BAKMAK ve GÖRMEK
Beynimiz öylesine karmaşık bir yapıya sahipki, her türlü düşünce sistemini, kendi içerisinde, sahibinin istek ve arzularına göre şekillendirip bir hal durum içerisine girebiliyor. Neyin ne olduğunu veya ne olmadığını, beynimizde oluşturduğumuz o sistemin karar ve yetkinliğine göre hareket ediyoruz.
Hayatta kalabilmek icin muhtaç olduğumuz, bu düşünce sisteminin doğrularını yanlışlarını, doğal olarak gözlemlemek gerekir diye düşünülmeli. Yaşamın çok kısıtlı olduğu bilindiğinde, yanlış ile dogrunun keskinlistigi bu yaşam diliminde, mutlaka inançlarımızın muhasebesi yapılmalı.
Sahip olduğumuz inanç kültürü, geleneksel kültür ve evrensel toplumsal kültürümüzün doğru ve yanlışlarının ne olduğunu araştırarak bilinmesi gerekir. Çünkü, doğru bilinenlerin mutlak dogrular olmama olasiliginin, var oldugunu bilmek lazim.
Özellikle sahip oldugumuz Islam inancinin, bütün hat ve normlari ile gündemimizde olmasina ragmen, hala bir hesaplasmanin yapilmamasi görülmelidir. Islam ülkelerindeki, zulüm, katliam, savas, bu halklarin tarihsel kaderi olmamali.
Şimdi kısaca.
Islam! kelime anlamında, Barış olsada, kurulus asamasinda ve Muhammed peygamberin, peygamberlik döneminden, ölümüne gecen dönemde, arap kavimleri arasinda göreceli bir Baris dönemi disinda, gününümüze kadarki bütün tarihi, savas, katliam insanlik disi uygulamalar ile dolu olmustur.
Islam dininin bariscil ve huzur dini olduguna inanan, milyonlarca saf temiz duygulu insanlar kitlesini bir kenarda tutarsak, bunların dışındakilerin, yani İslam dini hakkında kendilerinin söz söyleme hakkı olduğunu düşünenler, insanlığa savaş ve katliam dışında verebilecekleri hiç bir şeyleri olmadığı görülmelidir artık.
Neden mi?
Etrafiniza bakin lütfen. Ve baktiginiz seyleride görün. Gördüklenizin, inanc dünyaniza ne kadar uygun, olmadigini veya oldugunu degerlendirin.
Cok kisa bir örnek ile.
Islam ne diyor?
“Bir müslümanı öldürmenin” hatta hatta ” bir insani öldüren her kimse, tüm insanlığı öldürmüstür” diyen bir dinin mensupları, nasıl oluyorda aralarında ölümü, öldürmeyi bu kadar icsellestire biliyorlar.
İnandığı İslam dini adına, yeryüzünün tüm alanlarında, terör estirilirken, sıradan saf müslümanların buna karşı bir duruşu sergilemesi gerekirken, rituel olan ibadet yöntemleri ile kendini avutuyor ve yetiniyor. Bu bir beyinsel inanç çarpıtılması değil midir..?
Bir söz vardır. “İnsanın en büyük ihaneti, kendisine yaptığı ihanettir”. Bunu şöylede ifade edebiliriz; Eğer bir birey ısrarla düşünce sistemini gözden geçirmiyorsa, doğrularını mutlak dogrular olarak görüyorsa, bu bir çeşit gözü kapalı bir inanç olmaktan öteye gitmez. Buda insanın kendisine yapacağı ihanetle eş anlamlıdır.
Hani bazen olur ya, doğal nedenlerden dolayı insan düşkün düştüğünde etrafına baktığında aniden bir noktaya takılır, yani insan sanki o an beynindeki kablonun çekilmesi gibi bir süreç yaşar. Tabidirki bu sürecin belli bir süresi vardir ve aşılır.
Icerisinde yasadigimiz zaman itibariyla bakildiginda, görünen o ki, inandigimiz inanc kültürü, insanlarimizin sürekli bu hal ve durum icerisinde olmalarinin temel sebebidir diye düsünüyorum.
Gözünü sadece bakmaya takildigi o sabit noktadan, ayirabilirsen, o vakit farkedersin baktigin sey ve gördügün sey ayni degildir. Bakmak ve görmek arasinda cok büyük bir fark oldugunu görürsün.
Görüncede, uyanir artik o insani duygularin, tarihin derin uykusundan.
Yazarımız
-
Müzisiyen
Kuşca'da doğdu. Danimarka'da yaşamakta.
Son yazıları
- Necati Gezen26/11/2017Varolma Tutkum
- Necati Gezen29/12/2016YENİ BİR YILA GİRERKEN
- Necati Gezen21/12/2016OLANLARI ANLAYAN VAR MI?
- Necati Gezen15/11/2016ASIL OLAN RETÖ’DÜR