardır. Ama zamanla insanımızın yararlandığı somut kollektif değerler yeterli olamamıştır. Bir taraftan, Kuşca’daki gelişmeler, değir taraftan Danimarka’daki toplumsal gelişmeler.Bu ikilem içinde insanımız karar vermekte zorlanmıştır. Bir çok çıkış yolu denenmiş, bir çok projeler üretilmiş, ama bir türlü istenilen gelişmeye ulaşılmamıştır.Gelecek yazımda bu denenmiş çıkış yollarından bazılarına değinip, bunların nasıl aşırılıklarla sonuçlandığına değinmeye çalışacağım.
Devam edecek…
Yazarımız
-
Kuşca'da doğdu. ilk ve orta eğitimini Kuşca ve Cihanbeyli'de yaptı. Lise ve üniversite eğitimini Danimarka'da bitirdi.
Daha önce sosyal pedagog ve öğretmen olarak çalıştı. Psikolojiyi yüksek lisans seviyesinde bitirdikten sonra, 2004 bu yana psikolog olarak çalışmakta.