Sen gidiyordun, ben çocuk oluyordum
Bir sonbahar günüydü
Ilık bir rüzgar esiyordu
Gün
Geceye kavuşma telaşında
Gün
Vuslat tedirginliğinde
Güneş
Bakır bir sini gibi parlıyordu hâlâ gülümsemelerinin maviliğinde
Sen gidiyordun
Sen gidiyordun
Içimde kristal bir şehir kırılıyordu
Ve ben
Zamanın seslerinden kendime harab evler kuruyor
Pencerelerine hüznümü bırakıyordum
Sen gidiyordun
Sen gidiyordun
Ben çocuk oluyordum
Mesela 6 yaşlarında
Ayağımda lastik ayakkabılarım
Küçük kareli gömleğim
Yeşil, mavi pantolunumu giyiniyorum
Ya da
Ya da bakışlarını giyiniyorum
Bakışların en çok da bana değiyordu
Sen gidiyordun
Sen gidiyordun
Ben çocuk oluyordum
Mesela 6 yaşlarında
Toprak damlı
Kireç sıvalı evlerin odalarında oluyordum
Ceylan derileri seriyorum
Duvar diplerine sandıklar koyuyorum
Kürsüler
Sehpalar kuruyorum
Tütsüler
Ateşler yakıyorum
Bekliyorum
Ahh bekliyorum
Sonra ateşi eşeliyorum
“Demek küllerinin altında ateşi saklıyorsun ” diyorum
Sen gidiyordun
Ben ateşi harlıyordum
Yazarımız
- Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Mehmet Gezen16/11/2024Mevzu yokluğun
- Kategori edilmemis08/09/2024Narîn
- Mehmet Gezen24/04/2024Amara
- Mehmet Gezen17/03/2024Halepçe