Güney asyada bir kara ülkesi, dağların ülkesi demek geliyor içimden, everes dağları geliyor insanın aklına. Kuzeyde ÇİN HALK CUMHURİYETİ, Güneyde HİNDİSTAN arasında kalan, 147.181 KM kare lik alana sahip. Kuzeyde himalayalar, güneyde ormanlık terrai bölgesi ile çevrili bir ülke. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen, sömürgeci yönetimlerden, baskılardan, monarşik idarelerin kontrolünden, yoksulluktan ve karanlıktan kurtulabilmiş değildir. Bugün en çok ucuz iş güçü göçü ile tanınıyor. Yoksullukla tanınıyor. Kişi başına düşen milli gelir, 240 ABD dolarıdır.
Bütün bu olumsuzlukların yanında, doğal felaketlerinde merkezinde bulunuyor. ÇIĞ düşmesi, heyelan, DEPREM başta olmak üzere büyük felaketler yaşıyor. Yetmiş beş yıl önce yaşadığı, 8.1 şiddetindeki depremin sonuçları yok olmadan 25 nisan 2015 tarihinde bir büyük depremle daha karşılaştı. Bu yoksul ülkenin halkının, başına gelenler, maalesef ne ilk nede son olacak. Bugün 10 binlere varacağı söylenen ölümler, acı bir sonun rakamlarıdır. Depremin altında kalanlar, sadece Nepalin yurttaşları değildir. O sevimli çekik gözlü, mazlum insanlar değildir. Asıl yıkıntıların arasında kalan insanlıktır. Yoksulluk, cehalet ve anti demokratik düzenlerdir. Sömürü ve talandır.
İlk defa, QATAR’da çalışırken,Nepal’lilerle tanıştım. Aynı proje de çalıştık. Hint Avrupa dil ailesine sahip oldukları içinde, dilde çok ortak kelimelere sahip olduğumuzu öğrendim. Dünya küçük “nereden nereye” dedim kendi kendime, Eğitimsiz ve mesleksiz olmalarına rağmen, Çabuk uyum sağladık. Ne yazıkki, bizim çalıştığımız, Raslaffan Qatar gaz projesi, toplam bedeli 70 milyar ABD doları keşifli bir yapım, montaj projesi olarak ihale edilmiş, 30 bin kişi çalışıyordu. Çalışanların yüzde 95 i Filipin, Nepal, Hint ve Pakistanlıydı. İşçi şirketleri tarafından, büyük şirketlere 160 ABD dolar/ay ücretle pazarlanıyordu. Yaşam standartları işçilerin yürekler acısıydı.
DEPREM, başta olmak üzere, günümüzde, bir çok doğal felaket önceden tedbirleri alınmak üzere artık bir tehlike olmaktan çıkarılmaktadır. Japonya başta olmak üzere birçok Avrupa birliği ülkesinde, eski Sovyetler birliği ülkelerinde, bu şiddetteki bir deprem en az insan ve mal kaybıyla atlatılabilmektedir. Oysa Nepalde olanları hep birlikte izliyoruz. Teknolojinin bunca gelişmişliğine rağmen, ne yazık ki kalkınma, yaşama güvenliği yerine, silahlara, savaşa ve sömürüye yatırım yapılmaktadır. TÜRKİYE gibi NEPAL de deprem kuşağındadır. Türkiye’de 6,5 milyon konut depreme dayanıksızdır. İmarsızdır, yıkılması gerekir. Bu 20 milyon insanı ilgilendirmektedir. Bunun için 600 milyar ABD dolar para gerekli dediğimizde, iktidardaki akp hükümeti tarafından, TMMOB’ nin kapısına kilit vurulmak istendi. Ne yazıkki, KATMANDU ile İSTANBUL’un belkide en ortak yanları birer çarpık kent olmalarıdır. Umarım geç kalmadan, depremlere, felaketlere karşı gerekli tedbirleri alabilen ülkeler arasına girmeyi başarırız.
NEPAL depreminin yaralarının hızla sarılması, en büyük dileğimdir. Bu depremde hayatını kaybeden Nepal’ yurtaşlarını saygıyla anıyorum. Yaralılara acil şifa diliyorum. Sokakta kalanlara, hertürlü yardımın ulaşması, yaraların bir an önce sarılması hepimizin arzusudur. Katmandu, ile insanlık ailesinin bir ferdi olarakta da gönül bağımız olduğunu unutmadan acılarını paylaşıyorum. Bu bir kader değil. Bubir fıtrat değil, bu Allahın bir gazabı değil. Bu bir ihmal, bu bir geri kalmışlık sonucudur. özgürlükle de demokrasiyle de, direk bağlantılıdır. Bu acı sonları yok etmek için, örgütlü ve eğitimli olmak gerekiyor. Değilse, benzer kaderleri ilerdede paylaşmak kaçınılmazdır.
Yazarımız
-
Mühendis.
Harita mühendisliğini Selçuk üniversitesinde okudu. Aslen Xalikanlı, Ankara yaşamakta.