ZAFER nedir ?
Bence zafer, kendisini sürekli yenileyebilen bir sistemi kurmak ve bu düşüncedeki insanı, yetiştirebilmektir.
Zafer, sistem ve insan odaklı.
Kazanacağın insan, devamlı kendini değişime göre yenileyebilen, geliştirebilen eğitimli insandır. Zafer, bu yetişmiş insanı koruyabilmektir. Böyle insanlar yetiştirmektir.
Kuracağın sistem de aynı insan gibidir. Dünyadaki değişime göre kendini yenileyebilen, insanların ihtiyaçlarına sürekli cevap verebilen değişken bir sistem.
Şimdiye kadar ‘’zafer’’ diye, insanlığa yutturulanlar ; zafer değil, kazandıklarını söyledikleri kanlı muharebelerdir.
Bittiğini söyledikleri soğuk savaş, haalaa dünyanın 4 bucağında devam ediyor ve haberleri sıcağı, sıcağına naklen veriliyor. Bu günkü ve geçmişteki savaşların hepsi kirlidir ve kazananı yoktur. Övünülecek bir tarafı ise, hiç yoktur.
Devlet yönetenlerin; kendilerini koruyacak özel milisleriyle, kolluk güçlerini daha da güçlendirip silahlandırmasıyla, halkını coplatmasıyla, biber ya da hardal gazlarıyla gazlamasıyla, muhalefetlerini zindanlara doldurmasıyla, uçaklarıyla kendi halkını bombalamasıyla da, zaferler kazanılmıyor.
Diğer taraftan dünya, Lenin’in , Mao’nun devrini de yaşamıyor. Bir elde Karl Marks’ın kitabı, diğer elde silahla ve birilerinden alınan talimatlarla; değil Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde de zaferler kazanılmıyor.
Değişen insan düşüncelerine, değişen teknolojiye, değişen dünyaya şöyle bir baksanıza.
Avrupa Birliği’ne girmiş/entegre olmuş ve sınırların ortadan kalktığı bir Türkiye düşünün.. Ya da politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve refah seviyesini kendi çabalarıyla yükseltmiş demokratik bir Türkiye düşünün..
Bu kavgalar olur muydu ?
Şairin ‘’Usanmaz kendini insan bilenler, halka hizmetten’’ dediği gibi, her insan, savaşa ve şiddete karşı çıkarak; halklar ve farklı kültürler arasında BARIŞ’ın egemen olmasına, hizmet edebilir.
Sürekliliği olmayan zaferler; kişileri, toplumları, milletleri yanıltan geçici zaferlerdir.
İnsan haklarına saygılı, halkın istediği demokratik yönetimleri iş başına getirmek bir süreç ve sabır işidir. Biz Türkiye olarak kalkınmakta olan ve geçiş süreci yaşayan bir ülkeyiz. 25- 30 yıl sonra bizim nesiller, bizlere ve bizlerin bu hallerine gülecekler.
Kendini sürekli yenileyebilen ve değişime açık yetişmiş özgür bireyler, kendilerini nasıl yönetilecekleri hususunda söz sahibi değiller mi ?
Böyle bir sistem ve insan olmuş olsa, Türkiye’yi ; ister, Almanya gibi ‘’Federal Türkiye Cumhuriyeti ‘’ diye adlandırarak yönet.. ister, ‘’Türk-Kürt İmparatorluğu’’ diye federasyonla yönet .. ister, 4 cadılı Kürt, TEK başlı Türk Sultanlığıyla yönet.. ister, halkların iradesine bağlı Demokratik Türkiye Halk Cumhuriyeti’yle yönet. Sorun yok. Hepisi mümkün.
Demek ki, nihai zafer ; demokrat düşünceli, eğitimli özgür bireyi yarattığımız zaman kazanılır. Ve devamlılığı olur. Nasıl yönetilmek istediğini bilenlerin sayısı arttıkça, zafer kazanılır. Nihai zafer, sürekliliği olan bir zaferdir.
Özgür düşünebilen insan, şiddetin olmadığı, ortamlarda yetişebilir. Kargaşa, anarşi, terör ve savaş ; tüm bilimsel, sosyal, politik, kültürel, ekonomik ve demokratik gelişmeleri engeller.
Günümüz insanı, terör ve şiddet eylemleri yerine ; bilimsel ve legal olan insani mücadele yöntemleri, bulmak mecburiyetindedir.
Vekillerimizin de, kamu görevlilerinin de, senin de, benim de aramak-bulmak mecburiyetinde olduğumuz şey bunlardır.
İçimizde, insan sevmeyen var mı ?
İnsan sevenler, farklı halkları da severler ve barış içerisinde, eşit koşullarda yan-yana bir arada da yaşayabilirler. Tüm HALKSEVER’lerin kargaşa, anarşi, terör ve savaş belalarından uzak durarak; halkların düşmanlığını yapan, kan emici vampirlere fırsat vermemeleri gerekiyor.
Bu bakımdan gerek yurtiçi ve gerekse yurt dışındaki kişi, parti ve örgütlerin gazına gelerek, halkların dostluğunu ve kardeşliğini zedelemeyelim.
Yaşasın halklarını kardeşçe, barış içerisinde, eşit koşullarda, bir arada yaşatmak isteyen kişi, örgüt, parti ve politikacılar.
Özet olarak, halkların nihai zaferi demek : halkların iradesi ve istekleri doğrultusunda ; meşru yönetimler bulmak ve kurmaktır.. bu yönetimleri halkların istekleri doğrultusunda uygulamaya koymaktır.. halkların değişen koşul ve ihtiyaçlarına göre geliştirmek ve yenilemektir.. böyle bir sistemin sürekliliğini sağlayarak, kalıcı hale getirmektir.. ve bunları kabul eden insanı yetiştirmektir.
Beyni yeniliğe, öğrenime, özgürlüğe açık ve yüreği insan sevgisiyle dolu tüm bireylere kucak dolusu selam ve sevgiler..
Yazarımız
- Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.