Noel akşamı ve falaka – 4
Niçin ayakkabı ve çoraplarımı çıkaracağımı anlamadan, çıkardım. Polis beni odanın sol köşesinde duvar dibinde oturttu.
Önüme bir sandalye koydu ve “kaldır bacaklarını’! dedikten sonra, yalın ayak şeklinde bacaklarımı sandalyenin üstüne koydum!
Polis elinde copla tabanlarıma vurmaya başladı! Acılar içinde ‘amca yapma.. amca yapma’ diye yalvarmaya başladım.
Ama Konya emniyetinden 3-4 ‘toplum’ polisi sırayla ayaklarımın tabanına vuruyorlardı. Ben artık hiçbir şey diyemiyordum. Ağlamak istiyordum, yaşım akmıyordu.
Sonradan öğrendim, bu işkencenin, ‘falaka’ işkencesi olduğunu öğrendim!
Bir ara polisler bana sınıfımdaki kız öğrencilerin isimlerini sordular! Bende isimlerini söyledim.
Falaka işkencesi devam ederken, kapıya yaslanan bir yaşlı polis, ki onu mahalleden tanırdık: ‘Ulan oğlum söyle! Sakat kalırsın’ demeye başladı. Bir ara! ‘Bak sakat kalırsın! İleride çocukların olmaz’ deyip duruyordu.
Ayaklarım cop darbelerinden dolayı mosmor olmuştu. Beni kaldırdılar. Ayağa kalktığımda yürümeyecek durumdaydım. Odanın beton tabanı bana çok acı hissettiriyordu. Sanki ıslak suya tuz katmışlardı. Ayaklarım yanıyordu.
Daha sonraları öğrendim ki, falakanın izini ortadan kaldırmak için insanları işkencehanelerde yerlere serpilen tuzlu suda yürütüyorlarmış! Geçenlerde Wikipediyada okumuştum; ‘Falakaya yatırılan kişiye falaka işkencesi büyük acı verir ve işkencenin şahısta izi kalmaması için ıslak zeminde sırtına birisi çıkartılarak kişi yürümeye zorlanır ki bu ayaklarının şişmesini engelleyeceği için işkencenin fiziksel delilini ortadan kaldırılmasına yarar’ mış!
Benden umduklarını bulmamışlar ki işkenceye devam ettiler. Sanki bana uyguladıkları işkencenin her aşamasını ‘işkencenin kitabına’ göre yapıyorlardı!
Polislerden bir tanesi yerden 50 cm yukarıda bir cop tuttu. Üstünden hoplamamı istedi. Copun üstünden hoplayıp yere düştüğümde çok acı veriyordu.
‘Polis amca biraz indir’ dediğimde, ‘öyle mi o. ç. ?’ diye mırıldanıp, copu biraz daha yukarıya doğru çıkardı.
Çaresizlikte ne yapacağımı bilmeden, tuttuğu copun üstünden atlamaya çalışıyordum.
Ayaklarım tam şişmişti ve işkenin bitmesini beklerken, odaya bir gece bekçisini çağırdılar! Gece bekçisini de tanıyorduk, mahalleden. Sessiz ve kendi halinde bir adamdı. İşkenceci polisler ‘bin bunun sırtına’ diye emir verdiler. Gece bekçisi hiç bir şey söylemeden sırtıma bindi. Boğazımı arkadan boğacak korkusuyla hiç bir şey diyemiyordum.
Gece bekçisi sırtıma bindikte sonra yere düşmemek için kendimi dengelemeye çalışıyordum.
Polislerden birisi! ‘Yürü lan’ diye bana bağırdı.
Odanın beton tabanı ıslaktı. Sanki yerlere tuz serpmişlerdi! Bir yandan ayaklarımda büyük acılar hissederken, diğer yandan üstümdeki bekçiyle beraber yere düşmeme için kendimi dengede tutmaya çalışıyordum.
Sırtımdaki bekçiyle yürümeye çalışırken, polisler biri ‘hızlı yürü lan’ diye bağırıyordu. Bağırmayla beraber elindeki çopla sanki beni hiç vurmamış gibi arka bacaklardan copla dövüyordu!
Odanın içinde sırtımdaki polisle ne kadar dolaştığı artık hatırlamıyordum.
Takatım hiç kalmamıştı. Kendimi dengede durmakta zorlanıyordum, ama kendimi yere atmakta korkuyordum. BU sefer yerde de beni tekmeler diye korkuyordum.
Yalvardım… ‘Yeter’ dedim.
‘Getirin istediğinizi imzalarım’! dedim.
Artık herhangi bir şeyden korkmuyordum. Sonucu ne olursa olsun. Çünkü bana yaptıkları bu işkencenin daha kötüsü olamazdı.
Koca koca adamlar, bir zafer kazanmışçasına, ‘Ha işte böyle’ ‘Yola gel’ diyerek mırıldandılar!
Beni saatlerce işkence yaptıktan sonra komiserin odasına tekrar getirdiler.
Komiser yoktu. Yazıcı polis bana bir şeyler okudu ve imzalamamı istedi. O kağıtta ne yazıldığını bugün bile bir şey hatırlamıyorum.
Elime verilen kağıdı imzaladıktan sonra işkencenin biteceğini umuyordum.
Devam edecek..
- Yazı dizisinin 1. bölümü: Noel akşamı ve 40. yılın, 24 Aralık travması – 1
- Yazı dizisinin 2. bölümü: Noel akşamı ve Mehmet’in sesi – 2
- Yazı dizisinin 3. bölümü: Noel akşamı – Alın bunu, o odaya götürün – 3
- Yazı dizisinin 4. bölümü: Noel akşamı ve falaka – 4
- Yazı dizisinin 5. bölümü: Noel akşamı ve hücredeki vahşet – 5
- Yazı dizisinin 6. bölümü: Noel sabahı ve Diyarbakırlı Mehmet Ali – 6
Yazarımız
-
Kuşca'da doğdu. ilk ve orta eğitimini Kuşca ve Cihanbeyli'de yaptı. Lise ve üniversite eğitimini Danimarka'da bitirdi.
Daha önce sosyal pedagog ve öğretmen olarak çalıştı. Psikolojiyi yüksek lisans seviyesinde bitirdikten sonra, 2004 bu yana psikolog olarak çalışmakta.