DANİMARKA BENİ BESLEDİ, GELİŞTİRDİ
Serok Selahattin Demirtaş’ın gün olur, devran döner okumadan es gecmeyin, okuyan güzelleşir
Eski Bingöl ve Diyarbakir milletvekilimiz sayın İdris Baluken ilk romanı ”Üç kırık dal”, ikinci romanı ”Oko”.
Oko roman kahramanı bir kangal köpeği Altı yıl bir çiftlikte esir tutulur. Acımasız çiftlik sahibi tarafından işkence yapılır Altı yıl sonra haydutlar tarafından çiftlik yakılır İçindeki hayvanlar öldürülür, roman kahramanı Oko özgürlüğe ilk adımını atar. Oto muazzam bir cizgi romani olmaya aday. Ben niye yazdım Oko’yu? Sayın İdris Bey’in Oko’su varsa, benim de gerçek güdük eşeğim var.
Yaşadığımız coğrafyadan mi? Kültürümüzden mi? Her neyse uzatmaya gerek yok, bir cok nedenler var. Hayvanlara karsi acimasiz oluyoruz. Daha önce de yazmistim: hayvanlari sevmeyen, insanlari da sevmez. O nedenle bizden olmayan kisilere karsi, hosgörüsüz oluyoruz.
Maksim Gorki ana kitabinda söyle yazar: Uyuza yakalanan ne yapar? Yikanir, ilaclanir, temiz giyinir, hastaliktan kurtulur degil mi? Peki ya kalp uyuza yakalanmissa? Belligimden, hayalimden cikmayan gecmisimi yosun kaplayan Onlar’in yalanlariyla büyüdük. Yosunlarin üzerine Danimarka kalkı dökerek berraklaştırdık. Aklımdan çıkmayan cüce eşeğim Oko’yu okuyunca yakici olarak beni böyle bir yaziyi yazmaya sürüklendirdi. Hikaye söyle:
15 yaşındayım kendimize ait koyunlara gidiyorum. Benden büyük çoban abilerim, deyimiyle güdük eşek lakabı takmışlardı Yani cüce eşek. Sırtında semer, heybe olduğu halde bindiğim zaman ayaklarımın yere değmemesi icin, yukarıya çekmek zorunda kalıyordum Bazı çoban abilerimiz buluşmamızda Onlar’ın deyimiyle: eşeğin eşek damarına bir vuruşla yani bir sopayla devirmek, kendilerini güclü görüyorlardi. Bir vurusla esek yere düser, bir süre yerde tepinir, semer bir tarafa, heybe bir tarafa savrulurdu. Abilerimle bulusmamizda eşeği deneme tahtasi yaparlardi. Sanki üzerlerinde farz kilinmisti. Baktim olacak gibi degil, babama sikayet etmek zorunda kaldim. Abilerim yüzünden erkek esegimin bir gün erkeklegini hatirladigini görmedim. Bu cüce eşeğim ile 7 yıl arkadaşlık yaptım. Fırsat buldukca beni ac birakiyordu. Cocuk aklimla kendimi hakli görerek, bazen vururdum. Bunun dışında ne ben ne O birbirimizden şikayetçi olmadık. Oko’ya yapilan iskence, eşeğe yapilan vuruslar arasinda ne fark var? Tekrar yazıyorum, Oko’yu okuyunca beni böyle bir yaziyi yazmaya tesvik etti.
25 yaşından sonra Türkiye’den çıkışı ile kendimi çok şanslı görüyorum. Demokrasinin ve insan haklarinin gelismis oldugu Danimarka’da benim icin yasamak bir ayricaliktir. Bu özgür ülkede cok sey ögrendim. Basta kisiligimi ögrendim. Zihnim canlanmis, gözlerim acilmis, dünyaya bakisim degismisti. Danimarka özgür olmaya vesile olduguna inaniyorum. Birseyler ögrendim. Birseyler gördüm. Bu birseylerin icinde pek cok seyin icinde barindiran, onca seyler vardir. Bir kac tane yasmak gerekirse: demokrasiyi ögrendim, insanlar haklarini ögrendim, hayvan severligi ögrendim. Demokrasi, özgürlük insanlari güzellestirecegene inandim. Insan haklarina, hayvan haklarina dayanmiyan hicbir düsünce ve inanc insanlari güzellestirmez. Kendini hakli görmek degil, hakikatla yüzlesmek lazim.
Ape Berem
Yazarımız
Son yazıları
- Bayram Kızılkaya18/09/2024Sessizlik Kulesi
- Bayram Kızılkaya09/05/2024Son kızın acıklı hikayesi
- Bayram Kızılkaya18/10/2023Zurnacı verirse davulcu ne yapsın?
- Bayram Kızılkaya23/02/2023Ana