Feridun Hayati ÜnüvarYAZARLARIMIZ

Paranın vahşeti ve terör

Newyork.. Suruç.. Ankara.. Paris..
Ve yaşanan, daha niceleri..
Katil profilleri..
Kimlikleri..
Düşünceleri..
Her dünya insanının kafasını yoran.. beynini tırmalayan vahşetin, biçimi ve nedenleri..
Hiç tanımadığı masum insanları barbarca katleden canilerin, hayat hikayeleri..
Katliamların arkasındaki cellatların isimsiz patronları.. şifreli destekleri..
Ve sayıları gittikçe çoğalan, terör örgütleri..
Ve dolaşımdaki kirli paranın ;
-insan beynini yıkayan..
-insanı tutsaklaştıran..
-insanı canileştiren..
-insanı, insanlıktan çıkaran..
-insanı, ölüm mangalarında örgütleyen..
-ve insanı, kimliksizleştiren.. vatansızlaştıran.. cinsiyetsizleştiren.. kişiliksizleştiren.. çeteleştiren..
vahşet gücü.

Ve tüm bu barbarlıklara karşı direnen, büyük insanlık.!

Emeğin saygınlığı
İşgücü dediğimiz her iş-kolundaki emeğin para ile alınıp satıldığı bir dünyada yaşıyoruz.
Günümüzdeki insan ilişkilerinin, tıpkı işçi ve işveren ilişkilerinde olduğu gibi, ekonomikleştiği/parasallaştığı bir gerçektir.
Daha az ücret ödeyerek emeği satın almak isteyen iş-verenle, emeğini para karşılığı satan işçiler arasındaki var olan mücadele, tarih boyunca devam etmiş ve edecektir de.
İşçi-işveren ilişkisi dediğimiz bu ikili ilişkilerin gün geçtikçe ülkelerin gelişmişlik seviyesine göre iyileştirildiği ve yasal çerçevelerle bir düzene sokulduğu da bir gerçektir.
Fakat her türlü düzenlemelere rağmen bu ikili arasındaki en güçlü olan taraf, hala sermayenin sahibi olan iş-verendir.
Şu da bir gerçektir ki, hiçbir emekçi insan ; temiz kazanılmış bir sermayenin ve yatırım yapmak ve iş-veren olmak isteyen temiz bir sermayenin karşısında değildir.
Emekçiler ; dünyanın her yerinde kendilerine iş veren.. emeklerinin karşılığını ödeyen yatırımcıları sever, sayar ve iş-yerlerini kendi malları gibi korurlar.
Emeğiyle, alın teriyle geçinen bu insanlar ;
-açlığı, sefaleti, işsizliği, yolsuzluğu, adaletsizliği, kargaşayı, terörü, savaşı sevmezler.
-her zaman ve her yerde, yukarıda sayılanlara, karşı çıkarlar.
-esaretten, yoksulluktan, ezilmişlikten, düşük ücretlerle çalıştırılmaktan kurtulmak için, mücadele ederler.
-geçmişte nasıl ürettiklerini birbirleriyle değiş-tokuş yaparak yaşamışlarsa, bugün de ; ülkelerinin, yörelerinin ve dünyanın kaynaklarını adilce paylaşmak ve barış içerisinde, insanca ve onurluca, bir arada yaşamak isterler.

Elleriyle.. emekleriyle.. düşünceleriyle.. ve alınların terleriyle çalışanların ve yatırım yapanların, kısacası üretenlerin ; terörü.. kaosu.. anarşiyi.. savaşı yaratmadıkları, istemedikleri ve kazanç elde etmek için bir araç olarak kullanmadıkları, açıkça ortadadır.

Dünyanın değişik ülkelerinde işçi veya iş-veren olarak çalışan ve yaşayan emekçi insanlar ; her zaman ve her yerde barış, dostluk ve kardeşlik içerisinde bir arada, insanca yaşamak istemektedirler.

Kirli Sermaye ise ; insanları birbirine düşürmek, farklı halkları birbirlerine kırdırmak, kaos ve terörden nemalanmak istemektedirler.

Haksız kazanç sağlamak isteyen bu kirli sermayeyi, yol ve yöntemlerini teşhir etmek ve bunlarla mücadele etmek her şeyden önce devletin ve uluslar-arası kuruluşların görevi olmalıdır. Ve sorunun, küresel bir mesele olduğu da, asla göz ardı edilmemelidir.

Örgütlü kirli sermaye
Dünyanın değişik yerlerinde, değişik zamanlarında tezgahlanan terör eylemlerinin hiç biri, tesadüfi değildir.
Yapılan her terör eylemi mutlaka planlıdır ve daima, bir amaca hizmet etmektedir.

Kirli sermayenin sevk ve idare ettiği terör, finansal güçleriyle ve kurdurdukları örgütleriyle ; paralarına daha fazla para katmak amacıyla maalesef, daha fazla kargaşa çıkartmaya.. daha fazla isyan çıkartmaya.. daha fazla yer işgal etmeye.. daha fazla savaş çıkartmaya.. ve terör eylemleriyle daha fazla kan dökmeye devam etmektedirler.

Küreselleşen ve gittikçe de çok uluslu olarak vatansızlaşarak büyüyen, vergi ödeyen yerel yatırımcıyı boğan, denetimsiz kirli sermayeden şikayet etmeyen, mağdur olmayan, nefret etmeyen ne bir fert, ne bir ülke, ne bir devlet ve ne de bir millet kalmıştır.
Herkes, dolaşan ve gittikçe dinozorlaşan bu küresel kirli kapitalden şikayet etmektedir.

Bu çok uluslu küresel vahşi kapital, bir taraftan rekabetlerini ve yatırımlarını, güya yasalaştırdıkları çerçeveler dahilinde girdikleri ülkelerde alenen icra ederlerken; diğer taraftan da kullandıkları kişi, örgüt, yol, yöntem ve araçlarla da, yasa dışı faaliyetlerini sürdürmekte ve yasadışı icraatlarını çok iyi bir şekilde gizleyebilmektedirler.
İşte tam bu yüzden, terör olayları mercek altına alıp incelemeli ve tahminler üzerinden yapılacak açıklamalardan, kaçınılmalıdır.
Tüm bu karışıklıkları, savaşları ve terörü yaratan, kurgulayan, kurumlaştıran, örgütleyen, finanse eden ve kullananların arkasında ; uluslararası kirli bir sermaye gücünün olduğundan, artık, hiçbir kimse kuşkusu duymamaktadır.

Bu nedenle, halkın ve dolayısıyla devletin dahi denetleyemediği.. kontrol edemediği.. ulusal ya da uluslararası kirli sermaye ile mücadele etmek, çok büyük önem kazanmaktadır.

Terörün katırı ve hatırı
Günümüzde terör olaylarının hemen arkasından, bir çok politikacı ve uzmanım diyenlerin ağızlarından düşmeyen ;
‘’ terörün dini, imanı, vatanı, milleti, milliyeti, vs.’si yoktur’’
..gibi, söylem ve yorumlara katılmak mümkün değildir.
Zira, terörün kaynağı da, amacı da, meşrebi de, menşei de bellidir..
Akan kandan, terörden ve savaşlardan kazananlar da bellidir.
Kazananlar ; vahşileşen, canileşen, gaddarlaşan paradır, kirli sermayedir.
Bilinmeyen tek bir yanı da, yoktur
Daha fazla kazanç elde etmek isteyen gözü dönmüş kirli kapital, her vahşeti yapabilmektedir.
Bu kirli sermaye masum değildir, gösterilemez de..

Bu bağlamda evet, söylenenler doğrudur.
Teörün dini, imanı, vatanı, ırkı, milliyeti yoktur.
Fakat sermayenin vardır.
Kirli sermayenin dini, imanı, Allah’ı, kitabı vardır. Ve bu, paradır.. haksız kazançtır.
Ve bu kirli, haksız kazanılan paranın sahibine de, kaynağı da, amacına tüm insanlık karşıdır.
Dolayısıyla hiç kimse, ‘terör kaynağının bilinmediğinden ve mücadele edilemeyeceğinden’ bahsedemez.!

Ayrıca, hiçbir kimse, kurum ve yönetim ; terörü, bireyselleştiremez.
Terörü gerçekleştiren o bireye ve onun ; dinine.. diline.. ırkına.. rengine.. cinsiyetine.. kültürüne.. milliyetine.. ülkesine de, mal edemez.

İstenen ölüm şekli

Her canlı gibi, insanın ömrü de sonsuz değildir.
Yaşamda, tesadüfler ve şanslar olabilir.
Ancak, dünyada ; ölümü olmayan hiçbir doğuş yoktur.
Nedeni olsun veya olmasın, doğal olan ; ölümün kendisidir, fakat şekli değildir.
Ama maalesef görünen o ki, ölümler de gün geçtikçe şekil değiştirmekte ve yaşananlar tüm insanlığı rencide etmektedir.

Dünyanın oluşumundan bu yana birbiriyle kavgalı olan insanoğlu, devamlı olarak birbiriyle dövüşerek, kavga ederek bu günlere gelmiştir.
Uygarlığın gelişmesiyle insanoğlu, bu huyundan vazgeçmemiştir, geçeceğe de benzememektedir.
Birbiriyle olan kavgasına, devam etmektedir.
Ya ölmekte, ya öldürmekte, ya da öldürülmektedir.

Görünen o ki, günümüzde insan ; eceliyle ölememektedir !

Trafik kazaları, iş kazaları, ölümcül hastalıklar, cinayetler..
Asrımızda bunlara bir de, terör eklenmiştir.

Yaşamı boyunca daha mutlu ve daha kaliteli bir hayat yaşamak için çabalayan insanoğlunun ; savaşla, terörle, cinayetle, hastalıkla ve kazalarla ölmek istemediği de, ortadadır.,
Dünyamızdaki her insan ; yaşlanarak, sevdikleriyle vedalaşarak, gönül huzuru içerisinde yatağında ölmek ve hayata veda etmek istiyor.
Fakat insanoğlunun bu isteği, arzulanan bir ölüm isteğinin ötesine geçmiyor ve gerçekleşmiyor.

Sonuç olarak
Terörün, kınamalarla ve taziyeler sunmakla geçiştirilemeyeceği ortadadır.
Terörün, bir insanlık suçu olduğu.. organizeli olduğu.. kaynağının belli olduğu.. ve terörün yok edilmesi için tüm dünya devletlerinin teröre karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiğinin, altı çizilmelidir.

Ülkemiz Türkiye’de ve tüm dünya ülkelerinde ; daha demokratik, daha şeffaf ve daha denetlenebilir devlet yönetimlerinin olması dileğiyle, tüm okurlarıma sağlıklı ve huzur içerisinde yaşayacakları mutlu günler dilerim.

Yazarımız

Feridun Hayati Ünüvar
Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Göz Atın
Kapalı