Platonun aşkı
Platon diğer adıyla Eflatun greklerin iki büyük filozofundan birisidir. Bugün bile günlük konuşmalarda onun adı Platonik aşk sözkonusu olduğunda geçer. Çoğu insan bu deyimi kullanmasına rağmen neden Platonun adının geçtiğini yada kullanıldığını kolay kolay merak etmez ve yanıtını veremez. Platonun aşkının değişik bir boyutu ve anlamı olduğuna göre, böyle bir aşkta adının haksız bir şekılde kullanıldığını söyleyebiliriz. Bir de eskilerin kullandığı çok zeki çocuklara yönelik söylenen’ Eflatun gibi çocuk’ deyimi ise nereden geldiği ve Eflatun isminin zeka ile özdeş olduğu yada birlikte anıldığını nereden öğrendikleri yada dillerine nasıl yerleştiği hep merak edilen bir konu olmuştur bu satırları yazan için.
Platonun eserlerine baktığımızda kadınlar üzerine özel bir saygı bulamayız. onlar hakkında daha çok olumsuz düşünceleri mevcuttur. Onun bu yönünü değilde felsefesini incelediğimizde Platonik aşk deyimininde nasıl yanlış kullanıldığı daha belirgin hale gelir sanırım.Platonda aşk şehvani değil felsefidir, şehvani aşkı ve sevgiyi red etmez. onu başka türden bir aşkın çıkış noktası olarak kabul eder. Onun için yükseğe çıkışın aşkı felsefe yapmaktır. Şehvani aşkın durgun ve monoton olmaması ve yenilmesi gerektiğini söyler, bu yenilme daha yükseğe doğru yönlendirmeye hizmet etmelidir. Şehvani aşktan felsefi aşka giden bir tür yol da diyebiliriz. Platona göre, otokontrole sahip insanlar zihinsel olarak birleşirler ve idealarla iletişim kurarlar, felsefi aşkın amacıda budur. Otokontrole sahip olamayanlar ise tutkularını bedensel olarak giderirler ve dünyaya bağımlı kalırlar. Erotik arzunun dikkatle ele alınması gerektiğini söyler. Bir insanda tamamen serbest kaldığında ruh çökerek maddi hazza, aşırı para sevgisine, sarhoşluğa ve deliliğe dönüşebileceğini söyler. Eros öylesine güçlüdür ki doğal dürtülerimizi, mantığımızı ve düşüncelerimizi alt edebilir. insan yaşama tarzının, bedenin, tinin ve bilginin üzerinden aşarak ebedi ve kalıcı olan güzelliğe yönelmelidir. Buna ulaşabilmenin yoluda felsefe yapmaktır. Platon, felsefeyi tanrıların insana bir lütfu olduğunu ileri sürdü. Ona göre! Bütün aşıklar filozof değildir, ama filozoflar gerçek aşıklardır!.Sokratesin ölümünden sonra Yunanistan ın gücü zayıfladı. Makedonyalı Philip Yunanistanı istila etti, kentler birbiriyle kıyasıya savaştı. Deniz ticareti ve zenginliğini kaybetti. Hocası Sokratesin ölümü Platonu derinden etkiledi, Atinalılardan nefret etti. Matematik, konuşma sanatı, şiir ve müzikle uğraştı, bu alanlarda ün yaptı. En sonunda Atina yı terketti, dolaştığı 12 yıllık sürede mısırda matematık çalıştı, Sicilya da bir okulda devletin ve yönetimin işleyişini inceledi.i.ö 387 de tekrar Atina ya döndü, bugünkü adıyla üniversite olan Akademia yı kurdu. Bu okul bizans imparatoru Justinian tarafından kapatılıncaya kadar, 900 yıl yunan entellektüel yaşamının merkezi oldu.Platon felsefeyi kendiliğinden gelişen doğal bir biçimde sunmaya çalıştı hep, kullandığı kavramları sokaktaki insanların daha iyi anlayabilmesi için bu yolu seçmişti. Bir anlamda hocası Sokratesin izlediği yolu takip etti. Bilgiyi insanlara bu şekilde aktarabileceğine inanmıştı. insanın yaratılmasının amacı nedir ve hedefi ne olmalıdır, dünyanın kökeni ve yapısı nasıldır.? Bu tür sorunlarla uğraştı hep. Ona göre duyular algılanımları yanıltır, gerçek bilgiye akılla ulaşılabileceğini savundu. Şöylede diyebiliriz, siyah ve beyaz ideasını kavrayıncaya kadar insan, siyah ve beyaz olan binlerce nesne görür. Yukarıdaki sorulara verdiği yanıtlardan biride iki dünya olduğudur. Birincisi görünmeyen, tinsel düzeni ve tasarımı kusursuz olan her şeyin karşılığını bulduğu idealar dünyası. ikincisi hiçliğin, varoluşun ama asla tamamlanmayışın , idealar dünyasının kötü bir kopyası olan içinde yaşadığımız maddi dünya.Platonun ütopik bir eser olan devlet isimli devasa bir eseri mevcuttur. Devlet kitabında herkesin yeteneklerine göre uygun yaşadığı beş bin kişilik ideal toplum tasarısı vardır. Ona göre insanlar aynı yetenekte ve zekada olmadığı için bu ideal toplum tasarısında çoğunluk mal ve hşzmet üreten işçiler olmalıydı. Ayrıca yasaların iyi olmasının yetmeyeceğini onu uygulayacak insanların da iyi olması gerektiğini savundu. Aksi takdirde iyi yasalarında kötü sonuçlar doğurabileceğini söyler. Dahada ileri giderek devleti filozofların yönetmesi gerektiği sonucuna vardı.Platon geniş ufuklu bir filozof ve araştırıcı olarak bir çok çağdaş bilimin temellerini attı. Ekonomi bilimi, estetik, siyaset kuramı ve toplum bilimin kökenleri Platona kadar uzanır. Tek başına devlet eseri bile onun ölümsüz kılmıştır, kitap tanrıbilim, etik, politika, psikoloji, komünizm, feminizm, doğum kontrolu gibi konuları içerir.Platonun son yılları kurduğu akademia sının ağaçlığında yazarak, öğreterek ve gençler yetiştirerek geçti. Tüm Yunanistanda tanındı ve saygı gördü. Seksen yaşında iken kimseyi rahatsız etmeden uykusundayken sessizce öldü. Bütün Atina ardından yas tuttu.Günümüzün konforlu yaşamından ve Platonik aşklarından biraz uzaklaşın, Platonun söylediklerine kulak verin, hayatı ve gerçeği daha iyi anlarsınız diyerek bir sonraki yazıda onun öğrencisi olan Aristotelesi incelemek umuduyla..
Yazarımız
Son yazıları
- Fehmi Sütçü30/06/2011Tarih ve Diyalektik
- Fehmi Sütçü26/04/2011Kopernik devrimi-2
- Fehmi Sütçü24/02/2011Kopernik devromi -1
- Fehmi Sütçü07/08/2009İskoçyalı