Her ülke halkı, yönetimlerinden ve yöneticilerinden farklı beklentiler içerisindedir.
Halkının seviyesine göre şekillenen ve sistemini kuran devlet, her zaman ve her yerde, yönetimiyle; halkının layık olduğu şekle göre örtünür, bürünür, organize olur ve halkını yönetir.
Demokrasilerin gelişmiş olduğu ülkelerde, devlet; halktır.
Halkın dediği olur. Güçlü olan halktır.
Kalkınmakta olan ülkelerdeki ise durum, ülkemizde olduğu gibidir ve farklıdır.
Hani, stratejik bir konumumuz var ya.. 🙂 dolayısıyla, halkın mı… yoksa devletin mi.. daha güçlü olacağına gösterilecek bahaneler ve geçirilecek kılıflar da, benzeri ülkelerde pek çoktur.
Neyse konumuz bu değil, esas konumuza geçelim.
Son günlerde; Çakıcı, Fetö, Ağar, Peker… gibi isimlerle gündeme gelen devlet içindeki devletçiklerin varlığı, vatandaş olarak hepimizi derinden üzmekte ve ciddi olarak rahatsız etmektedir.
Halkın sorumluluk verdiği Devlet koltuklarında oturan görevlilerinin herhangi bir kamusal olayda, olanları biz; bilmiyoruz… haberimiz
yeni oldu… ya da aldandık… kandırıldık… fark edemedik… yanıldık… gibi mülahazalarda bulunma keyfiyeti yoktur ve şayet böyle bir durum varsa da bu, asla kabul edilmez, edilemez.
Zira, varsa bir Devlet, her şeyi bilmek zorundadır.
Eskiler ; ‘devletin eli, kolunun uzundur’ diye, söylerler.
Ve ülkemizde de geçer akça olan söz, haala budur.
Millet olarak maaşlarını ödeyip, yetki verip devletin makamlarına oturttuğumuz yetkililer; şayet, şahsi çıkarları için devlet gücünü kullanmak suretiyle görevlerini kötüye kullanıyorlarsa ve devlet, bu durumun farkına vardığı ve bu durumu bildiği halde buna göz yumuyorsa; devlet, bastığı dalı kesiyor demektir ki, işte o zaman vay halimize…!
Umudumuz ve beklentimiz, devletin böyle bir şey yapmadığı ve yapmayacağıdır.
Şimdiye kadar kendilerini Devlet yerine koyan Askeri Darbecileri, hain Fetö’yü ve beslemelerini, bertaraf eden halkımız; şimdiden sonra da devlet içerisindeki her türlü şer odaklarına ve istismarcılara gereken tepkisini gösterecek ve bu tür yapılanmalara sessiz kalmayacaktır.
Devlet’in halkına, ana ya da baba olmasını bekleyen yurdum insanı; eski bir zihniyet olan ‘devletin malı deniz, yemeyen domuz” düşüncesiyle, yıllardır mücadele etmiş ve etmeye de devam etmektedir ve edecektir de…
Görünen o ki, yolsuzluklar yapan ve devlet içerisinde devlet olmaya çalışan şer odakları, ‘matruşka bebek’ gibi bir görünüm arz etmekteler. İç içe geçmişler…!!
Matruşka görünümündeki figürün, görüldüğü gibi masum ve tek olmadığı, açıkça ortadadır.
Üzeri örtülmemesi gereken Marina olayının, üstü açıldıkça, Marina’nın içerisinden hiç de masum olmayan Matruşka anacıklar çıkmaktadır…!
Bir deniz anası değil, bir deniz canavarı olarak ortaya çıkanların; ana mı.. anacık mı… 🙂 yoksa Mafya Babası mı.. ne olduklarını, artık; devlet babamız bilecek…!!
Devletimiz; Marina’daki, Matruşka bebek gibi iç içe yerleşmiş ve birbiriyle ilintili sorunları aydınlatacak ve çözecek.
Devletimizin imkanlarını kullanarak Mafyalık yapan tüm şer odaklarının ve yolsuzlukların üzerine gidilmesi ve üzerinin örtülmemesi, devlet içerisinde devlet olmak isteyenlere fırsat verilmemesini ümit eder, çetelere karşı verilen mücadelede, yüreklerini ortaya koyan kamu görevlisi ya da sivil tüm duyarlı insanlarımıza başarılar dilerim.
Selam ve sevgilerimle.
Feridun Hayati Ünüvar
NOT :
Matruşka nedir ?
Bir Rus el yapımı oyuncak bebektir.
Tek anne figürünün içerisine, iç içe yerleştirilmiş bebekler vardır.
Birinin kapağı kaldırınca, içinden bir diğeri çıkar.
Rus halkı arasında çok beğenilen bir kadın adıdır Matruşka.
Mater kelimesinden türeyen ve anne anlamına gelen Matrioska, Türkçe’de, Matruşka olarak bilinmektedir.
Yazarımız
- Aslen Konya'nın Seydişehir ilçesinden. İvriz ilk öğretmen Okulu mezunu olduktan sonra Kuşca’nın Büyük Yayla ilkokulundan öğretmen olarak çalıştı. 1970’li yılların başında Danimarka’ya geldi. Danimarka’da Türkçe eğitim vererek öğretmenlik mesleğine devam ederken, sosyal danışmanlık eğitimini bitirdikten sonra, 5 yılda hukuk okumuştur.
Son yazıları
