Reşi aşireti, Membiç, Raqqa ve Erdoğan
Kobane serhildanı, biz Orta Anadolu Kürtleri için, bir tarihsel farkındanlık yaratmıştır Işid ve Türkiye menşeli yandaşları Rovaja’nın Kobane şehrine saldırdıklarında Kobane Kürtleriyle tanışma imkanımız oldu.
Orta Anadolunun bir çok Kürdü; ‘Ya bu insanlar aynen bizim gibi konuşuyorlar, aynı bizim kurmanciyi konuşuyorlar’ diye şaşkınlıklarını açığa vurmuşlardı.
Kobane halkının Urfa halkıyla akrabalığı bilinen bir şey olmasına rağmen, Kobane’lilerin konuştukları Kürtçe şiveden yola çıkarak Orta Anadolu Kürtleriyle de akraba olabileceği düşünen bir çok kişi olmuştur.
Rojava’da verilen mücadele, diğer Rojava şehirlerine ulaştığında, Kürtlerin nasıl bir coğrafyada yaşadıklarına şahit olmaktayız.
Rojava’nın özgürlük yürüyüşü Türkiye’deki egemen çevreleri hem gerginleştiriyor hem de psikolojilerini bozduğunu bilinen bir gerçektir.
Kürtlerin bu kazanımlarını özellikle Erdoğan’ın canını çok sıkmakta. Erdoğan her gün televizyonlara çıkıp Rojava ve Kürtleri tehdit etmekte.
Membiç’in kurtarılması, Erdoğan’ın çaresizliğini günyüzüne çıkardı. Membiç’in özgürleştirilmesinde önemli bir rol oynayan Kürtleri ilk önce ‘YPG Membiç’te daha çok lojistik bir güç teşkil edecek, asıl gücü Araplar oluşturacak’ diye hafife almaya çalışan Erdoğan, daha sonra gerçek niyetini açığa vurdu.
Erdoğana göre Membiç: ‘Biz Münbiç operasyonunda ‘PYD/YPG olmayacak’ dedik. Burası Araplara ait olmasına rağmen PYG/YPG ait göstermek istediler. Münbiç denilen yer Araplara ait, PYD’ye ait gibi göstermek istiyorlar.’
Peki Membiç ve Raqqa gerçekten ‘Araplara’ mı ait?
Bilindiği gibi Kürdistan’ın üç parçası Osmanlı imparatorluğu egemenliği ya da işgali altındaydı. Osmanlı imparatorluğu Kürtlerin birliğini kırmak ve ulusal bilincin gelişmesini engellemek için Kürtleri ‘İskan meselesi’ adı atında sürekli dağıtmaya çalışıyordu.
Osmanlıların bu ‘iskan’ politikasından en çok zarar gören Kürt aşiretleri arasında Reşi aşireti gelmektedir. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı devletinin yapmış olduğu en kapsamlı ‘iskan’ Reşi aşiretiyle ilgilidir.
Hısn-ı Mansur (Adıyaman) kazasında yaşamakta olan Reşi aşireti gruplar halinde, Kuzeyde Dersim ve Tokat’a, Batıda Konya ve Ankara’ya, Güneyde ise Urfa, Membiç ve Raqqa ya dağıtılmıştır.
Örneğin o zamanın İstanbul yeklileri Raqqa valisine, 27 ocak 1706 tarihli bir yazıda; Raqqa’ya gönderilen Reşi aşiret reisleri için: ‘ ..adı geçen 16 kişinin uygun bir mahalle yerleştirilmek suretiyle halk üzerinden etkilerinin’ kaldırılmasını emrediyordu.
Belki çoğumuz dikkat etmiştir; Kobane gibi, Membiç ve Raqqa Kürtleri de aynı ‘Semsûr’ şivesiyle konuşmakta.
Yine geçenlerde Sterk TV’de Raqqa ismiyle ilgili bir efsane yada halk arasında anlatılan bir hikayeye kulak misafiri oldum. Anlatılan efsaneye göre Raqqa ismi, Fırat’ın içinde yaşayan ‘Su kaplumbağalardan’ gelmekteydi. Fırat nehrinden çıkan kaplumbağalar, Raqqa’nın kumsalında dinlenirlermiş. Kürtçede kaplumbağa ‘RAQ’, Su Kaplumbağasına ise ‘RAQ AWA ‘ denilmekte.
Şimdi sormak lazım! Erdoğan’ın iddia ettiği gibi; Rojava şehirleri Membiç ve Raqqa sadece Arap halkından mı oluşuyor?
Hayır, Rojava’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi; hem Reşi aşireti hem de diğer Kürt aile ve aşiretleri bu her iki şehrin kurulmasına büyük katkıları olmuştur.
Yazarımız
-
Kuşca'da doğdu. ilk ve orta eğitimini Kuşca ve Cihanbeyli'de yaptı. Lise ve üniversite eğitimini Danimarka'da bitirdi.
Daha önce sosyal pedagog ve öğretmen olarak çalıştı. Psikolojiyi yüksek lisans seviyesinde bitirdikten sonra, 2004 bu yana psikolog olarak çalışmakta.